Geçen gün ikindi namazını kılmak için bir beldemizdeki büyükçe bir camiye gittim. Cemaat dağılmış sanıyordum. İçeri girdiğimde Kur’an okunuyordu. Ancak bana çok tuhaf gelen bir manzarayla karşılaştım. Mihrapta oturup okuyan Hoca ve etrafında diz üstü oturmuş okumayı takip eden 10-15 kadar kişinin dışında caminin dört bir yanı sandalyelere oturanlarla doluydu. Kendileri sandalyede yüksekte otururken, benim yede namaz kılmamı hoş karşılamadıkları için caminin arka tarafındaki cam bölmeye beni yönlendirdiler. Kiliseyi andırır gibi sandalyelerin bu kadar çoklukla camiye doldurulmuş olması doğrusu beni rahatsız etti.
Eskiden büyük camilerin arka taraflarında ve duvar kenarlarında bir-iki yerde sedir gibi oturma yerleri yapılır, rahatsızlığı bulunan Müslümanlar namaz başlayıncaya kadar ve namazdan sonra tesbihat sırasında burada otururdu.
Ayağında, dizlerinde rahatsızlık bulunanlar ayak uzatmayı cami adabına aykırı gördüklerinden camide kenardaki sedire otururlardı. Zamanla bu sedirlerin sayısı arttırıldı. Duvar kenarlarında boydan boya sedir döşendi. Bir kısım Müslümanlar da bu sedirlere oturup namaz kılmaya başladı.
Yani artık namaz öncesi ve sonrasında değil, namazı da sedirde oturarak kılıyorlardı. “taviz tavizi doğurur” derler ya, ilkin camiye sedir koyma izni gittikçe genişletildi artık sandalye ve koltuklar getirilmeye başlandı. Camilerde sandalye görüntüsü kiliselere benzerliği akla getirmekle beraber, asıl uygun olmayan yanlış tutum, bu sandalyelerde namaz kılmaktır. Evet, ayakta kılamayan oturarak namazını kılabilir ancak sandalyede oturmak, namazın oturuşu değildir.
Sağlıklı Müslümanlar nasıl ki yerde kılıyor, rahatsızlığı olan Müslümanlar da ayakta duramıyorsa yerde oturarak kılabilir, sandalyede oturarak değil. Diz üstü veya bağdaş kurarak oturabildiği gibi, ayaklarını uzatarak da oturabilir. Bilinmelidir ki, yerde kınlan namazda ayağın uzatılması, sandalyede oturup ayak uzatmamaktan daha saygın bir davranıştır. Yani rahatsız olan kimse için ayağını uzatmak edebe aykırı değildir ama sandalyede oturmak cami adabına aykırı, kiliselere özgü bir davranıştır.
Peygamber (ASV) zamanında özür sahibi Müslümanlara namaz için her türlü kolaylık ruhsatı verilmişti. Ancak sandalyeye oturulduğuna dair hiç bir bilgi veya rivayet bulunmamaktadır. O zamanda sandalye yoktu denilmesin, çünkü kiliselerde o zamanda da sandalyelere oturulurdu. Şunun da altını çizelim ki, özür sahibi Müslüman sandalye desteğine muhtaç olup yere oturamıyorsa elbette sandalyede oturarak namaz kılmasında sakınca yoktur.
Ancak namazın rükünlerinden, sandalye desteği olmadan yerde gerçekleştirebildikleri varsa bu rükünleri sandalye dışında yapmak durumundadır. Yani namazın rükünlerinden hangisini tadil-i erkân üzere yapamıyor ve hangisinde sandalye desteğine ihtiyaç duyuyorsa, sadece o rüknü sandalye desteğinde yapmasına ruhsat vardır. Yapabildiği diğer rükünler için sandalye kullanmasına ruhsat verilmez, onları tadil-i erkân üzere yapar. Ayaklarını uzatarak alnını yere koymak suretiyle bir şekilde secde yapabilen kimsenin de sandalyeye oturmasına ruhsat yoktur.
Sandalye kullanması sadece ayağını uzatmamak için ise yine sandalye ruhsatı verilmez. Rahatsızlığı bulunan Müslüman nasıl rahat edebiliyorsa yerde oturmak şartıyla oturup namaz kılmasına müsaade vardır. Sandalyede oturarak namaz kılanların el kaldırışları, rükû ve secde sırasındaki hareketleri kusura bakılmasın ama kilisede istavroz çıkaran Hıristiyanların hareketlerini andırmaktadırlar.
Yalnız camide değil, seyahat sırasında taşıtlarda da koltuğunda oturduğu yerden namaza duranları görüyoruz. Bu tarz namazın da namaz adap ve kurallarına uymadığını belirtelim. Yemek için veya çeşitli ihtiyaçlar için mola yerlerinde duran arabalar, namazın da önemli bir ihtiyaç olduğunu bilmeli ve namaz için de durmalıdırlar.
Namaz vakti geldiğinde sürücü uyarılmalı ve namaz için durması sağlanmalıdır. Ancak sürücü uyarıları dikkate almayıp durmazsa, namaz kılacak yolcunun durması için zorlamaya gücü yetmiyorsa, namaz vakti de çıkmak üzereyse; işte bu durumda koltuğun üzerine ayaklarını çekek dizüstü olacak şekilde oturur ve namazını kılmaya başlar. Otobüsün durması için hiç bir çaba sarf etmeden hemen olduğu yerde koltukta namaza durmak geçerli olmaz, namazın adabına ve kurallarına aykırı olur.
0 Yorum