“İsrail ordusunda yedek asker olarak 470 günden fazla görev yapan Haham Avraham Zerbib, Gazze Şeridi'nde işlediği savaş suçlarını övünerek anlattı
— Refah'ta dönecekleri bir yer yok. Cibaliya diye bir yer yok, hepsi yok oldu
— Beyt Lahiya ve Beyt Hanun için fırsatı kaçırdık, sadece yarısı yıkıldı. Biz neredeyse oraya girecekken anlaşma geldi”
*
Yaşattıkları dehşeti açıkça ifade ediyor. Bu çetenin diğer yetkilileri de artık yayılmacı hedeflerini direkt olarak söylemekten çekinmiyorlar.
Siyonizm diye bir sorunumuz var ve biz istesek de istemesek de bölgemiz ve belli bir oranda da dünya bu dengeye göre şekilleniyor.
Bu sabit olmayan, sürekli yayılan, cüretkar ve küstah yapı ile aynı çuvalda yaşamanın tek seçenek olduğunu kabul etmemiz isteniyor.
Bu denklemi değiştirmenin mümkün ve gerçekçi olmadığına ve bu yönde hareket edenlerin ise akılsızlık yaptığına inanmamızı istiyorlar.
Onlar, Gazze’de dönülebilecek hiçbir değerin kalmadığını zannediyorlar.
Onlar, Gazze’nin ruhunun, hangi ruhun parçasını olduğunu idrak edemiyorlar.
Onlar, bize ne olduğunu, bir soykırıma uğradığımızın anlamını ve oluşturduğu yeni sonuçları bilmediğimizi sanıyorlar.
Bu asimetrik, bu orantısız, bu “akıl dışı” girişimin bir intihar olduğunu zannediyorlar.
Bu savaşı başlatanları suçluyorlar, bu soykırıma onların neden olduğunu söylüyorlar.
Bunu, İslam dünyasından da söyleyenler var, neden direnme yolunu seçtiniz ki; teslimiyet daha iyi değil miydi? Diyorlar.
*
Elbette bir soykırım, eşi görülmemiş bir vahşet yaşandı ama Gazzeliler, Gazzeli kadınlar, Gazzeli yaşlılar, Gazzeli gençler, Gazzeli anneler, babalar ve Gazzeli çocuklar yeniden Gazze’ye döndüler.
Gazze yaşayacak, Gazzeliler yaşayacak. Kırıntıların, yıkıntıların arasında da olsa aileler bir hayat kuracak. Onlar bu soykırımdan ve kaybettiklerinden dolayı hiçbir suçlayıcı davranışta bulunmadılar, hiç şikayetçi olmadılar. Onların asker olan evlatları, soykırımcı bir dünya ile savaştı ama kaybetmediler. Gazze’yi kaybetmediler. Toprağını, suyunu, çamurunu, havasını, kurdunu kuşunu, ağacını, yaprağını ve her şeyden de önemlisi ruhunu kaybetmediler. Bu ruh artık buradan sökülemeyecek ve artık daha güçlü. Çünkü evi burası, kökü burada.
Onlar çok öldürdüler, çok yıktılar ama kazanmadılar. Gazzeli çocuğun evini yıktılar ama iradesini yıkamadılar.
Gazzeliler şimdi yıkıklar ama yenik değiller. Çok öldüler ama teslim olmadılar.
Dünya onları caydıramadı, gelişmiş silahlar iradelerini kıramadı.
İsrail denen yabancının yerinin burası olmadığını İsrail’e öğrettiler. İsrail’in soykırımcı olduğunu dünya gençlerine gösterdiler.
İsrail onlar kadar yıkılmadı, onlar kadar ölmedi ama iradesi ve umudu yerle bir oldu. Gazzeliler ise teslim olmamanın mümkün olduğunu kanıtladılar. Yapılanın akılsızca değil, gereken olduğunu gösterdiler.
Artık daha güçlü ve daha umutlular ve artık daha çoklar. Çünkü dünyanın her yerinde, gerçek yüzü ortaya çıkan Siyonizm lanetleniyor ve kötü gösterilmeye çalışılan haklılar ise destekleniyor. Bu denklem, küresel bir nitelik kazandı ve giderek büyüyecek.
İsrail’in gelip geçici olduğu kanıtlandı. Kendini kurtarmak ve yeni bir hayat kurmak isteyenlerin yakında İsrail’i nasıl terk edeceklerini hep birlikte göreceğiz.
Sömürgeciler, zamanla ABD ve diğer soykırımcı dünyanın da onları koruyamayacağı ve bu yabancı oldukları yerde daha fazla tutamayacaklarını görecekler. Gördüler de. Ve İsrail diye adlandırdıkları Filistin’den gidecekler ama Gazzeliler, Filistinliler, on yıllardır ödedikleri bedellere bir soykırım da ekleyerek yurtlarında kaldılar ve kıyamete kadar da kalacaklar.
Bu da böyle biline.
0 Yorum