Hemen söyleyeyim, şayet gündemimizi; statüko, seküler hayat, eften püften şeylerle doldurmuşsak, bizim mazlum coğrafyalarda ezilenlerin uğradıkları zulüm ve baskıları anlamamız imkansızdır!
Peki, hiç düşündük mü; neden söz konusu olan şeylerin yerine; Kur'an ve Sünnet'in emrettiği gibi, dünyada ve yaşadığımız toplumda olup biten nahoş şeylerin telafisi için çaba sarfetmiyoruz? Neden, dünyadaki müstekbirlerin zulümden kurulu olan saltanatlarının yıkılması gerektiğini gündemimize almıyoruz? Neden, parayı, makamı, kağıt üzerindeki onur (!) belgeleriyle gündemimizi işgal ettiğimiz kadar; İslâm topraklarında işlenen bunca zulüm, tecavüz ve talana odaklanmıyoruz. Kur'an ve sünnetin düzenlemediği gündemi, hiç alakası olmayan şeylerin işgal ve istila edeceğinin muhakkak olduğunu neden unutuyoruz?
Şimdi Türkiye'nin yeni gündemine bakıldığında; sokak köpeklerinin ısırdığı insanlar, emekli maaşları, enflasyon, üniversite sınavları, ekmeğe gelen zamlar, intihar vakaları, politik hezeyanlar vs. şeylerin işgal ettiğini duymakta/görülmekteyiz!
Ama her nedense, insanlar/toplumları kahır ekseriyeti; Allah'ın mülkü olan yeryüzünde, bu kadar zalimliğin, adaletsizliğin, başı boş yaşamanın, sekülerleşmenin, Liberalizm belasının; dünyayı neden böyle yaşanamaz hale getirdiğini gündemine almaz gündem yapmaz. Çünkü sistemin mevcut olan çarkı, insanları ideoloji ve izmlere entegre ettiğinden dolayı; toplumda statüko hastalığı hakim hale gelmiştir de ondan.
Hatalar, aleni işlenen günahlar, fısku fucur, müstehcenlik, çıplaklık kültürü ve kültürel çıplaklığın alıp başını yürümesi; neredeyse artık hiç kimseyi rahatsız etmediği bir hal almıştır! Durumun vahametini idrak edemeyen, sözüm ona bizim mahallenin insanlarına gelince; onların da çoğu her ne kadar camide doğdularsa da, kilisede büyümeyi tercih ettikleri için, alan memnun satan memnun mantığıyla yollarına devam etmektedirler...?
Onların gündeminde; ne Gazze, ne Doğu Türkistan, ne Eritre, ne Moro ne de mazlum coğrafyalarda ezilenlerin dramları yer almamaktadır. Çünkü, bir toplum ruhen köleleştirildi mi; artık aklen ve fiziken onun başkalarını düşünme diye bir derdi/gündemi kalmamaktadır.
Hasılı kelam; gündemlerini Allah'ın muradına göre belirlemeyen toplumlarda; maddi ve manevi belaların ardı arkası kesilmeden devam eder/edecektir!
İmhal edip, İhmal etmeyen Allah (c.c); dünyada imtihana tabi tuttuğu kullarına uzun bir mühlet verir. Yola gelmemekte inat ve ısrar edenlerin, haliyle bir yerde ceza faturasını keser. Deprem, sel, bolluk içinde pahallılık, zalim idarecilerin başa geçmesi, aleni olarak cürümlerin işlenmesi, çocukların ebeveynlerine isyan etmesi vs.! O zaman, bize düşen bir an önce; Allah ve Resulü'nün emir ve yasaklarına göre kendi gündemimizi oluşturmamızdır... Son söz: "ya kendi gündemimizi oluşturup bir şeyler yaparız, ya da başkalarının gündemi için malzeme oluruz!
Buruk ve hüzünle geçen bayramınız, bayramca olsun.
20 Haziran 2024
0 Yorum