Reklam Alanı

OLAYLARIN İÇYÜZÜ

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

Hızlı giden bir arabanın yan camından dışarıya bakıldığında yol kenarındaki ağaçların, levhaların, hatta arazinin hızla gittiği görülür, oysa onlar sabittir, giden arabadır, göz yanılır. Aynı şekilde dünyanın güneş etrafında döndüğünü de görmeyiz, gözle gördüğümüz, güneşin döndüğüdür. Aynen bunun gibi çağları değiştiren, toplumları derinden sarsan büyük değişimlere yol açan sosyal olayların da zahiren göründüğü gibi olduğu düşünülmemelidir. Hani “bu işin içinde bir iş var” denir ya, işte olayların derununda bulunan ve zahiren görünmeyen bir iş var ki o olaylardaki gerçek niyet ve hedefi oluşturur. Söz konusu sosyal olayların dıştan görünmeyen iç yüzü ancak akıl ve ilim ışığında bakmak olan basiretle ve iman nuruyla bakmak olan ferasetle görülebilir. 

Sosyal olaylar göründüğü gibi değildir. Perde arkasında çeşitli hileler, oyunlar, senaryolar planlayıp uygulamaya koyanlar, tetikleyenler, sevk ve idare eden unsurlar vardır. Bunları toplumun geneli görmez, kavramaz, onun için göründüğü gibi zanneder ve aldanırlar. Zaten bu olayları uygulamaya koyanların amacı da budur, toplumun genelini aldatmak ve olayların içine çekmektir. Basiret ve ferasetten yoksun kimseler,  zahiri bir bakışla bakarlar bu işin içyüzünü göremezler. Meselenin gerçek yüzü anlaşılıncaya kadar da iş işten geçmiş olur.

Sosyal olaylara aklın ve bilimin ışığıyla oluşan basiretle ve iman nuruyla oluşan feraset ile bakılmalıdır. “Onların kötü niyetli planlarını boşa çıkarmadı mı?” (Fil, 2.) ayetinin sırrıyla İslam düşmanı güçlerin Müslümanların başına çorap örmek için planladıkları tuzaklara düşmemek, onların oyununa gelmemek ve tuzaklarını boşa çıkarmak için mutlaka sosyal olayları basiret ve ferasetle değerlendirmek gerekir. 

Peygamberimiz (ASV): “Müminin ferasetinden sakının. Çünkü o Allah’ın nuruyla bakar.” (Tirmizi, Tefsiru’l Kur’an, 16.) buyurmuştur. Demek ki mümin Allah’tan başka kimseden korkmaz, herkes ondan korkar. Bir de Allah’ın nuruyla bakması, her şeyin gerçeğini görmesi ve hiç kimsenin onu kandıramaması demektir. Yani mümin kandırılamaz. Allah’ın nuruyla baktığı için, mümin olmayanların tamamı onun gerisindedir; o, herkesin üstünde bir bakış açısına sahiptir. “Eğer mümin iseniz, en üstün sizsiniz.” ayetinde de bu üstünlüğe dikkat çekilmiştir. (Al-i İmran, 139.)

Yine Peygamberimiz (ASV) “Mümin bir delikten iki defa ısırılmayacaktır.” buyurmuştur. (Buhari, ‘Edeb’, 83.) Belki beşeri özelliklerinden dolayı hata edebilir, yanılabilir bir delikten bir kez ısırılabilir ama aynı delikten iki kez ısırılamayacağını Peygamber (ASV) bildirmiştir. Tabii, bu “delikten ısırılma” mecazi bir deyimdir, aynı konuda aldatılamaması demektir. Buna göre eğer aynı delikten iki kez veya daha azla ısırılabiliyorsa, ferasetli olmadığı anlaşılmış olur. Bu durumda kişi müminliğini sorgulamalıdır.

Belağat ilminde şöyle bir kural vardır: “Eğer söylenen söz gerçek manasıyla aklen mümkün değilse, söyleyenin de doğruluğunda şüphe yoksa, o sözün mecaz olduğu anlaşılır. Gerek anlamı dışında bir anlam kast edilmiş olmaktadır. Bu kuralı sosyal olaylara da uyarlayabiliriz. Örneğin: Teknolojisi, silahı, kaynağı, varidatı bulunmayan zayıf ve güçsüz bir topluluk, uçak, tank ve ağır silahları bulunan savaş gücü yüksek bir orduya sahip süper güçlerin destek ve himayesindeki bir devleti çok kısa bir sürede yıkabilmesi, bu işte başka bir iş olduğunu gösterir. Bunun göründüğü gibi olmadığını başka bir anlamı olduğunu düşündürür.

İslam devleti kurulmasın diye 80 yıldır Filistin halkıyla savaşan ve 450 günden beri en vahşiyane şeklide soykırım uygulayan, onbinlerce bebek, çocuk kadın ve masum insanları hunharca öldüren İsrail, Amerika ve Avrupa, soykırım yaptıkları halkın hemen bitişiğindeki Suriye’de muhalif grupların kendi adamları olan zalim yönetimi birkaç günde devirerek İslam devleti kurmalarına göz yummaları, onlara yol vermeleri bu işin göründüğü gibi olmadığını bedahetle göstermez mi?    

Kendi kontrolünde olmayan hiçbir İslam ülkesine tahammül edemeyen Amerika, nasıl olur da kendi kontrolü dışında ve kendi adamının tahtını yıkarak yeni bir İslam devletinin doğmasına müsaade eder?  

Dikkatleri İsrail’den uzaklaştırmaya çalışan bir kısım çevreler, tahtı yıkılmış ve kaçmış olan zalim Esed'in halkına yaptığı zulümlerini malûmu i'lam türünden sürekli gündemde tutarak ondan daha zalim olan İsrail'in bütün dünyanın gözü önünde yaptığı ve halen tüm hızıyla devam ettirdiği zulümleri unutturmaya çalışıyorlar. Esed'i ve İslam ülkelerinin diğer zalim yöneticilerini işbaşına getiren ve o zulüm düzenlerini kuran, Müslümanları kendi ülkelerinde tutsak ve yabancı durumuna getiren Amerika’dır. Suudlu Selman'ın, muhaliflerine mezarı bile çok görüp onların vücudunu kimyasalla erittiği ortaya çıkmıştı, kim bilir daha bilinmeyen ne tür vahşetleri vardır. Gözünü kırpmadan açıkça on binlerce bebek öldüren İsrail, zindanlarında daha ne tür vahşetler sergilediğini varın siz düşünün.. Amerika'nın  Guentenamo'da yaptığı zulümlerin Esed'in zulümlerinden geri kalır tarafı var mıdır? Amerika ve İsrail ile dost olanların ya da İsrail'i boykot bile edemeyenlerin ve halen bu dostluklarını sürdürenlerin onların zulümlerini konuşmaya ve dert yanmaya hakları yoktur. 

Zalim ve kalleş kâfirlerle başa çıkmak, onları yenmek için ekonomik ve silah yönünden güçlü olmak, basiret, feraset ve cesaretle olayları değerlendirip gereken tedbirleri almak, kâfirlerin yüreklerine korku salacak maddi ve manevi bir güç elde etmek gerekir. Zalimlerin verdiği silahlar ve onların yönlendirmeleriyle hareket etmek, hiç bir başarı getirmez, sadece son kullanma tarihi bitmiş olan bir zalim gider, yeni bir zalim getirilir.

 Düşmanlarının çoğu aynı veya benzer tuzaklarına defalarca düşen, gerçek dostlarını tanımada sürekli yanılarak kâfirlerin süslü sözlerine aldanan, kardeşlerine çeşitli bahanelerle husumet besleyip kâfir ve münafıkların yanında yer alan yine de mümin olduklarını söyleyenler imanlarıyla ilgili olarak bir nefis muhasebesi yapmak durumundadırlar. Unutulmamalıdır ki kurtun köpekle dostluğu bütün sürünün kurt tarafından yenmesi sonucuna götürür.

 

 

OLAYLARIN İÇYÜZÜ
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.