Gazze’de katliam devam ediyor. İnsanlık ve dünya Gazze’de pervasızca süren vahşete seyirci kalmaya devam ediyor. Kötülüğe ve kötülere sessiz kalan dünya ve insanlık kötülüğe mahkûm olacaktır. Ve halen insanlığını yitirmemiş olanlar ve halen insana/insanlığa dair umudu diri tutmak isteyenler, başka bir dünya mümkün diyebilenler; dünyanın geldiği noktada “Çağdaş Küresel Medeniyeti” bilmek zorundadırlar.
Yazımıza böyle bir girizgâhla başlamamızın sebebi, tanımamız ve bilmemiz gereken Küresel Medeniyeti konu eden, Mehmet Sabri Genç’in Paradigma Yayınlarından çıkan “Çağdaş Küresel Medeniyetin Ontolojisi” kitabını sayfamıza konuk etmemizdir. Öncellikle yazarın kitaba dair sözlerine kulak verelim: "Çalışmamız, İbn Haldun'un nazariyeleri ve modern analitik zihin felsefesinin beyanatları üzerinden ontolojik bir çağdaş küresel medeniyet eleştirisini kapsamaktadır. Bu kitaptaki tezler her şeyden evvel İslam medeniyetinin karşı karşıya kaldığı soru ve sorunların, tarihimizin en mühim ve zirve şahsiyetlerinden olan İbn Haldun'un nazariyelerini bıraktığı yerden tekrar ele alınması onların güncelleştirilmesi ve yeniden yorumlanması çabasını gütmektedir... Bu mezkûr çabamızı Türk filozofu merhum Teoman Duralı başta olmak üzere değerli filozoflarımızın kavramsal çerçeveleri temelinde inşa ettik. Bu hem bir felsefi kültür hem de ortak bir düşünce alanı oluşturmak adına önemlidir. Umulur ki bu çalışma, "tarihte ilk defa yeryüzünün dört bir yanında hayatı etkileyip belirleyen, karşı karşıya ve hatta iç içe olduğumuz bir medeniyet olayının" ve bu yeni vakanın ontolojik/epistemolojik/tarihsel temellerinin farklı vecheleriyle ortaya serilmesinin devamına ve felsefi düşünce dünyamızın ufkunun daha da genişlemesine bir parça olsun katkıda bulunur"
Çağdaş Küresel Medeniyet, Teoman Duralı’nın “Çağdaş İngiliz-Yahudi Küresel Medeniyeti” olarak adlandırdığı bir tanımlama. Teoman Hoca, “beşer”den “insan”a ulaşabilmek için tamamıyla maddeye, tamamıyla ekonomiye dayalı olan ve insanın maneviyatını yok sayan bu vahşi ve kan emici uygarlığı tanımlıyordu. "Tarihin hiçbir devrinde haklı ile haksız günümüzde cereyan eden mücadeledeki kadar açık seçik biçimde ortaya çıkmamıştır. Hâkim güç, aklın havsalanın alamayacağı derecede kuvvetli, kudretli ve zengindir. Yeryüzü, beşeri ve tabii tekmil kaynaklarıyla ona teslim olmuş gözüküyor. Şimdimizden kaygılıyız; geleceğimizden ise, endişe duyuyoruz. Olup bitenler, yüzbinlerce ışık yılı uzaklıktaki bir yıldızın infilakı değil, parmaklarımızın arasından kayıp giden insanlığımız ile onu barındırıp ihya eden dünyamızdır."(Ş. Teoman Duralı: Çağdaş İngiliz-Yahudi Küresel Medeniyeti)
“Medeniyetin Ontolojisi” Mehmet Sabri Genç’in, Teoman Duralı ve İhsan Fazlıoğlu danışmanlığında tamamlanan doktora tezinin kitaplaştırılmış halidir. Mehmet Sabri Genç; “İbn Haldun'un düşüncelerine bulunduğumuz anlam küresinden bakmak, Batı medeniyetinin sosyal ontolojik nazariyelerini taklit etmekten bizleri koruyacaktır..." diyerek İbn Haldun’un “asabiyet” teorisinden hareketle bir medeniyet okumasının önemini ortaya koyuyor. “İbn Haldun'un düşünceleri kürevi asabiye güçleri tarafından deşifre edilip siyaset sosyolojisi araştırmalarının bir neticesi olarak başta İbn Haldun'un asıl memleketi Yemen'i sonra doğduğu toprak olan Tunus'u, Irak'ı, Afganistan'ı Suriye'yi, Filistin'i ve 1406'da vefat ettiği yer olan Mısır'ı yerle bir etmek için kullanılan bir silaha dönüşecektir. Dirilmek için ya özgün siyaset sosyolojimizi İbn Haldun'un düşünceleri üstüne kuracağız ya da küresel güç kendisi siyaset sosyolojisini, İbn Haldun'un düşüncelerinin üstüne inşa edip aleyhimize revize ederek kullanılacaktır..."
"Felsefe soru sormaktır. Bu eser de okuyucuları güncele ve geleceğe dair yeni soruların ve sorunların nazari perde arkasıyla yüzleştirerek, felsefe dünyasına yeni bir Küresel Medeniyet okuması sunmaktadır...” Mehmet Sabri Genç, çağdaş küresel medeniyetin derinliklerindeki psikolojiyi inceliyor. "Yaşadığımız çağın hükmünden ziyade, çağın; iliklerimize kadar bizi esir almaya çalıştığı dirimsel ve modern iptidai tahakkümü altındayız. Bu modern iptidai tahakkümün belki de en ciddi işgali; geçmişe, şimdiye ve geleceğe sahip olan ve bir tarih verisi olan "ben'in, "zaman bilincinin işgalidir. Nitekim çağın hükmettiği zaman idraki, modern döneme kadar kadim manevi-insani düzlemde hayatı ve tarihi inşa ediyordu. Sonra, Tanrısını bertaraf etmeye yeltenen modern insan, “çağların hükümleri'ni kendi vermeye başladı...”
Yazar, İbn Haldun’un "asabiyet nazariyesi" ile Amerikalı filozof John Searle'ün "Kitlesel Yönelmişlik" teorisini karşılaştırarak İslam medeniyetinin karşı karşıya kaldığı modern ve güncel sorunların ontolojisini analiz ediyor. Bu çabasını ortaya koyarken, çağdaş küresel medeniyetin çağımıza hükmünü/tahakkümünü; “her çağın kendine has bir hükmü vardır” düşüncesinden hareketle analiz ederek yerli ve bu çağa dair bir felsefi düşünce yürüyüşü yapıyor.
Mehmet Sabri Genç, kendi medeniyetimizin nazariyeleri ile kendimize bakmamızı, kendi medeniyetimizi tahlil etmemizi öneriyor. Ve bu bağlamda asabiyet teorisinden hareketle beşerden insana ulaşmamıza yön verecek bir tahlil sunuyor “İbn Haldun'un nazariyeleri dikkatli okunduğunda asabiyet ile ahlakı hep birbiriyle doğru orantılı olarak aynı düzende kullanıldığı fark edilecektir... Asabiyet kuvvesiyle irtibat zayıflarsa aynı şekilde ahlakı değerler de zayıflayacaktır. Ruhi asabiyetten nefsi/dirimsel/beşeri asabiyete rücu edilecektir… Bu durumda toplumda adaletin yok olmasına götürecektir…”
John Searle İbn Haldun’un asabiyet teorisinde ortaya koyduğu insanın metafizik yönünü ortaya koyan insani/ruhi/ahlaki asabiyeti yok sayarak, beşeri/dirimsel/nefsi/biyoloji asabiyeti esas alarak “Kitlesel Yönelmişlik” demiştir. Teorisi ile çağdaş küresel uygarlığın anlam dünyasına uygun bir gerçekliğin ontolojisi ile bugün yaşadığımız ve her şeyin insanın beşer yönüne hitap ettiği “insan”sız, küresel uygarlığın felsefesini ortaya koymuştur. "Searle'ün Toplumsal Gerçekliğin İnşası, Zihnin Yeniden İnşası, Yönelmişlik, Nörobiyoloji ve Özgürlük, Zihin, Dil, Toplum gibi eserlerinin tümü salt gerçeklik düzleminde ve evreni, zihni didik didik eden bir sistematiğe sahiptir. Searle'ün bütün amacı, kendi deyimiyle toplumsal gerçekliğin imarıdır. Yani modern ilkelliğin/iptidailiğin/bedeviliğin felsefi sistematiğini oluşturmaktır. Her türlü düalizme karşı çıktığ için İbn Haldun'un bedevilik-hadarilik ayrımı, onun dünyasında tekil bir varlığa, modern, uygar ve dirimsel bir ilkele dönüşmüştür. Bu yeni dünya düzeninde dine, soyuta, metafiziğe, hakikate yer yoktur. Tüm bunlar, kavramsal olarak da kendi sistematiği içinde eritilerek sunulur ve din-dışı yeni bir gerçeklik alanı oluşur..."
Çağdaş küresel medeniyet; tamamen “kârdan adamları” esas alan ekonomi (iktisat değil), üzerine kuruludur. Ve bu durum “ekonomik adam” (homo ekonomicus) için olmazsa olmazdır. "Günümüzdeki çağdaş küresel medeniyetin oluş sürecine baktığımızda, çağdaşlık öncesi inanan- savaşan-mücadele eden insan; yerini Yeni Çağ'la birlikte gitgide çağdaş "ekonomiperest" beşerlere bırakmıştır... Küreselleşmenin, nefs asabiyetinin takatiyle tezahür eden modern vahşi ekonomik yanıtına karşı günümüz şartlarına uyarlanarak geliştirebileceğimiz kendi iktisadi yanıtımız içinse, anlam/mana küremizin himayesinde gerçekleşecek felsefi faaliyetlerin daha da gürleşmesi erdemdir…"
Bugün dünyanın geldiği noktada, kendimize, kendi medeniyetimizden bakmayı beceremediğimiz için; çağdaş küresel medeniyet, bizim medeniyetimizden alıp “insansızlaştırdıkları” ile bizi yok etmeye çalışıyor. Mehmet Sabri Genç, “Çağdaş Küresel Medeniyetin Ontolojisi” ile bizi, kendi medeniyetimize çağırarak önce bilgi ve felsefe diyor. İyi de ediyor. Sözü uzattıksa meselenin önemini ortaya koymak içindir. İlgilisine, bir yazıda ancak işaret edebildiğimiz kitabı tavsiye ederek yazıyı sonlandırırken, Mehmet Sabri Genç’e ve Paradigma Yayınlarına kitap için teşekkür ederek bitirelim.
0 Yorum