Özellikle son 30 yıl yaşadığımız toplumun çivisinin çıkışının kısa bir tarihi.
Taşa toprağa yola yatırım yaparken, İnsana yatırımın unutulduğu yıllar.
Kötünün, çirkinin, zorbalığın, haksızlığın, liyakatsizliğin, rüşvetin, adam kayırmanın, besmele ile haram yemenin, emeğe saygısızlığın, hak edilmemiş makamların işgalinin, üçkâğıdın normalleştiği, tavan yaptığı yıllar…
En iyi muhasebecinin hiç vergi ödetmeyen olduğu,
En iyi iş adamının nerden nasıl kazandığının önemsiz olduğu,
En iyi öğretmenin devlette değil parası olana mesleğinin hakkını verdiği,
En iyi avukatın bilgisi ve tecrübesi ile değil ikili ilişkileri ile dava kazandığı,
En iyi mimarın tasarımı ile değil, kuş kadar arsadan en büyük daireyi çıkarıp belediyeye yutturmayı bildiği,
En iyi inşaat mühendisinin en az demir çıkaran olduğu,
En iyi müteahhidin sağlam yapan değil, süsü boyayı kullanıp haftada bir inşaata uğrayan olduğu,
En iyi müdürün personelin nerede olduğunu bilmeyen olduğu,
En iyi esnafın tuttuğunu yolan olduğu,
En iyi cami hocasının caminin anahtarını cemaate teslim eden olduğu,
En iyi öğrencinin baba parasıyla okulu görmeden üniversite bitiren olduğu,
En iyi şoförün yerine adam koyarak ehliyet alan olduğu,
En iyi memurun yüksek puan alan değil bağlantıları kullanıp düşük puanla kapağı devlete atan, bilgisizliğini yetersizliğini vatandaşı süründürerek kapatan, daireyi görmeden ay sonunu getiren olduğu,
En iyi Tamircinin, Ustanın, boyacının, sucunun, işçinin, sıvacının, duvarcının, elektrikçinin velhasıl tüm hizmet sektörünün “başım üstüne hallederiz, en iyisini yaparım” deyip vatandaşı verem eden olduğu,
En iyi yöneticinin nabza göre şerbet verip koltuğu sağlama aldığı,
En iyi Belediye başkanının Projeyle, hizmetle değil, Laf yarıştırıp medya ile gündemde kalan olduğu,
En iyi vekilin seçimden seçime ortaya çıkan olduğu,
En iyi doktorun hastanın yüzüne bakmadan bir torba ilaç yazıp, önüne geleni ameliyat eden olduğu,
En iyi güvenlik personelinin olay bittikten sonra ortaya çıkan olduğu,
En iyi zabıtanın esnafla ahbap çavuş olduğu,
En iyi kanaat önderinin, haksız olan güçlü ise “ortayı bulalım” diyen olduğu,
En iyi basının maaşa bağlanan olduğu,
Trafikte korna çaldı, yan baktı diye tanımadığı adamı linç edenlerin olduğu,
Bir telefonla toplanıp, Tacizciyi, zorbayı, tefeciyi, haksızı savunmak için ortalığı savaş alanına çeviren akraba ve aşiretlerin olduğu,
Bir toplumun fertleriyiz.
Üsttekilere onlarcasını ekleyebilirsiniz.
İnsanların iyiyi, doğruyu tartacak terazisi yıllardır bozuk.
Kimse bozuk olduğunu da kabullenmiyor artık.
Delilerin yaşadığı şehirdeki tek akıllı o şehrin tek delisidir demiş bilgeler.
Bu kadar yozlaşmışlığın, çıkarcılığın normal sayıldığı bir toplum fabrika ayarlarına geri döner mi?
Hiç sanmam.
Bu saatten sonra dibi görmeden yukarı çıkış yok gibi.
Nasıl çıkılır, kimler kalır, kimler gider,
Kimlerin elinde kalınır zaman gösterecek.
Beklemek lazım artık…
0 Yorum