İnsanoğlunu yaratıp dünyaya gönderen Allah (c.c), onu başı boş bırakmamış. Kendi cinsinden uyarıcılar ve ilahi emirler göndermekle, onu imtihana tabi tutup; hür iradesiyle baş başa bırakmıştır.
İlahi tekliflere teslimiyet gösterip, sorumluluk alanlar ve sorumluluğun gereğini yerine getirenler; ebedî kurtuluşu hak ederken, aksini yapanlar ise Allah'ın onlar için takdir ettiği akibetle baş başa kalırlar. İnsan yeryüzünde bunca nimetleri veren Ulu zata karşı hiçbir vazifesinin olmadığını sandığı andan itibaren ipini kopardı ve perişan oldu? Hal-i hazır gibi...
Rabbimiz, insana tekrar tekrar hatırlatıyor: İnsan, başıboş bırakılacağını ve yaptıklarından hesâba çekilmeyeceğini mi sanıyor? Yoksa o, başlangıçta akıtılan menîden bir damlacık nutfe değil miydi? Sonra rahim duvarına tutunmuş cenin hâlini aldı. Derken Allah ona güzel ve düzgün bir biçim verdi.
(Kıyame 36, 37, 37)
Dikkat edilirse, ilk ayette, insana sorumlu/mükellef olup başı boş bırakılmayacağını hatırlatılırken; hemen yaratılış hakikatine de dikkati çekiliyor.
İnsan; ya ihsan yüklü İnsan sıfatına yakışır insan; ya da egosunun deryasında yüzüp giden bir nisyan! Her halükarda, başı boş bırakılmadığı tek hakikat. Sorgu var, mahkeme var, mizan ve ebedi bir hayat var. Tüm bu var'ların, dünyada kaldığı süre içerisinde yapıp ettiklerinin sonucu olacaktır. O zaman insan, insan gibi sorumluluk almalı, vazifesini unutmamalı, sahibine itaat etmeli, her bir nefes için şükür edip minnet duymalıdır!
Başka insanlar ağlarken, aç ve sussuz yatarken, hatta öldürülürken; gamsız ve dertsiz davranmak; insanım diyen hiçbir kimseye yakışmaz! İnsan öncelikle, vicdan ve izan sahibi olmalıdır. Bu ikisini bulundurmayan gönüllerde, ya inancın olmadığı, ya da çok zayıf olduğunun bir sonucudur.
Programlı yaşayan insan, Ömür sermayesini dolu dolu yaşar, zaman israfı yapmaz; her anını bir fırsat olarak değerlendirmekle; hem mevcut nesle hem de kendisinden sonra gelecek olanlara örnek teşkil eden model insandır.
Günü kurtarmanın mücadelesini veren kimse; insanlık sıfatının kemaline ermemiş, ham kalmış ve beyhude işlerle hayatını bitirmeye çalışan insan tipidir! Bu tür kimselerle yol çıkılırsa, hem yolu bozar, hem de yol arkadaşlarını yarı yolda bırakıp giderler. Dedik ya günü kurtarmanın derdinde olanlar, başkasının derdini dert edinmezler.
Dolayısıyla mefkuresi olmayan insan; doğdu, yedi içti göçtü insan tipidir ki; bu gibi tiplerden ne insanlığa ne de başka varlıklar için hiçbir hayır yoktur.
Çünkü ayette de buyurulduğu gibi, başı boş bırakılacağını mı sanıyor emrini unutmakla; insan, sorumluluk almadan yaşadığından dolayı; dünyanın insan için var olduğu; insanın ise Allah için yaşaması gerektiğini unutunca; ulvilikten süfliliğe doğru yuvarlanıp gider...
İnsan burada, vazifesini ihmal edip kendi iradesiyle hareket ettiğinden dolayı; sonucuna katlanacaktır... Efendimiz (s.a.v) insanı, teşbih ile çobana benzetmekle; ona asli olan vazifesini bakın nasıl bildirmiştir:
İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdu:
“Hepiniz çobansınız. Hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Âmir memurlarının çobanıdır. Erkek ailesinin çobanıdır. Kadın da evinin ve çocuğunun çobanıdır. Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve hepiniz idâre ettiklerinizden sorumlusunuz.” (Buhârî)
O zaman insan, aklını başına almalı ve yüce yaratıcısına karşı vazifesini iman dairesinde; insanca yapmaya gayret etmelidir. Yine insanların hayırlısı, insanlara faydalı olanıdır nebevi uyarı; tabir caizse bir can kurtaran gibi insanlığın imdadına yetişiyor... Aynen, "İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olanıdır. (Buhârî)
Ve son olarak da, Rabbimiz kerim kitabında; her birimize vazifemizi şöyle hatırlatmaktadır:
“Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır. (Al-i İmran, 104) Şayet böyle bir topluluk bulunmazsa, insanlık fesada gider, dünya yaşanmaz bir hal alıp savaşlara sahne olur! Tıpkı günümüzde olduğu gibi! İnsan, insan olma özelliğini kaybedince/unutunca; tüm olanlar oldu zaten...
O zaman, insan ya insanca yaşayıp her iki dünyasını kurtaracak; ya da olduğu gibi başı dertlerden asla kurtulmayacaktır! Durum bundan ibarettir!
Sorumluluk bilinciyle yaşamamız dileğiyle!
0 Yorum