İbadet mevsimi olan üç aylar geldi, Terörist örgüt İsrail Gazze’yi tamamen yok etme çabasını bütün hızıyla sürdürüyor. Ne kutsal günleri ne bayramları ne protestoları ne boykotu dikkate almıyor. Kınamalar, demokratik eylemler, bazı liderlerin bağırıp çağırması sadece onu güldürüyor. Ölmemiş vicdanlara meydan okuyarak, bütün düzenlerde, bütün yargılarda, bütün mahkemelerde hülasa insani olan bütün sistemlerde suç sayılan her şeyi yapıyor. Hem de saklamadan, göstere göstere, kameralar karşısında ve canlı yayınla bu suçları işliyor. Hatta kahrolasıca askerleri, canavarca hislerle işledikleri insanlık dışı suçlarını videolar halinde internette dünyaya servis ediyorlar. Bütün dünyaya meydan okuyarak, “Bilmediğimiz başka hangi dehşetli suçlar var, söyleyin de onları da işleyelim!” dercesine Birleşmiş Milletler personelini de, binalarını da, gazetecileri de vuruyor.
Filistinlileri savunmaya kalkışan liderleri tehdit ediyor, planlı suikastlarla öldürüyor.
Bilerek, kasıtlı ve planlı olarak bebekleri, çocukları, kadınları ve sağlık elemanlarını öldürüyor. Öldüremediklerini de abluka altına aldığı Filistin topraklarına insani yardımların girmesini de engelleyerek, açlıktan, ilaçsızlıktan ve soğuktan donarak ölmelerini sağlıyor. Evleri, okulları, mabetleri, hastaneleri, ismi ve işlevi ne olursa olsun her binayı en ağır bombalarla yıkıyor, enkaz altında sayıları tespit edilemeyen, çıkarılıp defnedilememiş on binlerce cenaze bulunuyor. Bu çetin dondurucu kış günlerinde evlerini yıktıkları savunmasız insanların sığındığı derme çatma çadırları, enkaz yığınlarının oyuklarını dahi bombalıyor. Ambulans ve yardım gidemesin diye cadde ve sokakları özel araçlarla tahrip ediyor, şeytanın bile düşünemediği bu kadar insafsız, vicdansız ve insanlıktan yoksun aşağılık Yahudi cinayet şebekesi, bütün Filistin halkını yeryüzünden silmeyi kafasına koymuştur.
10 milyon nüfuslu ve sınırlı sayıda askeri olan İsrail, nasıl bu kadar şer üretebiliyor, iki buçuk milyarlık Müslüman nüfusun merkezinde ve bütün dünyanın gözleri önünde ülkelerini işgal ettiği masum bir halkı nasıl yok edebiliyor? Gerçekte yüreksiz olan bu katil sürüsü, bu cesareti nerden alıyor? Aslında Filistinliler, zalim kâfirlerin ne sosyal, ne kültürel, ne fikrî hiç bir yönden ele geçiremediği gerçek Müslümanlardan oluşan bir halktır. Onlara soykırım uygulayan asıl azmettirici, Amerika ve başta İngiltere olmak üzere Avrupa’dır. İsrail onların tetikçisi ve av köpekleridir. 15 aydır süren katliam, Amerika ve Avrupa’nın sahipliğinde devam ediyor. Lanetanyahu sadece onların maşasıdır. Ateşkesi İsrail’den ziyade Amerika istemiyor, Gazze’ye insani yardımın engellenmesini de isteyen yine Amerika ve Avrupa’dır. Amerika istediği an, İsrail katliamı durdurur ama soykırımın devamından yana tavır takınıyor.
Kendi çocuğunu seven hiçbir baba veya anne, kendi çocuğu gibi masum bir çocuğu öldüremez. Ama İsrail askeri kendi çocuğu gibi birçok çocuğu öldürdükten sonra evine varıp kendi çocuğuna sarılabiliyor. Torununu severek kucaklayan Amerika başkanı, torunu yaşında ve daha küçük çocukların, bebeklerin öldürülmesine devam edilmesi talimatı veriyor. Canavar yaratıklarda bile bu vahşete rastlanmaz.
Bu zalimleri iyi tanımak ve onlarla bütünüyle ilişiği kesmek lazımdır. Onların, “hak, hukuk, insanlık, değer, adalet” gibi altı boş, hileli ve sahte kavramlarına itibar edilmemelidir. Onlara maddi manevi en küçük bir meyil dahi gösterilemez. Müslümanlar bu zalimlere en küçük bir meyil veya destek oldukları zaman onlar da zalim olmaktan ve zalimlere yönelik ilahî gazaptan kurtulamayacaklardır. Kur’an-ı Kerim müminleri şöyle uyarmaktadır:
“Zulmedenlere en küçük bir meyil dahi göstermeyin; yoksa ateş size de dokunur. Allah’tan başka dostlarınız olmadığına göre bir yerden yardım da göremezsiniz!” (Hûd, 113.)
Bediüzzaman’ın bu ayetin yorumuyla ilgili olarak şu ifadeleri dikkate değerdir: “Ayet-i kerimesi fermanıyla, zulme değil yalnız âlet olanı ve taraftar olanı, belki ednâ bir meyil edenleri dahi dehşetle ve şiddetle tehdit ediyor. Çünkü rıza-yı küfür küfür olduğu gibi, zulme rıza da zulümdür.
İşte, bir ehl-i kemâl, kâmilâne, (Namık Kemal’i kast etmiştir.) şu âyetin çok cevâhirinden bir cevherini şöyle tabir etmiştir:
Muini zalimin dünyada erbab-ı denaettir
Köpektir zevk alan sayyad-ı bî-insafa hizmetten.
(Dünyada zalimin yardımcısı, aşağılık kimselerdir. İnsafsız avcıya hizmet etmekten zevk alan, köpektir.)
Evet, bazıları yılanlık ediyor, bazıları köpeklik ediyor.” (Mektubat, Yirmisekizinci Mektup.)
İsrail, zalimlerin köpeği olunca, İsrail’den yana olanlar, “zalimlerin köpeğinin köpeği” gibi daha aşağılık bir derekeye düşmüş olurlar. Kâfir zalimlerin masumları, bebekleri öldürme vahşetine şaşırmıyorum. Çünkü Küfür, insanı gayet âciz bir canavar hayvan eder.
Asıl beni hayrete düşüren ürpertici ve korkunç görünen, Müslümanım diyen, Kur’an okuyan ve namaz kılan bir kısım insanların, soykırım vahşetine duyarsız kalması, boykota dahi itibar etmemesi, umursamaz bir şekilde keyif ve eğlenceli hayatlarına devam etmesidir. Evet, iman, insanı insan eder; belki insanı sultan eder, soykırımcı canavara destekçi etmez.
0 Yorum