Eyyübiye ilçemizi nasıl bilirdiniz?
Gecekondulaşmada marka ilçe.
Yukarıdaki cümle her şeyi açıklıyor. Tüm hikaye 80’li yılların başında başladı, Çelik döneminde hız yaptı.
Köyden göçün en hızlı olduğu dönemler. Harran kapı mezarlığının güneyi hemen hemen boş gibi. Gelen İnsanların yönlendirilmeleri, şehir hayatına, kurallara uydurulmaları lazım. Ev yapacak yer arıyorlar. Yerel yönetimin hemen tavır alıp iradesini ortaya koyması gerekiyor. İmar planlarını bölgeye göre ayarlaması, insanları buna uydurması gerekiyor. Ama Belediye ortada yok. Belediyeden ses yok. Kaçak yapılaşmaya dikkat çektiğinizde “Fakir fukara ile uğraşmayalım” cevabı ile karşılaşıyorsunuz. Ortada fakir fukaraya acıma da yok. Esas niyet gelenlerin oluşturduğu “oy potansiyeli” …
Tarla sahiplerinin, yarı mafya tipli arsa spekülatörlerinin elinde metre, ölçüp ölçüp millete arsa satıyorlar. Önce bir köşeye cami yapılıyor, dokunulmazlık kazanılınca ardından tarla ev doluyor.
Belediye yıkım ekibi ne yapıyor? En büyük cezalandırma; Ev yapanların kazma küreğine el koymak. Komedi yani…
Eyüp peygamber makamına evler dayanınca Belediye, sonrasını kurtaralım, buralara plan yapalım demeye başlıyor. Ankara’da Kamutay’a imar yaptırıyorlar. Yaptırdıkları planlar nasıl? Bölge şartlarıyla alakası olmayan, insanını düşünmeyen her biri 20-30 dönümlük dev imar adaları. Alacak insanların ekonomik durumu 150 m² ye yetmezken 20 000 m²’lik parseller.
Olmuyor böyle, gönderiyorlar Ankara’ya milleti. Şehirci bir güzel tadilat parasını alıyor, adaları sözde küçültüyor. 8 metreye 40 metre tünel gibi ipe sapa gelmez parseller oluşuyor. Yine uygulanmıyor. Yine insanlar gecekondu kaçak yapılaşmaya devam ediyor. Yine belediye arada bir gelip kazma kürek topluyor…Hazine tarlaları ha babam evlerle doluyor. Onlardan da ses seda çıkmıyor.
Millet seçim dönemlerinde tapu tapu diye sayıklıyor. Belediye kaçak yapılaşmayı resmileştirmek için Kadastro’dan anlaşıyor. Kadastro 2981 çalışması adı altında harcını da alarak evleri ölçüyor tapuları çıkarıyor. Belediyede “yılın icraatı, tapu sorununu çözdük” diye törenle gecekonducuları, kuralsızlığı, kaçak yapılaşmayı ödüllendirip tapularını dağıtıyor.
Fakıbaba dönemine geliyoruz. Başlarda kesinlikle ruhsatsız yapılaşmaya izin yok deniliyor.
Uygulanıyor da.
İnsanlar uyum sağlıyor. Sonra Belediye hazineden yerler alıyor. Parselasyon yapıyor. İhale ile ha babam satıyor. Kendi parsellerine de ruhsat şartı getiriyor.
Sonlara doğru bakılıyor parseller elde kalıyor ip gevşiyor…
Sınırına uy ruhsatsız yap dönemi başlıyor.
Ne ön bahçe bırakıyorlar ne arka bahçe. 7 metrelik yola sıfır yapıyorlar. Birde 1,5 metre sokağa çıkma işin tuzu biberi oluyor.
Büyükşehir olup, ilçe ayrılınca önceleri birkaç ruhsat veriliyor, sonra tam curcuna dönemi başlıyor. 2 kat imarlı yerlere her kat için teberru verip ruhsatsız, Ön bahçe, arka bahçe olmadan 6-7 kat inşaatlar yükseliyor. Tam cinnet geçirebilecek mahalleler sokaklar, caddeler oluşuyor.
Daracık sokaklarda yola sıfır binalar. Merdivenler sokakta. Üstüne yola çıkma balkonlar. Kapalı çıkmalar. Kimi 3 yapmış kimi 5 kat.
Ruhsatın yerini teberru(bağış) almış…
Bir yangın olsa ne ambulans girebilir ne itfaiye…
İnsanların elinde arsa hisseli tapular. Hangi kat kime ait belli değil. “Kırmızı tapulu” ruhsatlı yapılmış binalar ise yüzde 10 seviyesinde istifa edilmiş denetimsiz, kontrolsüz yapılmış.
Yollar 2 kat nüfus yoğunluğuna göre ayarlanmış. Ama yerinde 3-5 katlı binalar.
İskan alınan yapılar ya TOKİ’ye ait ya da sanayi dükkanlarına…
Eyyübiye’yi bitiren, belediyeyi göz yummaya iten hep TEBERRÜ-BAĞIŞ-ALTYAPI adı altında toplanan gelir kalemleri.
Teknik personelin tamamı durumdan şikayetçi, bağış muhabbeti olmazsa, Sıkı denetlense, bağış kaleminin yaptırımı olsa Kontrol sistemi tam çalışır algısı hakim.
Bu şekilde yapılmış binalarda oturan insanlar da mağdur, pişman.
Burada yöneticilik yapanları da dinlesen ah vah ederler. Ama düzeltmek için çaba yok. Büyükşehir de ses çıkarmıyor, kaymakamlıkta, Valilikte…
Belediyede her gelen bir öncekinin uygulamasını devam ettirmiş.
Niye? Çünkü bakmış öncekilere bir şey olmamış, Bizde devam edelim denilip, Kimse yasayı kuralları çalıştırmamış.
Gelinen durumdan ne yaşayanlar memnun ne yönetenler…
Yönetenler, insanları kurala kaideye uyduracaklarına kendileri onların cahilliğine, kural tanımamazlığına uyum sağlamışlar. İleride birileri gelip düzeltir diye göz yummuşlar, yummaya devam ediyorlar.
İnsanlara iyilik yaptıklarını sanıyorlar ama yaptıkları ne, siz karar verin…
0 Yorum