Reklam Alanı

RIZKINIZI GÜZEL YOLDAN ARAYIN

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

Muhterem Kardeşlerim…

Her yazımızda olduğu gibi, sizlere önemli konuları öncelikle sahih kaynaklardan, Tam İlmihal Saadeti Ebediyye, İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat, Hakikat Kitab Evinin İhlas Yayınlarından faydalanarak sizleri bilgilendirelim istiyoruz. 

Efendim;

Rızkımızı kazanıyoruz diye helale harama dikkat edilmiyor. 

Cenab-ı Hak, her canlının rızkını göndereceğini "Allahü Teâlânın rızk vermediği, yeryüzünde bir mahlûk yoktur" buyurarak bildiriyor.

Allahü Teâlâ, her insanın ve her hayvanın rızkını ezelde takdir etmiş, ayırmıştır. İnsanların ve hayvanların ecelleri ve nefeslerinin sayısı belli olduğu gibi, her insanın bedeninin ve ruhunun rızkları da bellidir.

Rızk hiç değişmez, azalmaz ve çoğalmaz. Kimse kimsenin rızkını yiyemez. Kimse kendi rızkını yiyip bitirmeden ölmez.

Bir kimse, Allahü Teâlâ emrettiği için çalışır, rızkını helal yoldan ararsa, ezelde belli olan rızkına kavuşur. Bu rızk, ona bereketli olur. Bu çalışmaları için de sevap kazanır.

Eğer, rızkını Allahü Teâlâ’nın yasak ettiği yerlerde ararsa, yine ezelde ayrılmış olan o belli rızka kavuşur. Fakat, bu rızk ona hayırsız, bereketsiz olur. Rızkına kavuşmak için kazandığı günahlar da, onu felaketlere sürükler.

Her canlının rızkını Allahü Teâlâ verir. Çocuk, ana karnında çalışmaktan aciz olduğu için, göbeğinden ona rızk gönderir. Çocuk dünyaya gelince, rızk olarak, anasının göğsünden süt gönderir. Bir şey yiyebileceği yaşa gelince de, dişlerini yaratır.

Çocuğun ana-babası ölüp yetim kalırsa, önceden yalnız şefkatle annesi bakarken, sonradan herkesin kalbini ona karşı merhametle doldurur. Daha büyüyünce de, çalışmak için kuvvet ve para kazanma arzusu ihsan eder. O kimse bu arzudan vazgeçip, takva yolunu tutar, kendini yetim haline korsa, ona karşı kalbleri yine şefkatle doldurur. Herkes, “Bu kimse Allah yolundadır. Her şeyin iyisi buna layık” der. Para kazanırken, kendine, yalnız kendi acırdı. Şimdi herkes acır. Fakat, takva yolundan ayrılır, nefsine uyar ve çalışmazsa, kalblerde ona karşı şefkat hasıl etmez. Böyle kimselerin, tevekkül ediyorum diye çalışmaması, tembel oturması, hiç caiz değildir. Kendini düşünen kimsenin, çalışıp, ihtiyaçlarını elde etmeyi de düşünmesi gerekir. Demek ki, Allah yolunda olup, yetim gibi olana karşı, herkesin kalbinde şefkat, merhamet yaratır.

Cüneyd-i Bağdadi hazretleri, “Allahü Teâlâ emrettiği için çalışmalı, rızk için üzülmemeli” buyurdu. Rızk için Allahü Teâlâ’nın verdiği söze güvenmelidir. Müslüman, Allahü Teâlâ, çalışmayı emrettiği için çalışıp kazanır. Nefsinin kötü arzularına, zevklerine kavuşmak için çalışıp para kazanmak ve çalışırken, helali haramdan ayırmamak, başkalarının haklarına saldırmak, onlara olan borçlarını ödememek, suç işlemek, dünyaya düşkün olmayı gösterir. Dünyaya düşkün olmak, büyük günahtır. Allahü Teâlâ emrettiği için çok çalışıp, çok kazanmak ve Onun emrettiği gibi çalışıp, kazandığını, Onun emrettiği yerlere sarf etmek, ibadet yapmak olur. Çok sevap olur.

Bir kimsenin, “Haram işlere elim yatkın, mubah işleri beceremiyorum” demesi çok yanlıştır. 

Hadis-i Şerifte buyuruldu ki:

“Herkese dünyalıktan nasibi neyse, o şeyler ona kolaylaştırılır” buyuruldu. (Hakim)

Bir kimse kazancını kumardan elde etmeye çalışsa, zamanla kumar işinde mahareti artar. Marangoz, terzi gibi helal bir meslek edinmek isteyene de işleri kolaylaştırılır. Onun için daima helal kazanç yollarını aramalıdır. 

Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:

“Ey insanlar, Allah’tan korkun ve rızkınızı aramada güzel yol tutun! Çünkü hiç bir kimse, rızkını ele geçirmeden ölmez. O halde Allah’tan korkun ve rızkınızı güzel yollarla elde edin, helali alın, haramı terk edin.” [İbni Mace]

“Rızkınızı gecikmiş saymayın. Hiç kimse, takdir edilen rızkına kavuşmadıkça ölmez. O halde rızkınızı güzel yoldan arayın, helali alın, haramdan kaçın.)” [Hakim]

Helalden kazanmak her Müslüman’a farzdır. “Kadın, erkek her Müslüman’ın, kendinin, çoluk çocuğunun nafakası için para, mal kazanırken mutlaka helal olan yolları mı seçmesi gerekir?” konusunda İmâm-ı Gazâlî hazretleri konu ile alakalı olarak Kimyâ-i Se'âdet kitabında buyuruyor ki:

Helal kazanabilmek için, önce helali öğrenmek lazımdır. Helal ve haram meydandadır. İkisi arasında şüpheli olanları tanımak güçtür. Şüphelilerden sakınmayan, harama düşer. Bunu tanıtmak geniş bir ilimdir. Mü'minûn Sûresinin 52. Âyetinde mealen; “Ey Peygamberlerim, helal ve temiz yiyiniz ve bana layık ibadetler yapınız” buyuruldu. Resûlullah Efendimiz bunun için; “Helal kazanmak her Müslüman’a farzdır” buyurdu.

Dünyalık kazanmak için çalışmak günah değildir. Dünyalık sevgisi, dünyaya gönül bağlamak günahtır. Resûlullah Efendimiz, çeşitli Hadîs-i Şeriflerinde buyurdular ki:

“Bir kimse, hiç haram karıştırmadan, kırk gün helal yerse, Allahü Teâlâ, onun kalbini nur ile doldurur. Kalbine, nehirler gibi hikmet akıtır. Dünya muhabbetini, kalbinden giderir.”

“Haram ile beslenen vücudun ateşte yanması daha iyidir.”

“Malın helalden mi, haramdan mı geldiğini düşünmeyenler, Cehenneme, neresinden atılırsa atılsınlar, Allahü Teâlâ, onlara acımayacaktır.”

“İbadet on kısımdır, dokuz kısmı, helal kazanmaktır.”

“Helal kazanmak için yorulup, evine dönen kimse, günahsız olarak yatar. Allahü Teâlânın sevdiği kimse olarak kalkar.”

“Allahü Teâlâ buyuruyor ki: Haramdan kaçınanlara hesap sormaya utanırım.”

“Bir dirhem faiz almak ve vermek, otuz zinadan daha günahtır.”

“Haram maldan verilen sadaka kabul edilmez. Saklanırsa, Cehenneme gidinceye kadar, ona yolluk olur.”

Hazreti Ebu Bekir, hizmetçisinin getirdiği sütü içti. Sonra helalden olmadığını anlayınca, parmağını boğazına sokarak kay etti, çıkardı. O kadar zahmetle çıkardı ki, yanındakiler ölüyor sandılar. 

Sonra da;

“Ya Rabbi. Elimden geleni yaptım. Midemde ve damarlarımda kalan zerrelerden sana sığınırım.” diye yalvardı. Hazreti Ömer de, Beyt-ülmâla ait zekât develerinin sütünden, yanlışlıkla verilip içtiği zaman, böyle yapmıştı. 

Abdullah bin Ömer hazretleri buyurdu ki:

“Kambur oluncaya kadar namaz kılsanız ve kıl gibi oluncaya kadar oruç tutsanız, haramdan kaçınmadıkça, kabul edilmez, faydası olmaz.”

Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)

RIZKINIZI GÜZEL YOLDAN ARAYIN
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.