Reklam Alanı

PALYATİF TOPLUM; GÜNÜMÜZDE ACI

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

“Bana acıyla ilişkini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim!”

Ernst Jünger

 

"Günümüzde her yerde algofobi, genel bir acı korkusu hâkim. 

Acı toleransı da hızla düşmekte. Algofobi sürekli anesteziye yol açtı. 

Acı yaratacak her durumdan kaçınılıyor..."

(Byung-Chul Han; Palyatif Toplum)

 

Acılarınızla aranız nasıl ya da daha genel olarak acılarla, başkalarının acılarıyla, insanlığın içinde bulunduğu acılarıyla bir ilginiz var mı? Gazze’de ve dünyanın birçok yerinde insanlığın acıları devam ediyor mesela. Bu acıları görmek istemiyor musunuz, duymak ve hissetmekten kaçıyor musunuz mesela. Sahi var mı; acılarınıza ve insanın ve insanlığın ve ötekinin acılarına ya da insanlığın acılarına karşı bir ilginiz ve yakınlığınız? Acı güzellemesi mi? Yok, yok amacımız bu değil.  Ama acılarımızla ya da daha genel olarak insanlığın acıları ile ilişki biçimimizin insan “olmak”lığımız noktasında öneme haiz olduğunu düşünüyoruz. 

"Sadece hakikatler acı verir. Hakiki olan her şey acı vericidir. Palyatif toplum hakikati olmayan bir toplumdur, aynının cehennemidir... Acı olmadığında körüzdür, hakikate ve bilgiye ulaşamayız... Varlık nerede adı çekebiliyorsa orada gerçekten örgünün içindedir, sadece mekanik ve mekânsal bir yan yanalık değil gerçek yani canlı bir birliktelik söz konusudur orada. Acı olmaksızın ne sevmiş ne de yaşamışızdır. Hayat, rahat bir hayatta kalmaya feda edilir. Yalnızca canlı bir ilişki, gerçek bir birliktelik acıya muktedirdir..." Böyle diyor Byung-Chul Han, “Günümüzde Acı” konusunu işlediği ve bizim bugün yazımıza konu ettiğimiz kitabı,  “Palyatif Toplum” kitabında. 

 

Evet bugün gerek birey ve gerek toplum olarak; her alanda palyatif bir toplum haline geldik. Kelime esasen tıbbi bir terim; gizlemek demektir. Köklü bir çözüm olmayan, geçici olarak işe yarayan, geçiştirici; hastalık ve acılar karşısında hastalığın semptomlarından uzaklaşmak için acıyı gizlemek, geçiştirmek anlamını ifade ediyor. Byung-Chul Han Palyatif Toplum kitabında bu tıbbi terimin hayatın her alanında nasıl sergilendiğinin felsefesini ortaya koyarak modern dünyanın acıyla ilişkisini sorguluyor. Kitabı okurken benim hep hatırıma gelen, bizim kadim kültürümüzün “acıyı bal eylemek” yaklaşımı oldu. Acıyı, derdi, kederi yok saymak, uyuşturmak, geçiştirmek ve dolayısıyla uyuşmak değil tam tersi acının ve kederin sizi güçlendirmesi ve yaşamı hayata geçirecek, hayat bulacağınız, hayat olacağınız ve hayat sunacağınız ve her acıyla yeniden ve her dem diriliş imkânı bulabileceğiniz bir yaklaşım ortaya koymanız. Sizce de bu yaklaşım çok mu uzak bize? İsterseniz sözü fazla uzatmadan kitaba ayırdığımız bugünkü yazımızı; kitaptan derlediğimiz alıntılara bırakırken, ilgilisine kitabı tavsiye ederek sonlandıralım…

 

"Bugün artık acıya maruz kalmak istemiyoruz. Hâlbuki acı yeninin, tamamen farklı olanın ebesidir..."

****

"Artan empati yitimi daha vahim bir duruma, ötekinin kayboluşuna işaret eder. Palyatif toplum acı olarak ötekini ortadan kaldırır. Öteki nesne olarak şeyleştirilir. Nesne olarak öteki de acı vermez."

****

"Sürekli mutluluk içindeki acısız hayat artık insan hayatı olmayacaktır. Olumsuzluğun peşine düşen ve onu dışarı atan hayat kendini geçersiz kılar. Ölüm ve acı birbirine aittir. Acıda ölüm önceden hissedilir. Acıyı yok etmek isteyen ölümü de ortadan kaldırmak zorundadır. Ama ölüm ve acısı olmayan hayat insani bir hayat değil ölmemişlik hayatıdır. İnsan hayatta kalmak uğruna kendini ortadan kaldırır. Muhtemelen ölümsüzlüğe de erişecektir ama hayatı pahasına."

****

"Acının anlamlılığı hayatı bir anlam ufkuna oturtan bir anlatı gerektirir. Anlamdan arınmış, artık anlatmayan, çıplak bir hayatta mümkündür sadece anlamsız acı... 

Acının anlamsızlığı en ufak bir acının bile katlanılmaz olarak algılanmasına neden olur. Bu acının üzerini örtecek, onu katlanılır hale getirecek anlam bağlamları, anlatı, yüksek merciler ve amaçlar da yoktur artık..."

****

"Hayatta kalma mücadelesinin karşısında iyi hayat kaygısını koymak gerekir. Hayatta kalma histerisinin hâkim olduğu toplum bir ölememişler toplumudur. Ölemeyecek kadar canlı ve yaşayamayacak kadar ölüyüz..."

****

"Yalnızlık ve yalıtılmışlığın giderek arttığı bir toplumda yaşıyoruz. Narsisizm ve egoizm bunu daha da vahimleştiriyor. Artan rekabet, azalan dayanışma ve empati de insanları yalnızlaştırıyor.

Yalnızlık, yakınlık duygusunun yaşanamaması acıyı güçlendirici bir etki gösterir. Kronik ağrılar belki de tıpkı çizikler gibi bedenin ilgi ve yakınlık hatta sevgi isteyen çığlıkları, günümüzde temasın seyrek hale geldiğine işaret eden etkileyici ipuçlarıdır. Görülen o ki ötekinin iyileştirici elinin eksikliğini duyuyoruz..."

****

"Acı gerçekliktir. Gerçeklik etkisi gösterir. Gerçekliği her şeyden önce acı veren direnci ile algılarız. Palyatif toplumun sürekli anestezisi dünyayı gerçeklikten arındırır. Dijitalleşme de direnci giderek azaltır, direnen karşıdakini, karşıyı, karşı-cismi giderek yok eder. Süreduran "like/beğendim" bir körelmeye, gerçekliğin ortadan kalkmasına yol açar. Dijitalleşme anestezi uygulamasıdır…

Palyatif toplum aynı zamanda bir “beğendim” toplumudur da. Bir beğeni çılgınlığına kapılmıştır. Her şey beğeni kazanana kadar düzleştirilir. “Like” günümüzün imi, hatta ağrı kesicisidir…”

PALYATİF TOPLUM; GÜNÜMÜZDE ACI
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.