Kıymetli dostlar hepinizi canı gönülden selamlamak istiyorum. Öncelikle ahvalinizin güzel olmasını Rabbimden niyaz ediyorum.
Dostlar bu hafta sizlerle Toplumda “Doğru Birey Olmanın” yolları ve bu husus üzerine hasbihal edeceğiz.
İnsan, eşrefi mahlûkattır. Yani yaratılanlar arasında en şerefli ve en kıymetli olanıdır. Yeryüzü, kâinat ve ahiret insan için var olmuştur. İnsanın varoluş hikâyesi ilk insan ve babamız olan Hz.Adem’den günümüze kadar sürmektedir.
Var olmak!
Çok mühim bir söylemdir.
Var mıyız?
Gerçekten bir manaya sahip miyiz?
Sap gibi yaşayıp gidiyor muyuz?
Yoksa her günümüzü farklı farklı şeylerle donatıyor muyuz?
İşte, burası muğlak olan yerdir. Dostlar gözlemlerim sonucunda iki tür insanın şu an var olduğunu görmekteyim. Biri her şeyden şikâyet edip elinden gelen hiçbir şeyi yapmayan diğeriyse hiçbir şeye karışmayıp kafasına göre doğaya salınmış bir canlı gibi yaşayan. Birinci tür açıkçası çok tehlikeli olanıdır. İnsan, şikâyet ettiği şeyden rahatsızdır. Ve o rahatsızlığı ortadan kaldırmak için elinden gelen her şeyi yapmayı dener. Ancak bu tür insanlar hiçbir şeyi meydana getirmemekte olup yalnızca şikâyet edip oturduğu yerden diliyle ve zihniyle çevreyi yormaktadır. Diğer tür insan ise zaten varlığı ve yokluğu manasızdır.
Dostlar, ne için yaşarsınız?
Neye hizmet etmektesiniz?
Yarın göçüp gideceğiniz bu diyarda hiçbir eser meydana getirmeden yok olmayı göze mi alacaksınız? Eserden kasıt illa ki somut şeyler düşünülmemelidir. Bir çocuğun yüzündeki tebessüm yıllar geçse de unutulmaz. Ve yüzünü güldürdüğünüz çocuk asırlar sonra yine sizi hatırlar. Geride kalan en manidar eserlerden bir tanesidir.
Neden topluma fayda sağlayacak şeyler için mücadele etmeyip yalnızca şahsi meselelerimizin derdine düşmüş vaziyetteyiz. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığı mezarımızda başımıza binlerce yılanın musallat olmasına sebep olacağını unutmamanızı hatırlatmak isterim. Her gün sabah uyanıp işe gidip akşam eve gelip bir kıraathaneye ya da arkadaş ortamına gidip lakırdı yaparak ömrü heba etmenin neresinde kar ve mutluluk vardır? Söyler misiniz?
Bu husus çok önemlidir. Çünkü toplumu meydana getiren bireylerdir. Bireylerin yapısı yani profili toplumun kalitesini belirler. Okumayan, hiçbir kültürel alanda kendini geliştirmeye ihtiyaç duymayan bireylerin toplumsal olarak sizce kavgası biter mi? Ne ekmek kavgası biter, ne şikâyeti biter ne de çözümü olur?
Silkelenmek farz olmuştur.
Aile yapınızı değiştirin. Evde sabahtan akşama kadar hepiniz bir telefona beyninizi bağlayıp bir köşeye çekilerek geleceğinizi ve toplumumuzu hiçe saymayın. Çocuklarınızı dinleyin. Çocuklarınıza değer verin. Ekmeğinizi helal, arkadaşlarınızı dürüst ve doğru insanlardan seçin. Parası olana, mevkisi olana köle olup dalkavukça davranışlar sergilemeyin. Sırf menfaatiniz için Allah’a verdiğiniz sözleri unutmayın.
Doğru olun.
Doğru yaşayın.
Kuran-ı Kerim’de toplumlar nasıllarsa öyle yönetilecekleri belirtilmiştir. (En’am, 6/129) Bizler davranış ve yapımıza göre yöneticiler tarafından beğenmediğimiz şeylere maruz kalırız. Oysa kendimizi düzeltmeye başladığımız an yönetimimizde düzelecektir. Zalimleri zalimler yönetir. İyi kalpleri iyi kalpliler yönetir.
Sosyal medyalarda zamanınızın çoğunu harcamayı bırakın. En basit bir olayda şiddete ve öfkeye başvurmayı bırakın. Haberlerde kültürel ve sanatsal şeylerin yer almasına şiddeti ve öfkeyi bırakarak yer verin. Mutlu olmanın yollarını haramda ve parada aramayın.
Parayı kendinize araç edinin asla ama asla amaç edinmeyin.
Parayı kendine amaç edinenlerin hepsi ya öldü ya da en bilinen örneği ile Karun gibi müzelik hatıra oldu. Sosyal dengeyi sadaka ve zekâtla sağlamaya çalışın. Hz. Ömer’in dediği gibi “Namaz kılanın psikoloğa, Zekât verenin sosyoloğa ihtiyacı yoktur.” Sözünü kendinize şiar edinin.
Dostlar, spor yapın, bir fidan ekin, bir şiir okuyun her gün olmasa da haftada bir eşlerinize bir gül alın. Kadın gül gibidir. Gül en muntazam çiçektir. Kadında toplumda yer alan en muntazam varlık olduğu için en muntazam varlığa en muntazam hediye verilir. Bakın dostlar burada kadınların yanında yer aldığımı düşünüp kafanızda fikirler oluşmasının önüne geçmeyi de düşünmek zorunda kaldım. O yüzden kadınlar mutluysa erkekler hayli hayli mutludur. Kadının mutlu olmadığı bir evde huzur, bereket ve mutluluk zor bulunur.
Derdimiz doğru bir insan, örnek bir birey olmaktan başkası değildir. Derdimiz toplumdur. Hiçbir çıkar hiçbir beklentimiz yoktur. Çünkü bizlerde bu toplumun birer bireyiyiz. Yaşadığımız toplumun güzel filizlenmiş olması bizlerinde güzel yaşamasına sebep olacaktır.
0 Yorum