Reklam Alanı

BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

Eskiden halkın içinde olan; Gayet kalender, hatta biraz kendi yağında kavrulan siyasetçiler vardı.

Halkın derdiyle, kendi derdi aynı olanlar vardı. Halkın mağdur olduğu konuların samimi bir biçimde kavgasını verirlerdi.

O insanlar değişime mi uğradı? Ne olduysa oldu ve artık o kalenderlikten eser kalmadı.

Halkın derdiyle, kendi derdi aynı olma durumu ortadan kalktı.

Artık halkın derdini dile getirirken bile sunî ve yapmacık duruyorlar. Giydikleri özel dikim elbiselerden, İtalyan ayakkabılara kadar halktan ayrışmış durumdalar. Üstelik bunlar aynı kişiler.

Saçları ve bıyıkları boyalı artık. Fransız parfümü kokuyorlar. Bir pikabın kasasında megafonla bir mahalle ahalisinin tüylerini diken diken ederek konuşmalar yapanlar, artık çok parayla kurulan, tek kullanımlık platformlarda, manikürlü elleriyle tuttukları mikrofonlara konuşur oldular.

Artık halkla aralarında korumalar, bariyerler ve şakşakçılar yer alıyor. 

Bir yerde mikrofona çıktıkları zaman samimi ve dokunaklı sesle hitap ederlerdi. Kâğıttan ya da ekrandan okuyarak değil, ciğerden ve yürekten gelerek konuşma yaparlardı. Çünkü o zamanki seslerinde ve sinelerinde his vardı. 

Bir eve misafir olduklarında, o evin sahibinin önceden haberi olmazdı. Özel kalem müdürleri yoktu. İstedikleri yemekler önceden o eve konulup, ev sahibi ikram ediyormuş gibi yapılmazdı. 

Kameralar çok azdı. Kamera önünde ve ardında yüz seksen derece ters davranışlar sergilenmezdi. Vatandaş kendileriyle bir hatıra fotoğrafı çektirdiğinde, asık suratla poz vermezlerdi. Sahte gülücük de pek yoktu. Muhabbetle tebessüm vardı.

Bilbordda fotoğraf yayınlama gibi bir adet yoktu. Bilbord da yoktu. Olsa da kimsede ona ödeyecek boş kazanılmış para yoktu. 

Hali vakti en yerinde olan bile, bir mahallenin apartman dairesinde oturur, eşleri o mahalleliyle aynı bakkaldan alışveriş ederek aldığı erzakla akşam yemeği pişirirdi. Öyle kollarında bilmem kaç bin dolarlık çantayla makam aracına binen eşler yoktu. Örtülüyse, omuzları kapalı şekilde baş örterlerdi. Açıksa, döpiyes ya da benzeri elbiselerle dikkat çekmeksizin korumasız, şoförsüz ve makam araçsız şekilde ve başları önde yürürlerdi.

Yurt dışı seyahati ise, biraz birikmişi olanın hac vesilesiyle ya da Almanya’da işçi olan bir akraba ziyareti vesilesiyle olabilirdi.

Kendi dikiş, nakışını yaparlardı. Öyle estetik ya da botoks diye bir şey de yoktu. Olsa da ona verecekleri paraları yoktu. Ya da diğer bir deyişle, bakışmaksızın lükse verecekleri havadan gelmiş paraları yoktu.

Ne güzeldi o yoklar. O yoklar, kimseyi bozmamaya yarıyordu demek ki...

Şimdi maalesef o yokların hepsi var. İşte bu yüzden; O adamlar ve o hanımefendiler yok.

Üstelik onların çoğu aynı kişiler. O aynı kişiler nasıl değiştiler? Kim derdi böyle olacak diye...

Demek ki, “Bir varmııış, bir yokmuuuş olmak” bu kadar kolaymııış.

İyi okumalar...

 

BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.