Reklam Alanı

NİCELİK Mİ NİTELİK Mİ?

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

"Nice küçük topluluklar, Allah'ın izniyle büyük kalabalıklara üstün gelmiştir!" (Bakara/249)

Talut ve Calut kıssasını konu alan ve bunun üzerinden bize ders veren yukarıdaki ayette; Allah'a ve âhiret gününe yakin ile iman edenlerin; zaferi/muzaffer olmanın, nicelikte değil nitelikte olduğunu hatırlatmaktadır. 

Bununla bağlantılı olarak, Talut ve Calut kıssası bize tarihsel bir gerçeklik ışığında günümüzde güncelliğini koruyan çok önemli bir mesaj içerir. Olayın kahramanı Alalh tarafından seçilmiş komutan Talut'un önderliğinde iman mücadelesi veren israiloğulları, diğer tarafta ise döneminin, "orada zorba bir kavim var" şeklinde nitelendirilen küfrü ve putperestliği temsil eden komutan Calut'un güçlü ordusu Amalikalılar... (Filistin Mücadelemiz. Muharrem Güneş. Sh:36)

Peki, ne mi oldu? Tabi ki yasaklanan bir nehir önkerine çıktı ve onunla imtihan olundular. Az olmak şartıyla o nehirden içmemeleri için uyarılmalarına rağmen, askerlerin çoğu o nehirden kana kana içince, kalplerine düşmanın korkusu girdi. Ve biz bu gün Calut'un ordusuyla baş edemeyiz dediler. Halbuki Allah'ın: "Nice küçük topluluklar, Allah'ın izniyle büyük kalabalıklara üstün gelmiştir." (Bakara/249)  vaadini ve müjdesini unuttukları için korkuya kapılıp yerlerine çakılıp kaldılar...

Ama Allah Teâla Talut'un ordusunda asker olan bir Davud (a.s) çıkardı, tek bir sapan taşıyla; imtihanı kaybedenlerin gözleri önünde, o karşı konulamaz dedikleri Calut'u öldürüp ateşe postalayınca zaferin nicelikte değil nitelikte olduğunu gözler önüne sermiş oldu! Buradan şu hakikat bur kez daha gözler önüne serilmiş oldu: "Önemli olan, niceliğin değil; niteliğin olmasıdır...

Zira tarih boyunca imanı kuvvetli olan az topluluklar; nice kalabalık ordulara, yenilgi üstüne yenilgiye maruz bıraktıkları bilinmektedir! Onun için önemli olan, nicelik değil niteliktir. İnancı, azmi, sabrı, metaneti, cesaret ve teslimiyetleri olmayan oluşumlar; insanlık tarihi boyunca, hep zillet içerisinde yaşayıp onun bunun paravanası olmuşlardır... Bazen inançlı ve azimli tek bir kişi bile; dünyanın gündemini değiştirebilir hatta değiştirmek ne demek, dünyaya kafa tutabilir. Cephede savaşsa, savaşın seyrini başka yöne çekmekle zafere vesile olabilir! Mute savaşında, Hz. Halid bin Velid (r.a)'in orduyu değişik bir pozisyona koyup, mağlup olan üzereyken galibiyeti elde etmesi bunun en güzel örneğidir. 

Bir zamanlar, İngiliz sömürgesi olan Mısır gibi bir ülkede, daha yirmili yaşlarda Hasan El-Benna isimli bir genç çıkar; kahvehane kahvehane dolaşır, yetmedi üç bin köy gezip İslâmı anlatırken tüm dünyanın dikkatini üstüne çeker. Amerika gibi koyu ırkçılığın tavan yaptığı bir kıtada; Malcolm X gibi bir insan imanla müşerref olur ve tüm Amerika'yı tedirgin edip uykusunu kaçırır... Pakistan'da Muhammed İkbal, Anadolu'da Beddiüzzaman, Bosna'da Aliya İzzetbegoviç, gibi Mücahid kahramanlar çıkıp; zulmün ve istikbarın önünde set oluverirler.

İzzeddin el-kassam gibi bir Mücahid çıkar, Şehid Hasan El-Benna'nın çizgisini devam ettirip; bu gün dünya siyonizmini dize getiren Hammas mücahidlerinin varlığına vesile olur.

Ve Filistin'de Gazze'nin bağrında, başından başka hiçbir yerini oynatamayan felçli bir Şeyh Ahmed Yasin çıkar; mescidlerde yetiştirdiği genç kadrosu Hamas'ın mücahidleriyle, İsrail kafirinin tüm varlığını alt üst eder. Ve Böylece onlar gibi daha nice yiğitler silsilesi; dünya var oldukça, onlar da var olup zalim ve zorbalara kan kusturmaya devam edeceklerdir... Kısacası; "Ey inananlar zalimlere, yeryüzünde fesat çıkaranlara karşı) gevşemeyin, (yaptıklarından dolayı da) üzülmeyin! Eğer (gerçekten) mü'minseniz mutlaka onlara galip geleceksiniz (ve inandığınız sürece de galip gelmeye/üstün olmaya devam edeceksiniz. (Al-i İmran/139) ilahi müjdeler bize; zaferin ve galip gelmenin nicelikte değil, nitelikte olduğunu haber vermektedir. Bu münasebetle biz, bize düşen sorumluluklarımızı yerine getirip; Allah'ın müminler için vaat ettiğine tam bir teslimiyetle teslim olmakla mükellefiz... Her halükarda biz seferden sorumluyuz, zaferin anahtarları Allah'ın elindedir! 15 Ağustos 2024. Vesselam!

NİCELİK Mİ NİTELİK Mİ?
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.