Bayram. Kurban tamam. Büyükbaş. Hisse. Fena değil. Allah kabul etsin! Her yıl aynı tekrar. Akraba ziyaretleri. Çoğu duruyor. Halalar, teyzeler, dayılar, amcalar, eş, dost. İyi ki telefon ve sosyal medya var. Çoğu külfetten kurtuluyorsun. Babalar günü ve bayram aynı güne denk düştü. Beş yıl önce Rahman'a yürümüştü baba. Eksikliği her daim hissediliyor. Mezarlık ziyaretleri. Paralı Yasin-i Şerif okutmalar. Din geçim kaynağı. Yanlış ama gelenek. Karşı çıkmak akıntıya karşı kürek çekmek gibi. Faydasız ve lüzumsuz. Ne kadar eleştirirseniz insanlar o kadar yapışıyor geleneklerine. O kadar karanlığa küfrediyoruz ki bir mum bile yakmaya zamanımız kalmıyor. Şeytan taşlamaktan Kabe'yi tavaf etmeye vakit bulamıyoruz. En makbul eleştiri insanın kendisini eleştirmesi. Kendisini eleştiren başkasını eleştirmeye zaman bulamaz. Teselli ve vaaz havası. Milyonlarca insanın kaderiyle oynayan siyasileri eleştirmek yerine kendini eleştirmek kendine karşı büyük haksızlık, büyük saygısızlık. Eleştirinin önünü kesmek isteyenler, foyalarının ifşa olmasını istemeyenlerdir. Eleştiri biterse geriye Ortadoğu kalır, İslam dünyası kalır, halimiz kalır. Daimond Tema'ya suç duyurusunda bulunulmuş. Acizlik. Yapabildiğimiz en kolay şey: İhbar etmek, devletluları acilen göreve çağırmak. Abskürantizm'in dik alası. Daha doğrusu dini vesayetin. Cevabın varsa ver gitsin. Polisi devreye sokmanın anlamı ne? Kaldı ki polis devreye girince Tema'nın yıldızı daha da parlıyor. Görmüyor musun bunu?
*
Son günü bayramın. Her şey bitti çok şükür. Kurbanlar, ziyaretler, mesajlar, tebrikler, kavurmalar, dağıtmalar, teşrik tekbirleri. Nedense her zaman unuturum bu tekbirleri. Hatırıma gelince kazasını yaparım. Hava inanılmaz sıcak. Yaz birdenbire bastırdı. Daimond Tema için yakalama kararı çıkartıldı. Bütün hamiyetperverler, milliyetperverler ve muhafazakârlar ayakta. Ne yaptı bu adam? Hırsızlık mı, yolsuzluk mu, rüşvet mi, adam kayırma mı, kamu malından çalma mı, torpil mi, cinayet mi?.. Bir agnostik olarak İslam kaynaklarında geçen bazı rivayetleri ahlaki bulmadığını söyledi. Kendisini agnostik olarak tanımlayan birinden başka ne beklenebilir? Aksini söylese müslüman olurdu zaten. Şeriata laf söylemiş güya. Şeriat devletinde yaşamak istemediğini söyledi. Bir agnostiğin böyle bir isteğini dile getirme hakkı yok mu? Şeriat diyenlerin kendileri şeriat devletinde yaşamayı gerçekten istiyorlar mı? Mesela bir Afganistan'da, bir Arabistan'da, bir Pakistan'da, bir İran'da. Bize göre de deistler, agnostikler, ateistler, gayr-i müslimler hepsi "hayvandan aşağı", birer "pislik" değiller mi? Bundan dolayı onlar da bizim hakkımızda inançlarına hakaretten dolayı şuç duyurusunda bulunsalar ne olacak? Videoyu izledim. Muhatabı İslam konusunda zır cahil. Meşhur olmak için rezil olmayı göze almış biri. Kifayetsiz, donanımsız, ufuksuz. Makul bir cevabınız varsa verirsiniz. Nitekim nurcu bir akademisyen karşı bir video çekerek Tema'nın düşüncelerini medeni bir şekilde çürütmeye çalışıyor kendince. Olması gereken bu. Bunun dışındakilerin hepsi menfice hareket. Nedense hemen her konuda Yaşar Nuri Öztürk'ü "zındık" ilan edenler ve hiçbir konudaki görüşüne itibar etmeyenler, Hz. Aişe'nin yaşı konusunda hüccet gösteriyorlar. Ne yaman çelişki! Merhum birkaç hadis dışında bütün hadisleri, İslam tarihini ve rivayet malzemesini "Emevi uydurması" deyip çöpe atıyor, sonra Hz. Aişe'nin yaşını on sekize çekmek için en kıytırık rivayetlere sarılmakta bir beis görmüyor. Ne yaman çelişki! Hz. Aişe'nin yaşıyla oynamak tamamen bir apolojidir, bir ezikliktir, bir komplekstir, tarihi gerçeklerle hiçbir alakası yoktur. Bu mevzuyu (özelde Hz. Aişe'nin yaşını, genelde çocuk yaşta evlilikleri) İslam dini çerçevesinde, yani dinin içinde kalarak modern muhataplara izah edebilmenin tek yolu tarihselciliktir. Diğer yolların hepsi İslam karşıtlarını güldürmek dışında bir işe yaramaz.
*
Hz. Aişe'nin yaşı meselesi hararetli bir şekilde tartışmaya devam ediyor. Konuya Dinayet dışında müdahil olmayan kalmadı. Basiretsiz bir hareket Daimond Tema'nın meşhur olmasına yetti. Mustafa Öztürk, Dücane, Yaşar Nuri'nin videolarını dinledim baştan sona. Yasar Nuri'nin bu konuda ilmi açıdan ciddiye alınacak bir tarafı yok. Slogan düzeyinde bir müsamere tüm söyledikleri. Dürüstlükten hayli uzak. Dücane'nin tabiriyle palavra. Merhum birkaç hadis dışında bütün hadisleri, İslam tarihini ve rivayet malzemesini "Emevi uydurması" deyip çöpe atıyor, sonra Hz. Aişe'nin yaşını on sekize çekmek için en kıytırık rivayetlere sarılmakta bir beis görmüyor. Söyledikleri merhum Ömer Rıza Doğrul'un söylediklerinin bir tekrarı. Ömer Rıza Doğrul'un söyledikleri ise Mevlana Şibli Numani'nin bir tekrarı. Konuyla alakalı çok ciddi ve dürüstçe yazılmış iki makale var. Sağolsun bir dost PDF'lerini gönderdi bana. Biri Prof. Dr. Mehmet Azimli hocaya ait. (Hz. Aişe'nin Evlilik Yaşı Tartışmalarında Savunmacı Tarihçiliğin Çıkmazı) diğeri Bünyamin Erul hocaya ait. (Hz. Aişe Kaç Yaşında Evlendi?) Her iki makalede Hz. Aişe'nin altı yaşında evlendiği, dokuz yaşında zifafa girdiği delilleriyle ispatlanıyor. Aklı başında olanlar için bu iki makale yeter. Bu yorumun tarihi bin dört yüz yıl. İkinci yorumun tarihi yetmiş yıl. Yorumbilim açısından bakınca ikinci yorumun adını bile anmaya değmez. Aslında tüm mesele birkaç asırdır batı karşısında yaşanan elim mağlubiyet. Böyle bir mağlubiyet olmasaydı bu tarz içi boş yorumların ortaya çıkmayacağı kesindi. İslam'ı çağın değerlerine uydurmak için yapılmadık şaklabanlık kalmadı. Bunların iyi niyyetlerle yapıldığı kuşkusuzdur. İslam illa modern çağın değerlerine uydurulmak isteniyorsa İslam'dan vazgeçmek kaçınılmazdır. Hem modern çağın değerlerine göre yaşayalım hem halis müslüman kalalım. Bu mümkün değil. Günümüzden bin dört yüz yıl önceki tarihi bir olaya bakmak ve günümüz şartlarına göre mahkum etmek hem ahlaki değil, hem doğru değil, hem bilimsel değil. Diyelim ki Hz. Aişe'nin yaşını on yediye çektin yine Hz. Peygamber ile arasında yaklaşık otuz beş yaş farkı var. Bu farkı nasıl kapatacaksın? Hangi çağdaş müslüman o yaştaki kızını kendisinden otuz beş yaş büyük olan bir adama verir? Tarihi temennilerimiz doğrultusunda eğip bükmek, tepetaklak etmek bizi mutlu edebilir ama tarihi değiştirmez. Biz gerçeklerle yüzleşmek istemiyoruz, kendimizi yalandan bile olsa mutlu etmek, mutlu hissetmek istiyoruz. Bizim en büyük sorunumuz bu.
0 Yorum