Aşk; marifet gözlüğünden insana ve eşyaya bakmaktır, ama manasız bakmak değildir!
Aşk; deruni bir iç muhasebeden sonra, ilahi sanaat karşısında hayran kalmaktır, ama kayıtsız kalmak değildir!.
Aşk; bazen bir kitabın safhasında, bazen bir satırın akışında, bazen de bir cümlenin oluşunda kendini bulmaktır; ama duyarsız kalmamaktır!
Aşk; kimi zaman kağıt kokusunda, kimi zaman bir kilimin dokusunda, kimi zaman da, bir damla suyun şeffaflığında "O" nu bulmaktır; ama körleme bakmak değildir!
Aşk; Mekke'de Mus'abı, Medine'nin sokaklarında Enes'i aramaktır, ama vaz geçmek değildir!
Aşk; Taptuk Emre'nin Dergah-ında Yunus, Şems'ın nazarında Mevlana, Mecnun'un gözünde Leyla, Kerem'in gönlünde Aslı, Ferhan'ın yüreğinde Şirin, Tahir'in bakışında Zühre, ama en önemlisi de Kutlu Nebi'nin firakına ağlayan küçükte kendini bulmaktır; fakat yapmacıktan kaçınmaktır!
Aşk; marifet nazarıyla, olaylara, eşyaya, kainattaki renk cümbüşüne bakabilmektir, es geçmek değildir! Feqiyê Teyran'ın, Muhammed Kerbelayi'nin, Abdurrahman Aktepi'nin, Ahmed Xanê'nin, Melayê Cızirê'nin, Hesenê Batevi'nin, Seyyid Âliyê Fındıkê'nin; gözünden bakmaktır, ama manasız bakmak değildir! Aşk; Memê Ala'nın uğrunda zindanı boyladığı Zinê'nin gözünden Memê'ye ölümüne vurulmaktır, fakat nefnasiyet dürtüsü değildir!
Aşk; Şirin'in sevdasına dağı delmeyi kabul eden Ferhad gibi olmaktır, ama asla terk etmek değildir!
Mana gözüyle, manevi aşkta kalın.
0 Yorum