Muhterem Kardeşlerim…
Her yazımızda olduğu gibi, sizlere önemli konuları öncelikle sahih kaynaklardan, Tam İlmihal Saadeti Ebediyye, İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat, Hakikat Kitab Evinin İhlas Yayınlarından faydalanarak, bu yazımızda da “Bir söz veya işle kâfir olmak” konusunda sizleri bilgilendirelim istiyoruz.
Efendim;
Küfre, imanın gitmesine sebep olduklarını bilerek ve arzusu ile küfür kelimelerini söyleyen kimse, imanı gider, kafir olur. Bilmeyerek söylüyorsa, Âlimlerin çoğuna göre yine kafir olur. Küfre sebep olmayan kelime söylemek isterken, şaşırarak, küfre sebep olanı söylerse kafir olmaz. Beline, zünnar denilen papaz kuşağını bağlamak ve küfre mahsus şey giymek de böyledir.
Nuhbe kitabında deniyor ki:
“Küfür alameti bir şey yapan, mesela puta secde eden kimse kafir olur.”
Bunları harpte düşmana karşı, sulhta zalime karşı, hile olarak kullanmak küfür olmaz. Bunları mizah, başkalarını güldürmek ve şaka için kullanmak da küfre sebep olur. İtikadının doğru olması fayda vermez. Kafirlerin Bayram günlerinde, o güne mahsus şeylerini, onlar gibi kullanmak, bunları kafire hediye etmek küfür olur.
Akıllı, bilgili, edebiyatçı olduğunu göstermek için veya yanındakileri hayrete düşürmek, güldürmek, sevindirmek veya alay etmek için söylenen sözlerde Küfr-i Hükmîden korkulur. Gadab, kızgınlık ve hırs ile söylenen sözler de böyledir. Bunun için insan, sözünün ve işlerinin neye varacağını düşünmelidir. Her şeyde dinini kayırmalıdır. Hiçbir günahı, küçük görmemelidir. Bir kimse, küçük günah işlese, buna tevbe et denildikte, tevbe edecek bir şey yapmadım ki dese, yahut niçin tevbe edeyim dese, İman gider, küfür olur.
Sual: (Bazen söz küfür olsa da, söyleyeni kâfir yapmaz. Elfaz-ı Küfrü, küfründen değil, cehaletinden söylemiş olabilir; çünkü kalben imanı terk etmemişse, sırf bu sözden dolayı imanı gitmiş olmaz) diyorlar. Cahillikten dolayı söylemek küfür olmuyor mu? Burada, küfre girmemek için, herkesin cahil olması mı isteniyor?
CEVAP
Küfür sözleri bilmemekte, cahillik özür olmaz. Bir kâfir, bir Kelime-i Tevhid söylemekle mümin olduğu gibi, bir mümin de, bir söz söylemekle kâfir olur.
Bir Müslüman, Âlimlerin sözbirliğiyle küfre sebep olacağını bildirdikleri bir sözün veya işin küfre sebep olduğunu bilerek, istekle veya başkalarını güldürmek için söyler, yaparsa, manasını düşünmese de, imanı gider. Buna Küfr-i İnadi denir. Eğer, cahillikle, yani bunun küfre sebep olduğunu bilmeyip, isteyerek söyler, yaparsa, yine küfür olur. Buna Küfr-i Cehli denir. Her Müslümanın, bilmesi gereken şeyleri öğrenmesi farzdır. Cahilliği özür değildir. Küfre sebep olan sözü, ancak yanılarak, tevilli olarak veya tehdit edilerek söylerse, kâfir olmaz. (Berika, Hadika, Mecma-ul-Enhür)
Küfür söz söyleyen
Sual: Küfrü gerektiren bir sözü söyleyen Müslüman’a, kâfir gözüyle bakılabilir mi?
CEVAP
Müslüman’a hüsnü zan edilir. (Belki yanılarak söylemiştir, belki tevili olan bir sözdür, belki de tevbe etmiştir) diye hüsnü zan etmelidir. O tevbe etmemişse de, biz hüsnü zan ettiğimiz için günaha girmeyiz.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Bir Müslüman’ın, bir sözünden veya bir işinden yüz şey anlaşılsa, bunlardan doksan dokuzu küfre sebep olsa, biri Müslüman olduğunu gösterse, o bir şeyi anlamak ve ona kâfir dememek gerekir. (3/38)
Bu husus, bir sözün veya bir işin, yüz manası olduğu durum içindir. Yoksa, yüz sözden veya yüz işten biri imanı gösterse, 99’u küfrü bildirse, bu kimseye Müslüman denilmez; çünkü bir kimsenin yalnız bir sözü veya bir işi bile, açık olarak küfrü gösterse, yani imanı gösterecek hiçbir manası olmasa, o kimsenin kâfir olduğu anlaşılır. Başka sözlerinin ve işlerinin imanı göstermeleri, imanlı olduğunu bildirmeleri, o kimseyi küfürden kurtarmaz, Müslüman olduğuna hükmedilmez. (Kıyamet ve Ahiret)
Mürtede hüsnüzan
Seadet-i Ebediyye’de, “İslam dinine inanmayanlar öldükten sonra, bunlar için, ‘Belki tevbe etmiştir’ demek boştur. Bunların zulüm yapan azalarının iyilik etmesi, diliyle dua etmesi ve mazlumları hoşnut edecek vasiyette bulunmaları gerekir. Böyle tevbe etmeyen mürtedlerin ölülerine hüsnüzan edilmez” deniyor.
Elbette kâfirin ve mürtedin iyiliklerine sevab verilmez, fakat bazı kimseler, bir kâfir veya bir mürted ölünce, “Belki ölmeden önce tevbe edip Müslüman olmuştur. Hüsnüzan etmek gerekir” diyorlar. Burada, böyle söyleyenlere cevap veriliyor, yani “Dinimizde hüküm zahire, görünüşe göre verilir. Tevbe ettiğini, pişman olduğunu gösteren bir alamet yoksa hüsnüzan edilmez, Müslüman kabul edilmez. Bu alametler de, zulmünün aksini gösteren hareketlerdir” denmek isteniyor. Tevbe ettiği biliniyorsa, o zaman hüsnüzan ediliyor. Tevbe ettiği bilinmiyorsa, tevbe etmiştir diye hüsnüzan edilmez. Tevbe etmiş bile olsa, biz bilmediğimiz için, hüsnüzan etmeyişimizin vebali olmaz, çünkü açıktan işlenen günahların tevbesi açık olur.
“Bir sözle insan kâfir olmaz, bir sözle kadın boş olmaz” yanlıştır. Birçok şey bir söze bağlıdır.
Birkaç örnek verelim:
1- Bir kelime-i şehadet getirmekle, kâfir Müslüman olur.
2- “Allah yok” veya “Cennet, Cehennem yok” diyen Müslüman, kâfir olur.
3- Elin kızı, bir sözle yani nikâhla hanımı olduğu gibi, yine bir sözle de, yani “Boşadım” demekle de, hanımı yabancı olur.
4- Adakta hiç niyet etmese de, ağzından çıksa da, Mesela “Allah için, bir gün oruç tutmayı adıyorum” diyeceği yerde, “bir ay” diye ağzından çıksa, bir ay oruç tutması gerekir. Söz geçerli, niyet geçersizdir. (Dürer)
5- Bir sözle çok şey olur. İnsan bir sözle vezir, bir sözle rezil olur. Öldürülsün denir, öldürülür. Yunus Emre onun için, “Söz ola, kese savaşı / Söz ola, kestire başı” demiştir.
Bir Müslüman, imanın yok olmasına sebep olacağı sözbirliği ile bildirilmiş olan şeyleri istekle, bilerek söyler veya yaparsa, imanı gider.
Tecdid-i iman ve nikah
“Bazı kimseler; insan, namaz kılıp, her ibadeti, her iyiliği yaptığı halde, bir kelime söylemekle kafir olur mu diyorlar.”
Bu konuda Kâdî zâde Ahmed efendi Birgivî şerhinde buyuruyor ki:
“Bir kafir, bir Kelime-i Tevhid söylemekle Mümin olduğu gibi, bir Mümin de, bir söz söylemekle kafir olur. Erkek veya kadın İnadî Küfür ile Mürted olunca, nikahı fesih olup gider ki, bu talak demek değildir. Bunun için, üçten fazla imanını ve nikahını tazelemeleri, hullesiz caiz olur.”
Yalnız birinin nikahı tazelemesi yetişmez. Erkek ile zevcesinin, iki şahit yanında nikahı tazelemeleri lazımdır. Şafi mezhebinde iddet zamanı içinde tevbe ederse, Tecdid-i Nikah lazım olmaz. Hanefi mezhebinde olan, kolaylık olması için, nikahını yenilemeye, zevcesinden vekalet almalı, iki şahit yanında;
“Öteden beri nikahım altında bulunan zevcemi, onun tarafından vekil olarak ve tarafımdan asil olarak kendime tezvic ettim” demelidir.
Camilerde cemaatin çok olduğu bir namazın duasından sonra, İmam Efendi, Tecdid-i İman ve Nikah duasını cemaat ile birlikte okursa, cemaat birbirlerine şahit olmuş, nikahları da tazelenmiş olur.
Son nefeste Müslüman’ın tevbe etmesi sahih olur. Fakat, kafirin imana gelmesi sahih olmaz.
Her Müslüman, sabah ve akşam, şu iman duasını okumalıdır:
“Allahümme innî e'ûzü bike min en-üşrike bike şey-en ve ene a'lemü ve estagfirü-ke li-mâ lâ-a'lemü inneke ente allâmülguyûb.”
Sabah duası gece yarısında okumaya başlanır. Akşam duası zevalden başlar. Mürted olduğunu inkar etmek de, tevbe olur.
Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)
0 Yorum