Muhterem Kardeşlerim…
Her yazımızda olduğu gibi, sizlere önemli konuları öncelikle sahih kaynaklardan, Tam İlmihal Saadeti Ebediyye, İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat, Hakikat Kitab Evinin İhlas Yayınlarından faydalanarak sizleri bilgilendirelim istiyoruz.
Efendim;
Cuma günü 16 rekat namaz kılınır. [Bunun iki rekatını kılmak farzdır. Öğle namazından daha kuvvetli farzdır.] Bunlar sırası ile şöyledir:
1- Önce, Cuma’nın dört rekatlık ilk sünneti kılınır. Bu sünnet, öğle namazının ilk sünneti gibi kılınır. Sonra, cami içinde ikinci ezan ve hutbe okunur. Hutbe okunduktan sonra, ikamet okunup, cemaat ile Cuma namazının iki rekatlık farzı kılınır.
2- Cuma namazının farzı kılındıktan sonra, dört rekatlık son sünneti kılınır. Bunun kılınışı öğle namazının ilk sünneti gibidir.
3- Bundan sonra, “Vaktine yetişip kılmadığım son öğle namazının farzını kılmaya” diye niyet ederek, öğle namazının farzı gibi Zuhr-i Ahir denilen bir namaz kılınır.
4- Sonra da, sabah namazının sünneti gibi iki rekat vaktin sünneti kılınır. Bundan sonra, Âyet-el-Kürsi ve tesbihler okunup, dua edilir.
Cuma namazının sünnetlerini kılarken, kazaya nasıl niyet edilir?
Cumanın ilk sünnetini kılarken, “Cumanın ilk sünnetini ve ilk kazaya kalmış öğle [ikindi veya yatsı] namazının farzını kılmaya” diye niyet edilir.
Cumanın farzından sonra 10 rekât namaz kılınır. Bunun ilk dört rekâtını kılarken, “Cumanın son sünnetini ve ilk kazaya kalmış öğle [ikindi veya yatsı] namazının farzını kılmaya) diye niyet edilir.
İkinci dört rekâtı kılarken, “Vaktine yetişip kılamadığım son öğle namazının farzını kılmaya” diye niyet edilir ve farz gibi kılınır. Buna Zuhr-i Ahir namazı denir, mutlaka kılmalıdır. Cuma namazı kabul olmazsa, bu namaz o günün öğle namazı yerine geçer.
Sonra iki rekât daha kılınır, buna da “Vaktin son sünnetini ve ilk kazaya kalmış sabah namazının farzını kılmaya” diye niyet edilir.
Cuma günü öğle namazı (Zuhr-i ahir)
Cuma namazının birçok Eda ve Vücub şartları var. Bunlardan bir veya birkaçı tahakkuk etmeyebilir. Bu durumda da Cuma namazı sahih olmaz. Bunun için “Vaktine yetişip kılmadığım son Öğle namazına” diye niyet ederek Zuhr-i Ahir adıyla dört rekat namaz kılınması gerekir. (İbni Hümam ve İbni Âbidin)
Bu şekilde kılınınca, Cuma kabul olmuş ise, bu namaz, kaza namazı yerine geçer. Cuma namazı kabul olmamışsa Öğlenin farzı yerine geçer. Zuhr-i Ahir namazını terk etmemeli, mutlaka kılmalıdır. Acele bir işimiz olduğu zaman, Cumanın farzını kılıp camiden çıkmak ve Zuhr-i Ahir namazını öğle namazı vakti çıkmadan önce başka yerde kılmak da caizdir.
Cuma günü Zuhr-i Ahir namazı kılmak bid’at değildir. Cuma namazının eda şartlarından biri bulanmayan yerlerde bu namazı kılmak farz olur. Çünkü Cuma kılmak farz olmayınca, öğle namazını kılmak farz olur.
Şafii (Tenvir-ül Kulub) kitabında diyor ki:
“Muhakkikler güneşi Remli hazretlerinden, ‘Şafiiler, Allah ve Resulüne muhalefet edip, beş vakit namaza altıncı bir farz ilave ettiler’ diye iftira edene, ne ceza gerekir, diye soruldu. O da, bunu söyleyenin, en az benzerleri gibi, tazir cezasıyla cezalandırılması gerektiğine fetva verdi. Farz olan beş vakti, altıya çıkarmak, dinden çıkmayı gerektirir. Dine ilave yapılamaz. Şafiiler dine ilave yapmıyor. Cuma namazının birden fazla camide kılındığı yerlerde, o günkü öğleyi de kılıyorlar.
Müdiriyye kadısı, Şafiilerin, Cuma namazından sonra öğle namazı kılmalarını yasaklamıştı. Fakat adı geçen fetva, kadıya okununca, kadı insaf ehli olduğu için, ‘Ey Şafiiler, ben hatalıyım. Yine Cuma’dan sonra öğle namazını mescitte kılmaya devam edin’ demiştir. Bu konu hakkında Şafii Âlimlerinden Yusuf Nebhani hazretleri de bir eser yazmıştır. Bu eserde, birden fazla yerde Cuma kılınan şehirlerde, Cuma namazından sonra, öğle namazını kılmanın sadece Şafiilere mahsus olmadığını, dört mezhep Âlimlerinin de aynı hükmü bildirdiklerini söylemiştir.
Muhammed Şirvani de bu hususta bir eser yazmıştır. Cuma namazından sonra öğle namazının kılınması gerektiğini bildirmiştir. Aynı zat, Hanefi Âlimlerinin Cumanın birden fazla yerde kılınması veya namaz kılınan yerin şehir sayılıp sayılmayacağı hususunda şüphe edilmesi halinde öğle namazının kılınması gerektiğini bildiren cevaplarını Davuş-Şema Fi Salât-iz Zuhri Badel Cumua eserine almıştır. Bu değerli Âlim, bu hususta ele alınan bütün itirazları teker teker çürütmüştür.
Resulullah Efendimizin zamanında Cuma tek Mescitte kılınıyordu. Cuma’ya geç kalanların ikinci, üçüncü cemaat yapmalarına izin verilmiyordu. Hulefa-i Raşidin de bu yolu tuttu. Hazreti Ömer döneminde fetihler yapılıp şehirler çoğalmasına rağmen, birden fazla Camide Cuma kılınmasına müsaade edilmedi. Valilere yazılan mektuplarda, Cuma’nın tek Mescitte kılınması emredildi.
Emeviler döneminde ve Abbasilerin ilk yıllarında bu durum aynen devam etti. Cuma’nın birden fazla Camide kılınmasının, İmam-ı Şafii hazretlerinin vefatından 76 yıl sonra olduğunu Hatib Bağdadi ve İbni Hacer hazretleri bildirmektedir.
Fakihlerin Cumhuruna göre, Cuma’nın tek Camide kılınması vacibdir. Birden fazla Camide namaz kılmak sünnetten ayrılmaktır. İmam-ı Şafii hazretleri, ihtiyaç olsun olmasın bir şehirde birden fazla Camide Cuma kılınmasının caiz olmadığını bildirmiştir. Zamanının İkinci Şafiisi olarak kabul edilen İbni Sübki hazretleri de aynen İmam-ı Şafii hazretleri gibi fetva vermiştir. Sözü hüccet mezhep Âlimleri, birkaç Camide Cuma kılındığı takdirde, öğle namazının da kılınması gerektiğini bildirmişlerdi. Çünkü ihtiyatlı davranmak gerekir. Hadis-i şerifte, ‘Şüphelerden sakınan dinini korumuştur’ buyuruldu.”
Birden fazla yerde Cuma namazı kılınan Mescitlerde Şafiiler öğle namazını kılmaları gerekir. Hanefilerin ise, Cuma namazından sonra, Vaktine yetişip kılmadığım son öğle namazına diye niyet ederek Zuhr-i Ahir adıyla bir namaz kılmalarının gerektiğini İbni Hümam ve İbni Âbidin hazretleri gibi Hanefi Âlimleri bildirmektedir. Bu şekilde kılınınca, Cuma kabul olmuş ise, bu namaz, kaza namazı yerine geçer. Cuma namazı kabul olmamışsa öğlenin farzı yerine geçer. (Redd-ül-Muhtar)
Kazası olmayan, Cuma günü ahir zuhuru kılarken her dört rekatında da zammı sure okumalıdır. Çünkü Cuma kabul olmuş ise, o namaz nafile olur. Nafilelerin ise üçüncü ve dördüncü rekatında zammı sure okumak vaciptir.
Kazası olanın ise, okuması gerekmez, okusa da olur, okumasa da. Yani Farzın her rekatında zammı sure okumanın mahzuru olmaz.
Zuhri ahir namazı, Cuma namazı kabul olmazsa, öğlenin farzı yerine geçer. Kabul olmuş ise, kaza yerine geçer. Kazası da yoksa nafile olur.
Zuhri ahir namazı bunlarla kıyas edilmez. Zuhri ahir namazı sırf o günkü Cuma namazının sahih olup olmaması ile ilgilidir. Kazası olmayan kimse, sünnetleri kılarken kazaya da niyet edince, sünneti terk etmiş olmuyor, farz namaz yanında bir namaz kılınınca sünnet de kılınmış oluyor. Onun için, kazaya da niyet edilen dört rekatlı sünnetlerin üçüncü ve dördüncü rekatlarında zammı sure okunması gerekmez. Yani farzların üçüncü ve dördüncü rekatında zammı sure okumanın mahzuru olmaz. Okunursa Secde-i Sehv gerekmez.
Seferi olan, Cuma günü Zuhr-i Ahir namazını iki rekat olarak kılar.
Zuhr-i Ahir namazı Cuma’nın farzından sonra kılınır, farz gibi kılınır.
Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)
0 Yorum