1980’lerde temeli atılan ve o günden bu yana inşaat mühendisliğinin bir harikası olarak anılan Atatürk Barajı, yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın sayılı projelerinden biri. Ancak ne yazık ki bu devasa proje, yaklaşık 40 yıl geçmesine rağmen tam anlamıyla tamamlanabilmiş değil. Ülkemizin tarımsal kalkınmasına ve enerji sorunlarının çözümüne büyük katkılar sunması beklenen bu proje, tamamlanmadığı her gün Türkiye için ciddi ekonomik ve sosyal kayıplara neden oluyor.
Barajın tam kapasiteyle hizmet vermemesi, özellikle Şanlıurfa ve çevresinde büyük etkiler yaratıyor. “GAP'ın başkenti” olarak anılan bu güzide şehrimiz, hem elektrik hem de su sorunları nedeniyle adeta potansiyelini gerçekleştirmekte zorlanıyor. Baraj sulamasının ulaştırılamadığı kurak topraklar, çiftçilerimizi her yıl derinden etkiliyor. Ne yazık ki, haberlere yansıyan yol kesmeler, protestolar ve jandarmayla yaşanan gerginlikler, bu sıkıntının bölgede nasıl bir huzursuzluk yarattığını gözler önüne seriyor.
Ancak geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın Şanlıurfa’yı ziyaretiyle birlikte bu sorunların çözümü adına umut veren adımlar atılmaya başlandığını görmek bizleri sevindirdi. Atatürk Barajı’nı yalnızca bir elektrik veya sulama projesi olarak değil, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin sosyoekonomik ve kültürel kalkınmasında bir dönüm noktası olarak görmek gerekiyor. GAP Projesi, bölge insanının refahını artıracak, kültürel zenginliklerini dünya ile buluşturacak ve ekonomik anlamda yeni kapılar açacak bir fırsat sunuyor.
Böylesine büyük bir projenin tamamlanması, yalnızca bölgenin değil, ülkemizin kaderini değiştirebilir. Göbeklitepe gibi tarihin akışını değiştiren bir mirasa sahip olan bu topraklar, dünya yatırımcılarını kendine çekme potansiyeline sahip. Bölge insanının üretkenliği ve kültürel zenginliği ile birleştiğinde, Şanlıurfa ve Güneydoğu Anadolu, insanlığa ilham verecek bir kalkınma hikayesi yazabilir.
Umudumuz odur ki, bu süreç yalnızca enerji ve su sorunlarını çözmekle kalmaz, aynı zamanda Şanlıurfa’yı ve çevresini dünya sahnesinde hak ettiği yere taşır. Daha yeşil, daha bereketli, daha umut dolu bir Güneydoğu için hep birlikte çalışmalıyız. Çünkü bu sadece bölgenin değil, hepimizin geleceği.
0 Yorum