Reklam Alanı

YANLIŞ KULAKLARA SESLENME!

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

İnsan anlamla yaşıyor, anlayarak, anlamlandırarak yaşıyor. Onun için dünyada insanın başına gelebilecek en büyük felaket anlamsızlıktır. İçinden geçtiğimiz zamanın, sürdüğümüz yaşamın ve yaşadığımız mekânın bize sirayet eden bir ruhu var ya da ruhsuzluğu. Ve insan karşı karşıya kaldığı durumlara dair tercihleriyle; ruhu ya da ruhsuzluğu seçer. Anlamak ve anlamlandırmak; insanın yaşamını, hayat bulacağı, hayat olacağı, hayat sunacağı bir hale dönüştürmek için hayati. İnsan için hayati olan bu anlam/landırma meselesinin bir o kadar hayati olan özelliği doğruluğunda; doğru kişide, doğru zamanda, doğru mekânda yani yanlışa düşmemesinde. Evet, anahtar kelimemiz yanlışa düşmek, yanlış zamanda, yanlış mekânda yanlış insanlarla olmak zorunda olmak… Anlamın ve anlamlandırmanın önünde büyük engel… 

Yazımızın başlığını nasıl okudunuz? İnsan sorusu kadardır, soru/nu kadardır ve her soru/n esasen bir cevaptır. Soru/n olarak görmeye başladığınız andan itibaren esasen bir cevaba da yaklaşıyorsunuz demektir. Başlığımız da bu bağlamda hem sorunu hem de cevabı barındırıyor. Nedir sorunumuz: Yanlış kulağa seslenme. Çözüm için ne diyoruz: Yanlış kulağa seslenme! Yazılarımızı takip edenlerin alışık olduğu bu durum, elbette bir kelime oyunundan ibaret değil. Yanlış kulağa seslenme sorunu; her birimizin; yaşamın içinde bulunduğu yer, birlikte olduğu muhit, ilişkiler, dostluklar, arkadaşlıklar açısından sorgulanması ve sahici cevaplar verilmesi gereken bir sorun. Hangi kulağa sesleniyorsunuz; hangi insanlarla birliktesiniz, muhitiniz, dostlarınız, arkadaşlarınız sizi aşağıya mı çekiyor, yoksa size katma değeri olanlarla mı sürdürüyorsunuz yaşamınızı? Yük olanlar, yük alanlar; umut olanlar, umutsuzluk yayanlar; sorumlu olanlar, sorunlu olanlar; çoğaltanlar, azaltanlar… Hangi havayı teneffüs ediyorsunuz; sizi olduranlarla mı birliktesiniz, sizi öldürenlerle mi?  Yanlış kulağa seslenme ya da doğru kulağa seslenme. Yanlış insanlarla birlikteyseniz, yanlış bir muhitte, yanlış kulaklara sesleniyorsanız; doğru insanlara, size anlam katacak, yaşamı anlamanıza ve anlamlandırmanıza katkı sunacak, şifa olacak, size nefes olacak sahici dostluklara ulaşamazsınız…

"Yanlış anlaşılma kaygısı çoğu zaman "yanlış kulaklara seslenme ısrarı" yüzünden. Bu anlaşılma eforuna değen çok daha güzel uğraşlar var yaşamda. Yanlış kulaklara seslenme ısrarı, doğru muhatapları geciktirmekten başka bir şeye yaramıyor üstelik. Nietzsche’nin “Ben bu kulaklara göre ağız değilim” siteminin anlam bulduğu yer burası. "Yanlış kulaklara seslendim", "Yanlış gözlere göründüm", "Yanlış kalplere düştüm", "Yanlış ruhlara ayan oldum". Yanlışa düşmek; yanlış insanlara da düşmek demek. Yanlış, yazık ediyor her şeyi. Israrlı ve istikrarlı yanlış insanın kendine en tutkulu yazık etme biçimi. Ne yazık. Kelimelerle ifadesi olmayan bir cevabın içte, en derinde tutuşması ne hazin. Cevabın var ama görülmemiş, duyulmamış, anlaşılmamış. Cevap vermişsin ama cevapsız sanılmışsın. Cevapsız sayılmışsın…” Zeynep Merdan’ın, yakın zamanda yayınlanan ve yazımıza ilham olan “İçine Açan İnsan” kitabından yaptığımız alıntı meramımızı ne kadar da güzel ortaya koyuyor değil mi? 

Anlamak için, anlamlandırabilmek için; anlaşılmak ne kadar yapıcı ve diriltici bir özelliğe sahipse, yanlış anlaşılmak ya da anlaşılmamak da o kadar yıkıcı ve yok edici… Bu durumun esas sebebi de çokça yanlış kulaklara seslenme çabası. Yanlış yerde duruyorsak, yanlış kişilere sesleniyorsak sözümüzü zayi ediyoruzdur. 

Söz diyorum azizim, söz! Doğru kulağa ulaşmalı. Özü yitirmemek için, sözü düşürmemek için, anlamı yormamak için, “kendi”ni, kendi hikâyesini bulmak için doğru kulağa ulaşmalı. Önce kendi özünü, kendi sözünü doğru kılmalı insan. Kendini sorgulamalı, kendini anlamalı, kendini anlamlandırmalı. Sonra korolardan sololara dönmeli. Kendi şarkısını söylemeli; özü özüne değen, özüne değer katacak olan, kulağıyla değil yüreğiyle dinleyecek olanı bulmalı, ona seslenmeli…

YANLIŞ KULAKLARA SESLENME!
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.