Reklam Alanı

NELERLE UĞRAŞIYORUZ?

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

Ey iman edenler! Niçin yapmayacağınız şeyleri söylüyorsunuz?

Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz Allah katında çok çirkin bir davranıştır. (Saff, 2.3)

Bu gün Mazlum coğrafyalarda, Başta Gazze ve Doğu Türkistan olmak üzere; insanlar ağlarken, çocuklar annelerinin ninnileri yerine bombaların sesleriyle yataklarından fırlarken, şehirler, köyler zalimler tarafından yerle yeksan edilirken; hiçbir şey olmamış gibi davramak, insanım/Müslümanım diyen hiçbir kimseye yakışmaz! Allah bunun hesabını sorar.

Bakınız Seri-i Sakat-i'ye bir gün bir adam koşarak gelir ve ona: Üstad Bağdad çarşısı yandı, fakat senin dükkan yanmadı diye haber verir. Seri'i Sakat-i buna karşılik elhamdülillah dediğim için, otuz yıl istiğfar ettiğini bir dostuna söylemiş. İşte bu diğer insanların acısını kalbinde hissetmek, mazlumların dökülen gözyaşlarına ortak olmak, zaruri ve yapılması gereken işler varken, fuzuli şeylerden uzak durmanın adıdır... Bunun adı, digerkamlık, yani Müslüman kardeşini kendi nefsine tercih etmektir... Nefsini, kasa ve kesesini düşünen herkesin müflis olduğunu haykırmaktır!Müslüman; islâm davasını savunan ve asli meseleler varken; ucuz şeylerle uğraşmayan ehl-i takva, kelam ve kalemini hak için kullanan mücahid ruhlu kimsedir/ler!

Dünyanın kan gölüne döndüğü günümüzde, bir kısım insanların ferii meseleleri Televizyon ekranlarında hala ilim adı altında tartışma konusu yapmalarına kahroluyor insan... Dünyada bu kadar vahşet, zulüm, katlimalar işlenirken; birilerin kalkıp suyu üç yudumda  içmek, yemeği sağ elle yemek, hela'ya sol ayakla girmenin Sünnet olduğunu anlatmanın, çok ayıp olduğunu düşünüyorum... insanların hunharca ve sistematik bir şekilde soykırıma tabi tutulduğu bir zamanda; Cihadın, zalimlere karşı dik durmanın da hem farz-ı ayn hem de aynı Efendimizin (s.a.v) sünneti olduğunu anlatmamak çok üzücüdür... Zulme karşı durmayı, adaletli olmayı, inandığı gibi yaşamayı, ikiyüzlü olmamayı, ahlaklı ve namuslu olmayı, başkasının hukukuna riayet etmeyi, istikamet sahibi olmayı anlatmak, aile ve

ve çocuklarımızı da bu ruhla yetiştirmek her birimizin üzerine anın vacibi iken; islâm âleminin içinde bulunduğu buhranlı günleri görmezden gelip, birbirlerine kıyasıya laf yetiştirenler, değil bir medrese yedi medrese bitirmiş olsalar da, Ümmetin vahdeti için faydalı olabilirler mi? 

Ecnebileri aratmayan düğünler, Yahudi ve Hristiyanları sınıfta bırakan yaşam tarzında boğulmuş bir nesil göz önünde eriyip yok oluyorken; bataklığa saplanmış ve helake doğru koşan bu neslin kurtarılması için çaba sarf etmek gerekirken; şu mekruhtur, bu değildir gibi tartışmalarla sosyal medyada birbirlerini yiyip bitirenler; ümmete  rehberlik edebilirler mi Allah aşkına?

İlim ve irfandan yoksun, islâmın ana gayesini, sadece başındaki külahtan uzattığı sakaldan ibaret zannedenler; bu gün paramparça olmuş ümmetin uhuvvet ve vahdeti için ne yapabilirler ki? Çünkü söz konusu kişi ve kimselerin böyle bir dertleri yoktur...

Kuran ve Sünnet referanslı olmayan her türlü söz ve amel batıldır, atıldır, güdüktür ve ebterdir! Kur'an ve Sünnet dışında işlev gören her işleyiş, her inanış sahibini sadece felakete götürür. Ummetin bu gün içinde bulunduğu vahim durum ortada iken, toplumda ahlaki çöküş dip dalga yapmışken, her gün yüzlerce belki binlerce gencin uyuşturucu ve benzeri madde bağımlılığı yüzünden hayatları kararırken; televizyon ekranlarında saatlerce misvak kullanmanın, güzel koku sürmenin faydalarını, anlatmak tek kelimeyle vurdumduymazlıktır, gayesizliktir! Başka ne denilebilir ki? Son süreçte, sekiz aya yakındır Gazze'de yaşananlar gözlerimizin önünde cereyan ederken; Yahudi siyonistler sistematik bir şekilde soykırım yapmaya devam ederken, Doğu Türkistan'da işlenen mezalim kulaklarımızda yankılanırken; yerinde oturup tali meseleleri konuşmak, ben müslümanım/insanım diyen hiçbir kimseye yakışmaz...

Zira Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyuruyorlar:

“Müʼminler birbirini sevmekte, birbirine acımakta, birbirini korumakta bir vücut gibidir. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvları da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa dûçâr olur.” (Buhârî, Edeb) Evet, bu gün ümmet kardeşliği hasta ve yaralıdır. Bu yaranın tedaviye ihtiyacı vardır... Kendimize gelmek!

Hani, Şems-i Tebriz-i'nin Hz. Mevlana'ya; dünyada üşüyenler varken, sen ısınamasın, nasihat ve telkin içeren sözü varya; işte o nasihat her birimizin yoluna ışık, ufkumuzu açan aydınlık, nasıl ve ne şekilde yaşamamız gerektiğini hatırlatan altın değerinde bir öğüttür! İşte bu duygunun adı, merhamettir, imandır, mahşeri vicdandır! Başkaları ağlıyorsa, bizim gülmemiz ayıptır yani!

Ey ehli ilim, ey kalem oynatan yazarlar, şairler, akademisyenler; ona buna laf sokuşturup, dil uzatmaktan vaz geçip; bir an önce kendinize gelin. Ölü toprağı üzerine serpilmiş olan ümmetin evlatlarını uyandırmak için çalışın, çaba sarf edin. Dünyada insani ve imani bir yangın var, bu sizi hiç mi rahatsız etmiyor. Görmüş olduğunuz rüyalarınızı, göstermiş olduğunuz kermametlerinizi (!), başkalarına değil kendinize uyarlayın, zira Allah hepimizden istikamet istemektedir... Dünyada akan masum ve mazlumların kanlarının kokusu, hiç burunlarınıza gelmiyor mu? Unutmayın ki, âziz islâm dinî; itikad ve ibadet, siyaset ve ticaret, feraiz ve muamelat, ukubat ve hadler, ahlak ve namus, cihad ve davet, tebliğ ve merhamet, teslimiyet ve ittiba, Tesettür ve izdivaç, helal ve haram ilkeleriyle bir bütündür... Gün, ferii meselelerle uğraşmak günü değil; gaflet uykusuna yatmış olan ümmeti uyandırmak günüdür! Gün; Vahdet ve Uhuvvet günüdür, zalim ve müstekbirlere karşı yek vücut olup ders verme ve durma günüdür. Gün; birbirimizle uğraşmaktan vaz geçip, tacizkar ve yeryüzünü kana bulayan emperyalist/siyonist düşmanlarımızla uğraşmak ve ona karşı birlik ve beraberlik içerisinde olmak günüdür...

Geç olmadan, kendimize gelelim!

Kalın sağlıcakla!

20 Mayıs 2024

NELERLE UĞRAŞIYORUZ?
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.