KORKU

İnsandaki önemli hislerden biri korkudur. Korkunun insan hayatında etkin bir rolü vardır. Endişe ve tedirginlik de korkunun değişik tezahürleridir.

Korku hissi, Allah’tan korkmak için ve tehlikelerden korunmak için verilmiştir. Kendi gibi mahlûklardan korkmak insana yakışmaz. Bütün canlılar insandan korkar, insan da Allah’tan korkmalıdır.

Kur’an’da, havf, Haşyet, ittika (takva), rehbet, ru’b, vecl, hevl, feze’ gibi korku anlamına gelen çok kelime kullanılmıştır. Bu kavramların genel anlamı korku ise de her birinin özel anlamı da vardır, Her biri farklı bir korku şekline işaret etmektedir. Demek ki korkunun da çeşitli şekilleri bulunmaktadır.

Örneğin: bir şeyin istenmeyen işlemlerinden ve etkilerinden korkmaya havf, o şeyin kendisinden korkmaya haşyet denilmektedir. Bir saldırı sırasında ya da bir ses duyulduğunda meydana gelen ani korku feze’ ile ifade edilir; deniz gibi, yükseklik gibi başına ne geleceğini bilmemekten, içindeki vesveseden dolayı gelen korku da hevl tabiri ile söylenir.

Kur’an, belirttiğimiz bu kavramların çoğunu “Allah korkusu” için kullanmaktadır. Demek ki her korku çeşidiyle Allah’tan korkmak lazımdır. İnsan, hem O’nun azabından korkmalı, hem O Zat-ı Akdes’e karşı bir edepsizlik etmekten korkmalı, hem de onun rızasını kazanamamaktan korkmalıdır. 

Şunu da belirtelim ki Allah’tan korkmak, tehlikelerden korkmak, örneğin yılandan, kaplandan korkmak gibi değildir. Büyük bir sevgiyle bağlanarak korkmak demektir. Örnek vermek gerekirse, bir çocuğun annesinin tokadından korkup yine annesinin şefkatli kollarına atılması, onun sinesine sığınması gibidir. Çocuğun en yakını annesidir, anneleri dahi yaratıp yavruların sığındığı o şefkatle donatan Allah’tır. Bütün annelerin şefkatleri ancak Allah’ın Rahmetinin bir ışığının yansımasından ibarettir. Öyleyse her kulun en yakını onun Rabbi’dir. Yavrunun en yakını olan annesinden daha yakındır. İşte Allah korkusu böyle bir yakınlık sevgisinin bilincini taşıyan bir korkudur.

İnsanın korku hissini tahrik eden, korkulmaması gerekenlerden de korkmasını sağlayan şeytandan gelen “vehm” dediğimiz kuruntulardır. Yöremizde halk arasında bu anlamda çoğulu olan “evham” tabiri kullanılır. Evham endişe verir, tedirgin eder ve korkuyu harekete geçirir. Şeytan ve şeytandan ders alan birçok zalimler, insanların ve bilhassa âlimlerin bu damarından çok yararlanıyorlar. Bu şekilde amaçlarına ulaşıyorlar. 

Örneğin evin damında birisi elinde bıçakla size saplamak için size yaklaşıyor. O yaklaştıkça siz evhamın verdiği hayati korkuya kapılıp geri geri gidiyorsunuz. Derken damın ucuna kadar gittiniz. Korkmaya devam ederseniz, ya o bıçağı size saplayacak veya damdan düşeceksiniz. Demek korku hayati tehlikeyi yüzde yüze çıkarıyor. Ama korkmazsanız, bir hamle yaparsanız, hasmınızın elindeki bıçağı alma, elinden düşürme, onu korkutup etkisizleştirme gibi ihtimallerle kurtuluş vardır. Size zarar verme ihtimali düşüktür. 

Korkmaya devam ederseniz kurtuluş ihtimali yoktur ama korkmazsanız kurtuluş ihtimali yüksektir.

İnsanda korku hissi yok edilmez, o halde mutlaka korku olacaktır. Ancak Allah’tan korkmak şeklinde korkunun yönü değiştirilebilir. Allah’tan korkmayanlar mutlaka Allah’ın kullarından korkar. Allah’tan korkmak bir üstünlük, bir payedir; ancak Allah’ın kulundan korkmak rezalettir, alçaklıktır. Allah korkusu insana üstün bir değer kazandırdığı halde, kulundan korkmak insanı değersiz eder. 

İnsanlardan korkanlar, hele İsrail’den korkan Müslümanlar mutlaka zarar ederler. Ayrıca Allah korkusu, kullardan korkmamayı gerektirir. Bu itibarla Yahudi’den korkan Müslümanların, kendilerindeki Allah korkusunu sorgulamaları gerekir. İnsana yönelik bir korku, bela ve musibet olur; insanlık onurunu kaybetmeye neden olur.  Çünkü kendisinden korkulan kişi veya kişiler ya merhamet etmez veya istirhamı duymaz. Ama Allah’a yönelik olan korku, O’nun rahmetinin şefkatine yol bulup sığınmak demektir. Allah korkusu, kulu Rahmetin kucağına atan bir kamçı durumundadır. Öyleyse, Allah korkusunda büyük bir lezzet vardır. 

Allah korkusunda böylesine bir lezzet varsa, Allah sevgisi olan “muhabbetullah”ta nasıl büyük bir lezzet olacağını düşünün…