Hava inanılmaz sıcak. İntihar kokusu geliyor havadan. İntihar etmeden katlanmak büyük bir erdem. Bu şehrin üç aylık yazı bir ömre bedel. Cuma namazı gitti. Yerine öyle namazı. Olur mu? Meçhul. Her şeyimiz meçhul. Camiler birer resmi devlet dairesi gibi. Cemaat ve tarikat evleri de öyle. Dindar olmak için birazcık saf ve düşüncesiz olmak gerekiyor. Çocuklar gibi. Düşününce dindarlık yara alıyor, buharlaşıyor. Dindarlığın en büyük gücü saflığında. Ateizm büyük bir felaket, insanların elinden teselli denen şeyi alıyor çünkü. İnsan tesellisiz kalınca en büyük felaket o zaman başlar. Din en tesirli tesellidir. Tesellisiz kalanlara Allah yardım etsin!
Rüyada ateist bir felsefe profesörünü gördüm. Devamlı Kur'an okuyordu. Yarım saatte bir hatim yapıyordu. "Hocam Kur'an'a inanmadığın halde neden bu kadar Kur'an okuyorsun?" diye sordum, yüzüme gülümsedi sadece. Tabirine bakmadım. Bu profesörü hepiniz tanıyorsunuz. Yaklaşık on beş yıldır gazeteye yazı gönderiyorum. Bilebildiğim tek bir sadık okuyucum var. Kitap kurdu emekli bir öğretmen. Geçen yıl yazmayı bırakmak istedim, "benim için yazın!" deyince devam ettim. Böyle nitelikli sadık bir okuyucu binlerce sadakatsiz ve niteliksiz okuyucuya bedeldir. Bu da bir teselli belki.
İktidar partisinin hikayesi İgor Guazenko'nun deyişiyle bir devin düşüşü. Hazin bir düşüş. Başa dönüş. Belki daha kötüye. Böyle mi olmalıydı? Umutlar, hayaller, idealler, rüyalar berheva olup gitti. İslamcılığın hakim olduğu hiçbir coğrafyada huzur yok, adalet yok, hukuk yok, özgürlük yok. Hani bizler insanlığın umudu olacaktık? Bırakın insanlığın kendimizin bile umudu olamadık, tersine felaketi olduk kendimizin. Yaşananlar açıkça gösterdi ki dine dair meseleler, dini cemaatlerin ve tarikatların halleri ilmin konusu değil, magazinin konusu artık. Kulislerde Kasım Gülpınar'ın iktidar partisine geçeceği konuşuluyor. Siyasette her şey mümkün. Böyle bir şey olursa biter bence. Umrunda mı? Kültür bakımından en iyi belediye başkanı Zeynel Abidin Beyazgül idi. Tarihi Urfa'yı gün yüzüne çıkarmak için çok değerli çalışmalar yaptı. Kültürü takan kim? Urfalılar ve kültür!
Göstermek, paylaşmak ve nisbet yapmak imkanı, yani sosyal medya olmasaydı insanlar bu kadar tatile çıkar mıydı? Mecliste yumruklar konuşuyor. Bizi temsil makamında oturanlar birbirine girmiş. Konuşmaların, tartışmaların, müzakerelerin, görüşmelerin hepsi boş. Meclis boş. Güçlünün buyruğu oluyor sadece. Her şey onun iki dudağı arasında. Oradan çıkanlar kanun. Ülkede hukukun üstünlüğü yok, üstünlerin hukuku var. Kıta Avrupası dışındaki bütün ülkeler bizim gibi. Dünyanın kuruluşundan beri durum böyle. Buna rağmen insan her defasında şaşırıyor, üzülüyor ve sorguluyor.
0 Yorum