Dünyanın her köşesinde yankılanan savaşın gürültüsü, aslında bir güç mücadelesinin çığlığıdır. Kimin haklı olduğu değil, kimin daha güçlü olduğu bu kanlı oyunun tek belirleyicisidir.
Ortadoğu'dan Uzak Doğu'ya, Avrupa'nın tarihi meydan savaşlarından günümüzün vekalet savaşlarına kadar, tüm çatışmaların altında yatan gerçek budur:
Güçlü olan yazıyor, zayıf olan yaşıyor.
Küresel güçler, ellerindeki askeri ve ekonomik üstünlükle, insanlığa zorba gibi davranarak dünyayı kendi çıkarları doğrultusunda şekillendiriyorlar. Bu güç odakları, savaşın kazanılmasıyla değil, satacakları silahları ve kendi çıkarlarının korunmasıyla ilgileniyor. Savaşın tüm teçhizatını üreten ve satan bu küresel silah tüccarları, insanlığın belası haline gelmiş durumdadır.
Bir avuç yahudinin milyonlarca insanın yaşadığı coğrafyalarda baş kaldırması, aslında bu güç dengesinin bir yansımasıdır. Güçlü olan, zayıfı ezmeye devam ederken, masum insanlar acı çekmeye mahkûm ediliyor. Savaşın ne anlama geldiğini bilmeyenler, ölümü sadece bir bayılma gibi basit bir olay olarak görüyor olabilirler. Oysa savaş, sadece fiziksel bir yıkım değil, aynı zamanda psikolojik bir travma ve toplumsal bir çöküştür. Savaş, silah üretenlerin ve satanların başarısı olarak lanse ediliyor.
Bu noktada, savaşın sadece dua ile sona ereceğini düşünenleri anlamakta zorlanıyorum. Elbette inanç önemlidir, ancak savaşın çözümü, uluslararası güç dengelerinin yeniden şekillenmesiyle mümkündür. Savaşın aktörleri, kendi çıkarları uğruna insanlığı feda etmekten çekinmiyorlar. Bu nedenle, barış talebinde bulunanların, sadece dua etmek yerine, bu güç odaklarına karşı seslerini yükseltmeleri gerekmiyor mu?
Ayrıca savaşın gerçek yüzünü görmezden gelmek mümkün değil. Savaşın beraberinde getirdiği İklim değişikliği, göç hareketleri, ekonomik eşitsizlikler gibi küresel sorunlar, savaşların daha da şiddetlenmesine neden oluyor.
Bu nedenle, tüm insanlık olarak bir araya gelip, şiddete değil diyaloga, nefrete değil sevgiye öncelik vermeliyiz. Aksi takdirde, gelecek nesilleri daha da büyük acılar ve felaketler bekliyor.
0 Yorum