"Agnostisizm ve İlahi Tragedya." Yazarı Daimond Tema. Dün tek sadık okuyucum olan Mizbah Akdemir hocam getirdi. Kendisi bitirmiş, altını çizmiş, sayfa kenarlarına notlar almış. Dünden beri başladım okumaya. Yarısına kadar geldim. Roman tadında. Konular çok derin ve felsefi olduğu halde okurken hiç zorlanmıyorsunuz. Üslup akıcı, açık, beliğ, selis, sürükleyici. Daimond Tema'nın çok konuşmasını dinledim ama hiçbir kitabını okumamıştım. İtiraf etmeli ki okurken bu kadar yetkinlik ve müktesebat beklemiyordum. İşlediği bütün konulara inanılmaz bir hakimiyeti var. Literatür taraması, atıflar, dipnotlar, bağlantılar, kaynakça, çapraz okumalar, zekice mukayeseler fevkalade. Dürüstlüğü ve tarafsızlığı elden hiç bırakmıyor. Her satırda bilgi, belge, zeka, diyalektik fışkırıyor. Bu yaşta bu kabil bir vukufiyet ve derinlik şaşırtıyor insanı. Herhangi felsefî bir eseri bu kadar rahat ve kolay okuduğumu hatırlamıyorum. Agnostik olması en büyük avantajı. Herhangi bir mutlak hakikat iddiası yok, bütün iddiaları sorguluyor.
Doğrusu bu halde Mustafa Öztürk'ün dediği gibi "ilahiyatın feriştahı" gelse karşısında bir şey yapamaz. Çünkü her iddianın yumuşak karnını çok iyi tespit ediyor ve ona göre köşeye sıkıştırıcı müşkül sorular soruyor. Deist, teist, ateist hiçbiri sorduğu sorulara tatmin edici bir cevap veremiyor. Bağnaz, tutucu, düşman, militan bir tutumu yok. Müslümanlara sorduğu soruların benzerlerini ateistlere de soruyor. Elbette ki onları da çok rahatsız ediyor. Tema'nın hiçbir konuşması olmasaydı, sadece bu eseri olsaydı yine yeterdi. Bu eserinde bütün düşüncelerini usta bir şekilde nakış nakış işlemiş çünkü. Eksiklerini, zaaflarını peşinen kabul ediyor. Şimdilik ülkedeki en iyi "kuşkucu göçebe" Daimond. Gerçi Dücane Cündioğlu gibi iflah olmaz bir "kuşkucu göçebe" ondan yaklaşık otuz yaş büyük olmasına rağmen böyle derli toplu, efradını cami ağyarını mani iyi bir eser veremedi henüz. Diğer YouTube fenomenleri de bu vadide Tema'nın eline su dökemezler. Abarttığımı düşünenler lütfen biraz emek verip 431 sayfalık eseri baştan sona teenni ile okusunlar! Hamaset yapmak, retorik yapmak kolay iş. Zor olan diz çökerek, emek vererek, alınteri dökerek okumak.
Daimond'un kitabı bitmek üzere. Daima evde. Bir yere gidemedim. Düşünme, okuma, sıcaklar, yaz, akrabalar, camiler, taziye evleri... Tema'nın kitabıyla ilgili Facebook'ta kısa bir tanıtım yazısı. Yaklaşık 5 bin etkileşim, 7 bin gösterim. Teveccühün nedeni Tema. Adam bir anda meşhur oldu. Milyonlarca takipçisi oluştu. Yaşı henüz 30 civarında olmasına rağmen ilgilenmediği tarihi, ilmi, dini, felsefi, kelami konu yok. Ama talihi de yaver gidiyor. Dücane ergen deyip geçiştiriyor ama bence içten içe kıskanıyor Tema'yı. Adam bilgisiyle ve zekasıyla bir anda bütün din ve ilahiyat camiasının gündemine oturdu. Saklamaya gerek yok, ben de kıskanıyorum. Ama kıskandığım bilgisinden çok, şöhreti.
Sıcaklar. Yazın ortası. Tam tepede güneş. Park ıssız. İn cin top oynuyor. Ağaçlarda en ufak bir kımıltı yok. Sükut içinde bütün kâinat. Birkaç köşe yazısı. Malum gündem. Futbol afyonu. Bozkurt işareti. Milliyetçilik, faşizm, geriye dönüş, başa dönüş, genlere dönüş. Kullanılmadık tarihsel ve kültürel sembol kalmadı. Kandırılmak için can atan, hazırda bekleyen milyonlar olduktan sonra kullanılmadık hiçbir şey kalmaz. Mustafa Öztürk Mehmet Görmez'e bir reddiye yaptı. Rezil etti Görmez'i. Utanacak kadar haysiyet sahibi olsa çıkıp özür diler milletten. Devlet erkine göz kırparak afyonlanmış kitlelere romantik nutuklar kolay. Ama karşına çıkar bir Molla Kasım. Ve rezil eder seni. Akla ve zekaya karşı bir yere kadar direnebilirsiniz, bir yerden sonra tel tel dökülürsünüz. O kadar maaş, lüks, şatafat , konfor, cafcaf, tantana, enstitü, retorik sonra bir soruya veya taarruza karşı çaresizlik ve acziyet! Neden varsınız, ne işe yarıyorsunuz, amacınız ne? Yıllarca sümenaltı etmeye çalıştığınız her şey bir gün gelir gün yüzüne çıkar ve yüzünüze çarpılır. Şaşkınlık geçirirsiniz ve hemen işin en kolayına kaçarsınız: Devletluları göreve çağırmak. Bu artık mümeyyiz vasfınız olmuş.
Her insanın doğasında kendi kabiliyetlerini sergileme, gösterme, paylaşma eğilimi vardır. Bu normaldir. İnsanlar sosyal medyada bir şeyi daha yaşamadan paylaşıyor. Hatta paylaşmak için yaşıyor. Mesela tatili paylaşmak tatil yapmaktan daha önemli olmuş. Paylaşmak imkanı olmasaydı çok kişi tatile çıkmayacaktı belki. Bu bir hastalıktır.
0 Yorum