Merhabalar kıymetli dostlar hepinizi canı gönülden selamlamak istiyorum. Bu hafta bugüne kadar yazdığımız köşe yazılarından farklı bir köşe yazısı yazacağız. Bu yazımızda belli kesimleri bazı mecraların isimlerini direkt belirtip topluma verdikleri zararı ve boyutunu gözler önüne serip bu konuya toplum ve yönetimler olarak dikkat çekmeye çalışacağız.
Kıymetli dostlar gün geçmiyor ki ülkemizde bizleri üzen yeni olaylarla karşı karşıya kalıyoruz. Geçen hafta sonu İstanbul’da bir vatandaş tarafından bir kadın polisimiz sokak ortasında kafasından kendi silahıyla vurulup şehit edildi. Peki, bu polisimizi şehit eden şahsın geçmişi, yaşam biçimi, karakteri nasıl diyeceksiniz? İşte bu hafta değineceğimiz asıl konuya geliyor olacağız. Bu şahıs 26 ayrı suçtan sabıkası bulunmasına rağmen bir şekilde elini kolunu sallayarak sokaklarda gezmektedir. Bu şahsın sosyal medya paylaşımlarının yüzde sekseni racon ve mafyavari paylaşımlarla doludur.
Gençliğimiz ne zaman bu duruma düştü? Nasıl bu hale geldi? Ne sebep oldu? Ülkemizde uyuşturucu ve silahlanma ne zaman ve nasıl bu kadar özenilip kullanımı arttı?
Merak etmeyin hepsinin cevabı var.
Ülkemizde bu durumun en başlı sebebi kuşkusuz gençlerin zihnini kirleten son beş yıldır popüler olan Adana’da gayeleri uyuşturucu ile mücadele olan “Sıfır Bir” dizisi yüksek olasılıkla etkileyen etkendir. Çünkü ondan sonra ülkede uyuşturucu kullanımı arttı. Dizinin yönetmen, oyuncu ve popülerliğiyle herhangi bir sorunum yoktur. Bu dizilere benzeyen birkaç dizi daha bulunmaktadır. Ancak en çok tesir etmiş olan bu dizidir. Çünkü ülkede suç işleyen şahıslar bahsedilen dizide birkaç oyuncunun yer aldığı repliklerdeki sözleri kendilerine örnekleyip işledikleri suçlardan sonra kamera önünde gamsız ve beklentisiz şekilde şuursuz edayla dillere döktü.
Örnek olarak “aklım yaptıklarımda değil aklım hala yapmadıklarım da” bu söylem bahsedilen diziden esinlenerek gençlerimizin özendiği saçma sapan sokak serserisi tiplere bürünmesine sebep olan etkendir. Ve bu dizi de genel olmayacak şekilde bazı repliklerde polis memurlarının öldürülüp ondan sonra elini kolunu sallayarak gezildiği görülmektedir.
Belki yönetmen ve dizide rol alan iyi karakteri oynayan oyuncular örnek oluruz mantığıyla diziyi çekmek istediler ancak umulanın aksi olduğunu belirtmekte fayda vardır.
Bu dizilerden sonra ülke gençlerin dizide yer alan birkaç saçma sapan roller alıp saçma sapan hareketler sergileyen oyuncuların hareketlerini özenip sokaklarda onlar gibi davranmaya başlamasına sebep oldu. Bunun çok büyük bir tehlike olduğunu hatırlatmak istiyorum. RTÜK bu dizilere hangi mantık ile müsaade etti? BluTv, Netflix gibi platformlar nasıl bu tarz toplumu zedeleyecek dizileri ülkemizde aidiyeti olan 600 yıllık Osmanlı aile ve mahalle kültürünü ülkemizden kaldırıp topluma zarar veren sistemi yerleştirdi. Nasıl toplumu bu kadar kolay şekilde zedeleyip öz benliğinden uzaklaştırıp ülkesine düşman edip gençliğini harcamasına sebep olabilmekteler?
Mesele polisimizi şehit eden suçlu, sabıkalı şahsın ötesinde bir meseledir. Önüne geçilmedikçe bu tarz olaylar artacaktır. Diğer bir konuysa bu kadar suçu sabıkası olan bir şahsın adalet önünde nasıl yaptırıcı ceza almayıp elini kolunu sallayıp sokaklarda gezmekte olmasıdır. Paylaşımlarında yer alan silahların nereden temin edildiği bu silahları paylaşmasına rağmen siber suçlarla mücadele başkanlığı neden bu şahsı almamaktadır. Ülkenin huzuru için şu üç şeyin acilen değişmesi ve düzelmesi gerekliğini düşünmekteyim.
Toplumun zihnini bozan her türlü saçma sapan dizi ve filmlere müsaade edilmemeli, sosyal medyada etkileşim kısımlarında bu tarz videolara sosyal medya mecraları tarafından kısıtlama getirilmelidir.
Dizide suç işleyenlerin elini kolunu sallayıp sokaklarda gezdiğini gören tipler ki bu tiplerden birisi de polisimizi şehit eden şahıstır. Bunlar ki 26 suçtan görüldüğü üzere sokaklarda belalı tip olma özelliklerini caydırıcı ceza almamalarından dolayı suç işlemeyi devam ettirmekte hiçbir beis görmemektedirler.
Bireysel silahlanma veyahut kaçak silah satışı konusuna devletimizin yetkili makamları daha ciddi çalışmalar yapmalıdır.
Kanunda yaptırım artık daha caydırıcı olmalıdır. Şahıs yatarım çıkarım mantığından çıkmalıdır. Yaparsam yanarım mantığına bürünmelidir.
Thomas More- Ütopya kitabında suçu ortadan kaldırmak için ceza yönteminin caydırıcı olması özelliği ile suç işleyenin bir daha suça meyletmemesini sağlaması bizlere örnek olmalıdır. Bazı suçlar içinde muhakkak 2004 yılında kaldırılan idam cezasının tekrardan gündeme gelip kanuna getirilmesi önem arz etmektedir.
Belki idam konusuna karşı olanlar vardır. Ancak bizim gayemiz suç unsurunu ortadan kaldırmak ceza vermek değildir. İdam ile de şahıs suç işlemekten çekinip “eğer suç işlersem idam edilirim korkusuyla” ülkede var olan huzur ve düzendeki faydasını gözler önüne serecektir.
Son olarak para için reyting için gençliğin zehirlenmesi kabul edilemez kabul edilmemelidir.
Huzur ve esenlikle kalın.
0 Yorum