Muhterem Kardeşlerim…
Her yazımızda olduğu gibi, sizlere önemli konuları öncelikle sahih kaynaklardan, Tam İlmihal Saadeti Ebediyye, İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat, Hakikat Kitab Evinin İhlas Yayınlarından faydalanarak sizleri bilgilendirelim istiyoruz.
Efendim;
Dinimizi yıkmak isteyenlerin uyguladıkları belli başlı planları çoktur. Fakat özellikle şu yollarla saldırıyorlar:
Âlimlere olan itimadı yıkmak, Mezhepleri birleştirerek herkesi mezhepsiz yapmak, Eshab-ı Kirama olan itimadı sarsmak, halifeleri gözden düşürmek, kapalı ictihad kapısını kırarak açmak, Hadis-i Şeriflere olan itimadı sarsmak, meal okumayı teşvik.
Şimdi bunları teker teker cevaplandıralım:
1- Âlimlere olan itimadı yıkmaya çalışıyorlar. Halbuki Allahü Teâlâ buyuruyor ki:
“Bu misalleri ancak Âlimler anlar.” [Ankebut 43]
“Bilmiyorsanız Âlimlerden sorun.” [Nahl 43]
“Bilenle bilmeyen bir olur mu?” [Zümer 9]
Peygamber Efendimiz de buyuruyor ki:
“Âlimlere tâbi olun.” [Deylemi]
“Âlimler, kurtuluş rehberleridir.” [İbni Neccar]
2- Mezhepleri birleştirerek herkesi mezhepsiz yapmak istiyorlar. Mason Abduh’un çömezi Reşit Rıza ile onları taklit eden mezhepsizler, mezheplere saldırıyorlar. Halbuki mezhepler kardeştir. Birinde yapılması güç olan şey, ötekine göre yapılır. Bunun için Peygamber Efendimiz, (Âlimlerin farklı ictihadları, mezheplere ayrılmaları rahmettir) buyuruyor. (Beyheki)
3- Eshab-ı Kirama olan itimadı sarsmaya çalışıyorlar. Maksatları onların rivayet ettiği Hadis-i Şeriflere ve onların topladığı Kur'an-ı Kerime gölge düşürmektir. Halbuki Allahü Teâlâ hepsinden razı olduğunu, hepsinin Cennetlik olduğunu bildiriyor. (Tevbe 100, Hadid 10)
Rafizi Meşrepli kimseler de, “Müslüman Müslümanla savaşmaz” diyerek Hazreti Ali ile savaşan Eshab-ı Kirama kâfir diyerek hakaret ediyorlar. Halbuki iki Müslüman ordunun savaşabileceği Kur’an-ı Kerim’de bildiriliyor. İki tarafa da kâfir denmez. Çünkü, “Eğer Müminlerden iki grup birbiriyle savaşırlarsa aralarını düzeltiniz” buyurulmuştur. (Hücurat 9)
4- Asırlardır gelen halifelerin gerçek halife olmadığı, onların hilafetinin sahih olduğunu söyleyen binlerce Âlimin de gerçek Âlim olmadığı, dolayısıyla bu âlimlerin sözlerine itimat edilemeyeceği fikrini yaymak istiyorlar.
[Âlimlere itimat sarsılınca, onların bildirdikleri dine de itimat kalmaz.]
5- Geri kalışımızı yeni ictihadlar yapılmayışına bağlamaya çalışıyorlar. Kur'an-ı Kerim’in yanlış şekilde tevil ve tefsirleri yapılarak yeni görüşler çıkarmak suretiyle dini bozmaya çalışıyorlar.
6- Hadis-i Şeriflere olan itimadı sarsmaya çalışıyorlar. Halbuki hiçbir Hadis kitabında ve hiçbir İslam Âliminin kitabında uydurma hadis yoktur. İslam Âlimleri din düşmanları tarafından, din kitaplarına sokmaya çalıştıkları sözleri kitaplarına almamışlardır. Bazı cahil okuyucular, bir Hadisi Kur’ana göre ölç ona göre yaz diyorlar. Sanki İmam-ı Buhari ve diğer hadis âlimleri bir hadisi kitaplarına alırken Kur’an’a uyup uymadığını anlamamışlar da biz mi anlayacağız?
7- Herkesin meal okumasını teşvik ediyorlar. Böylece her anlayışa göre farklı görüşler meydana çıkmasına, yani dinde anarşi çıkarmaya çalışıyorlar. Mesela Kur’anı yanlış tevil ederek, namaz üç vakittir, tesettür farz değildir, tavuktan, balıktan kurban olur diyorlar. Allahü Teâlâ, Peygamber Efendimize Kur’anı açıklamasını emretmiştir. (Nahl 44)
Peygamber efendimiz de, Kur'an-ı Kerimi açıklamıştır. Onun için Kur’anı yorumlamak için Resulullah’ın açıklamasına bakmak şarttır. O’nun açıklamasından farklı yorumlar getirmek dinde reform olur. Hatta Peygamber Efendimizin Hadis-i Şeriflerini de Âlimler açıklamış, bize onlara uymaktan başka şey bırakmamışlardır.
Din düşmanlarının bu oyunlara bilmeden alet olmak gaflet, bilerek alet olmak hainliktir.
İbadetler, Cennete gitmek için midir?
Reformculardan Ahmed Midhat Efendi, "Nizâ-ı İlm ve Din" yani ilim ve dinin çekişmesi ismindeki kitabında, imanın şartı olan kıyamette dirilmek bilgisini gözden düşürmeye çalışırken, Cennet’in yiyeceklerini, içeceklerini, açgözlülüğü ve maddeciliği okşayan birer hile saymaktadır. Hâlbuki, kendisi ilim ile dini ayırarak hile yapmaktadır. İslâm dini, ilmin ta kendisidir. Bu ikisini birbirinden ayırmak İslâm düşmanlığına alamettir. Dünyada bu zevklerin peşinde koşan ve Din Âlimlerini, dinî vazifelerin, bu dünya zevkleri için yapılması lazım olacağını bildirmedikleri için kötüleyen ve insanların, her şeyden daha cazip, daha tatlı olan bu dünya zevklerine kavuşmak için ibadete sarılacaklarını söyleyen dinde reformcuların, bu zevklerin Cennet’te bulunmasına karşı koymaları, İslâmiyet’e leke sürmek istediklerini açıkça göstermektedir. İslâm Âlimlerinin, Müslümanları Cennet nimetlerine kavuşmak ve Cehennem azabından kurtulmak için ibadete sarılmalarına çalışmalarını taşlayan böyle ve benzeri sözler çok görülmüştür.
Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)
0 Yorum