Kendimizi bildik bileli; şimdiye kadar hiç bir kimseyi aldattığımızı, yol arkadaşlarımızı yarı yolda bıraktığımızı ya da hafife aldığımızı hatırlamıyorum. Şayet, bunlardan bir tanesini dahi sehven yapmışsam, Rabbimden beni af etmesini niyaz ediyorum.
İyi ki de kandıran değil, kandırılan; aldatan değil, aldatılan; yolda bırakan değil, bırakılan; hafife alan değil, alınan olmuşum diye şükrederim hep!
Sevdiğim herkese samimi yüzümü göstermiş, sevemediğim veya samimi bulmadığım kimselere karşı da, ölçüyü kaçırmadan mesafeyi korumaya çalışmışım bu güne kadar! Özellikle, 7 Ekim 2023 Aksa Tufanından sonra; bir stk'nın temsilcisi olarak, saha çalışmaları yaparken; Ümmet ve mazlumlar adına hangi taraftan olursa olsun bir ses veya çağrı işitmişsek; gerek kalemimizle, gerekse tavır ve hareketlerimizle mümkün mertebe hemen o tarafa doğru koşmaya başlamışız. Bunları yaparken kimseden ne bir aferin, ne de her hangi bir iltifat beklememişimdir ki, bu tür düşüncelerden Rabbime sığınırım. Çünkü bir insan ve Müslüman olarak, tüm müslümanlara ve insanlığa karşı; kendimizi hep sorumlu kabul etmişiz bu güne kadar. Fakat beşer olmamız hasebiyle, bizim de kendimize göre bazı zaaflarımız olmuştur mutlaka. Hiçbir İnsan kusursuz ve masum değildir. Mesela birilerine çok değer veriyorsunuz, İhmal etmeden ziyaretine gidiyor ya da arada bir telefon edip hal hatırını soruyorsunuz ama; yaptığınız şeyler insani ve islami olarak karşılık bulması gerekirken, havada kalıyorsa, kim olursa olsun buna üzülür ve gittikleriyle arasındaki mesafeye ölçü koymak zorunda kalır. Bazı insanlar, hep yerinde oturup başka insanların onlara gitmelerini beklerken; nasıl bir yanlışa parmak bastıklarının farkında bile değiller! İşte biz de bu tür hep gelsinler diye yerinde oturan, kimseye gitmeyen, müstağnilik duygusunu ön plan tutan insanların söz konusu tavırlarından rahatsız olduğumuz kadar hem yorulduk, hem de usandık...
Gönül verdiğimiz kimselerin, bize karşı samimiyetsizliğini görmeyinceye kadar, gerekirse onlarla ölüme gitmeyi dahi göze almayı yeğlemişiz. Ama aksini gördüğümüzde, hiç kusura bakmasınlar, hiçbir kimse bu dünyada vaz geçilmez değildir. Nitekim yerin altı, vaz geçilmez olduğunu söyleyen kimselerle doludur... Pek tabidir ki, birçok olay ve gerçekleri anlamanın; zamana gebe olduğunu yeniden anlamış olduk. Zamana gebe olan bir kısım gerçekler var ki, hemen anlaşılmaz, zamana ihtiyaç duyarlar. Tıpkı, bir çocuğun dünyaya gelmesi yani doğumu gibi!
Aynen öyle zaman bu konularda, en adil bir müfessirdir. Zaman müfessiri, her şeyin ayarının ne olduğunu bize öğretinceye kadar bu minval üzere devam etmek gerekir ki, insan ve eşyanın hangi kalitede olduğu ortaya çıksın... Ancak son tahlilde, zaman ve mekana rağmen; öğrendik ki; bir kısım insanların ayrı birer hesap ve maksatlarının olduğunu...
Ba'de harab-ül Basra deyimi, tamda böyle bir durumun özetidir sanki. Tekrar tekrar öğrenmiş olduk ki; bazı insanlar, hala meşrep ve camia taasubundan kendilerini kurtaramamışlardır. Zira onlar gibi düşünmediğiniz müddetçe, size hep farklı gözle bakar, sizi hakikati öğrenmemişlikle itham eder, tek yolun onların üzerinde bulunduğu yol olduğunu söyler dururlar... Baksınlar, dursunlar hiç dert değil!
Her şeyden önce bizim önceliğimizin Allah ve Resulü'nün emirlerine göre hareket etmek olduğunun bilinmesini isteriz. Asıl ve usul (Kur'an ve Sünnet) dururken, bizim feriî meselelerle uğraşacak ne zamanımız ne de mecalimiz yoktur... Bakıyorsunuz bazı çevreler; şeyhlerini, parti başkanlarını, aşiret reislerini konuştukları/konuşturdukları, önceledikleri kadar; Allah ve Resulü'nü konuşmuyor, öncelemiyorlar... Bu nasıl bir felakettir Allah aşkına böyle?
Şu hazret şöyle söyledi, bu hazret böyle buyurdu, o efendi dedi ki, bu muhterem buyurdu gibi insanışların; akıl ve fikrin dar çerçevesinde ele alındığı zaman; insanın inancına büyük ölçüde zarar vermektedir.
Son olarak: Gerçekten dava diye bir dertleri olan, sizi arayıp soran, sizi yarı yolda bırakmayan samimi ve sadakatli insanlarla unsiyet kurun. Daha çok da, davasını, dünyasının önüne koyanlarla yol yürüyün. Sizin cebinize değil, gözlerinize bakanlarla oturup kalkın... Menfaat sofrasında bir araya gelenlere değil, hak için islâm için, Allah ve Resulü'nün rızası için bir araya gelen; (sayıları az da olsa) samimiyet sahibi yiğitlere kucağınızı ve gönlünüzü açın.
Kalın sağlıcakla efendim!
0 Yorum