Charles Baudelaire'in "Kötülük Çiçekleri" şiir kitabı, insan fıtratındaki temel özelliklere vurgu yaparak; yanlışın doğrudan, kötünün iyiden çok daha fazla önemsendiği imgelemini oluşturan çok özel bir eserdir.
Bir şiir kitabıyla bu denli bir konunun çok başarılı bir şekilde işlenmesi; toplumu ve özellikle de toplumun ahlaki yönünü değerlendirirken, edebiyatın gücünü göstermemiz açısından da çok güzel bir örnek.
Yalanın etki kapasitesi doğrudan çok daha fazladır. Yalan üretilirken, insanın sinir ve uyarı kodları düşünülerek ona göre bir yol çizilir. Ancak toplumun ahlak seviyesine göre yalanın tutma derecesi değişmektedir. Ahlaklı bir toplum çamur at izi kalsın mantığını bile çürütürken, bazı toplumlarda ise ateş olmayan yerden duman çıkmaz misali daha kabul görmektedir.
Hakikatin tadı insanların zihin dillerinde tadılmadıkça, bunun ne demek olduğunu kavramları oldukça zordur. Hakikat ancak ahlakın oluşuyla varlığını devam ettirebilir. Ahlaki yeterliliği eksik olan toplulukların ihtiyaç öncelikleri daha hayvani dürtülerle donatılmıştır. Yeme, içme, cinsellik, uyku-dinlenme ve vb. temel ihtiyaçları karşılamak adına "her yolun mübah" olacağı bir yaşam döngüsünün içinde elbette ki etik değerlerin olmayışına şaşılmamalıdır.
Bir diğer yandan bir dine mensup olmanın yeterli olacağı, dindar bir insanın ayrıca ahlaka ihtiyaç duymayacağı tezini savunan bir inanış da varlığını geniş bir kesimde göstermektedir. Dini ritüelleri yerine getirmek; çalmanın, yalanın, öldürmenin, adaletsiz olmanın üzerini örten kara bir örtü olmuştur. Ancak İslam'ı baz aldığımızda kime nasıl inandığımız değil nasıl davrandığımızın öncelikli olmasıdır. Allah'ın Kur'an'daki cezalandırma sistemi inançla ilgili değil davranışla ilgilidir. (Bkz. "Tûr 16.)
Hayattaki tercihlerimiz ve önceliklerimiz; dini ritüelleri yapmak mı, ahlaklı olmak mı?
Tercihimizi hangisinden yana kullanacağız; Nasıl göründüğümüz mü, nasıl yaptığımız mı?
İnanışın seni etkiler,
Davranışın ise herkesi...
0 Yorum