Reklam Alanı

TOPLUMSAL ÇÖZÜLME VE DEVLETİN SORUMLULUĞU

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

Şanlıurfa, son dönemde yalnızca faili meçhul cinayetlerle değil, cinnetle aile katliamları, mafyavari infazlar ve toplumun sinir uçlarına dokunan olaylarla sarsılıyor. Bir yanda arazi anlaşmazlıkları, dolandırıcılık ve sokak ortasında işlenen alacak-verecek cinayetleri; diğer yanda toprağa gömülen sır dolu cesetler… Tüm bu olaylar toplumun güvenlik duygusunu kökünden sarsıyor.

Bugün Şanlıurfa halkı yalnızca huzurunu değil, güvenini de kaybediyor. İnsanlar, “Kime güveneceğiz? Kime sığınacağız?” sorularıyla baş başa kalıyor.

Sokakta yürürken can güvenliğinden, adalet ararken hakkını teslim edecek bir yargı bulmaktan mahrum kalmak, halkı derin bir çaresizlik içinde bırakıyor. Peki, bu hale nasıl geldik?

Devletin Gücü, Halkın Güvencesi Olmalıdır.

Toplumun bu travmatik süreçten çıkış yolu devletin güvenlik mekanizmalarını güçlendirmesi, adalet sistemine olan güveni yeniden tesis etmesidir. Ancak burada sorulması gereken kritik bir soru var: Yetkili kurumlar bu sorumluluğu yeterince üstleniyor mu? Maalesef, gördüklerimiz ve yaşadıklarımız bunun aksini düşündürüyor.

Valilik, kaymakamlık, emniyet teşkilatı, mahkemeler ve belediyeler… Bunlar devletin halk nezdindeki güvenilir yüzleridir. Ancak eğer bu kurumların içinde şahsi çıkarları halkın önüne koyan, devleti kendi menfaatleri doğrultusunda kullanan kişiler varlığını sürdürürse, halkın devlete olan güvenini yeniden tesis etmek imkânsız hale gelir. Bu noktada yapılması gereken nettir: Bu tür personeller sistemden tasfiye edilmeli, halkın adalet ve güvenlik duygusunu zedeleyen her türlü unsura karşı ciddi bir tavır alınmalıdır.

Toplum nereye sürükleniyor?

Bugün yaşanan olaylar, yalnızca bireylerin değil, toplumun ruhunu da yaralıyor. Faili meçhul cinayetler, mafyalaşan gençler ve cinnet olayları, yalnızca bireysel trajediler değil; aynı zamanda sosyal çözülmenin işaretleridir. Bu durum, yalnızca güvenlik güçlerinin veya yargının değil, topyekûn bir devlet politikasıyla ele alınması gereken bir meseledir.

Bu halk, tarih boyunca devletine ve milletine bağlılığıyla tanınmıştır. Bu bağlılık, devletin kendisine adaletli, şefkatli ve koruyucu bir şekilde yaklaşmasıyla mümkün olmuştur. Ancak bugün, bazı kurumların içindeki yanlış uygulamalar, halkın güven duygusunu törpülemekte ve devlete olan bağlılığını zedelemektedir.

Birlikte güçlenmeliyiz

Şanlıurfa halkı, kendi özündeki fedakârlık ve dayanışma ruhuyla her zaman güvenli bir toplumun temel taşlarını atmıştır. Ancak bu çabaların heba olmaması, devletin halkın yanında durduğu, adaleti sağladığı ve suistimallere karşı sıfır tolerans politikası izlediği bir yaklaşımla mümkündür.

Bu nedenle, halkımız şunu bilmelidir: Devletin politikası, halkın iyiliği üzerine kuruludur. Ancak bu politikayı yanlış temsil eden kişiler mutlaka cezalandırılmalı ve tasfiye edilmelidir. Hiç kimse halkın iyi niyetini suistimal ederek toplumu ayrıştırmaya ve huzurunu bozmaya cesaret edememelidir.

Şanlıurfa, güvenli ve huzurlu bir şehir olma potansiyeline sahiptir. Yeter ki, devletin gücü, halkın güveniyle birleşsin.

TOPLUMSAL ÇÖZÜLME VE DEVLETİN SORUMLULUĞU
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.