Zihinlere İnşa Edilmiş Duvarlar
Soğuk savaşın sona erdiği dönemlerde Almanya’ yı ikiye bölen duvar fiziki olarak yıkılmaya başladığında ; dünya, duvarların yıkıldığı ve özgürlüklerin start aldığı gibi algıları neredeyse tartışmasız kabullenmişti. Oysa zaman içinde görüldü ki; esasen bu fiziki duvarın yıkılışı; görünmeyen ve küresel nitelikli acımasız ve fonksiyonel duvar/lar/ın yükseltilmesi ve tahkimine tekabül ediyormuş. Bu duvarlar, Müslümana Siyonist bir tıynet kazandırabilmiş, devasa ülkelerde renkli devrimler adıyla işgaller gerçekleştirebilmiş, Çin’in, toprağı Tayvan’a sahip çıkmasında çekingen olabilmesini sağlamış, Ukrayna gibi güzelim bir ülkeyi Siyonist ve Nazi’lerin elinde bir oyuncağa dönüştürebilmiş, Büyük İsrail/BOP gibi küresel bir yıkım projesine Müslüman ülkelerin yöneticilerini başkan olarak atayabilmiş, onun bir bölümü olan Arap Baharı denilen süreci algılarla boşa çıkarmış…yaşanmakta olan Filistin soykırımına Müslüman ülkelerin de destek olmasını ve ümmetin genelinin buna itiraz etmemesini sağlayabilmiştir.
İSLAMCI RENKLİ DEVRİMLER SÜRECİ
Özellikle Arap Baharı denen süreci de içine alan ama renkli olarak adlandırılmayan, birçok ülkede yaşanan İslamcı Renkli Devrimler, mezkur küresel duvarın en önemli temel taşları arasındadır. Bunu, bu cephenin/Batı Asya'nın en acımasız soykırıma tabi tutulmasından ve bu renkli İslamcı hükümetlerin de bu soykırımı desteklemelerinden bile olsa anlamak mümkün. Bu İslamcı Renkli Devrimler sürecinde Suriye yıkımı başta olmak üzere birçok ülkenin yıkımında ve teröristlerin eğitilip, donatılıp sahaya sürülmesi, iç kamuoyu ve zihinlerin İslami motiflerle dizayn edilmesi gibi önemli iş ve aşamalarda bu İslamcı denilen hükümetler İsrail ile birlikte hareket etti. Tıpkı şimdi yaşanan soykırımda da birlikte oldukları gibi.
Bu süreç, küresel bozgunculuğun en uç kirliliğine tekabül ediyor ve İslam toplumu ve mazlum toplumlara büyük zararlar vermiştir. Bu bakımdan iyi incelenmeli, iyi irdelenmeli ve sahiplerinin İslamcı olarak adlandırdıkları parti ve terör örgütleri, Fetö, IŞİD, Bokoharam gibi yapıların küresel büyük resimde/zihnimize inşa edilmiş duvarda nerede durdukları doğru tespit edilmelidir…
SONUÇ
Tek merkezli belirleyicilik ve hegemonyaya tekabül eder bu duvar. Bu duvar 7 Ekim Devrimi ile yıkılmaya başlamıştır. Bakın; ABD’ nin bu hafta aldığı iki karara göz atalım: Biri, 100 milyar dolar civarındaki üç ülkeye yapılan (Ukrayna, İsrail, Tayvan) silah tedariki ve diğeri ise Tiktok denilen uygulamanın yasaklanması. Bu iki karar, birçok önemli ve hızlı gelişmeden sadece ikisi ve büyük resme ait iki önemli gösterge. Bu duvarın korunmasına dair ve Filistin’de soykırımın sürdürülebilmesine yönelik bir tahkimat. Yani yaşanan soykırımla ilgili. İşte tüm bunlar, bu duvarın/bu görünmeyen duvarın tuğlaları.
Bu duvarı görmeye başlamadan, mahiyetini anlamadan; bırakın onu yıkma konumunda olmayı; tam tersine, belki de farkında olmayarak onu ayakta tutma durumunda olabiliriz.
Biraz açalım:
Tek kutuplulukla mücadele ya da 3. Paylaşımla ilgili sürecin üç ana cephesi/aktörleri kimlerdi? Hangi bölgelerdi? (ABD’ nin silah tedariki yaptığı üç ana unsur)
1-Pasifik/Çin/Tayvan.
2-Rusya/Ukrayna
3-Batı Asya/Filistin/İsrail/Direniş cephesi bileşenleri.
Birinci cephede henüz sıcak savaş başlamış değil. İkinci ve üçüncü cephede ise sıcak savaş var ve Filistin’ de bir soykırım yaşanıp bitti (Gazze Çocuk Soykırımı), ikincisi ise başlamış durumda. İşte ikincisinin devam etmesine yönelik şartlar için çok yoğun küresel çabalar harcanmakta. Elbette direniş ve protestolar da...
Şimdi;
Bu küresel duvarların zihinlerde inşa edildiği ve algılar oluşturarak, kanaatler oluşturarak, yönlendirmeler yaparak tuğlalarını yükselttiğini ve kendine has kavramlara sahip olduğunu (uluslararası toplum, demokrasi, insan hakları, barışçıl gösteri, İslamofobi, antisemitizm, İsrail Demokrasisi vd.) biliyoruz. Bu kavramların, niçin üretildiği, niteliklerini, nasıl işletildiklerini anlamaya/çözmeye başladığımız gibi her kavramın oluşturduğu algı, yani duvarın her tuğlası yıkılmaya başlayacaktır.
İşte tek küresel odaktan yönetilen Soykırım koalisyonuna ait sosyal ve diğer medya tekelinden bağımsız olan Tiktok’un, ABD tarafından yasaklanmasının en önemli nedenlerinden biri budur. Algı tekelini soykırımcı koalisyonun elinden alan her girişim/alternatif, önemsiz gibi gösterilse bile bu duvarın bekası için tehlikelidir. Zira farklı bir kaynak/heber; karşılaştırma ve muhakemeyi mümkün kılarak; gerçeği daha iyi anlamaya, gerçeği daha görünür kılmaya destek olduğu için bu duvarın bekasına/soykırımcı koalisyonun, bozgunculuk ve soykırımı sürdürmesine engeldir.
Özellikle batıda, üniversitelerde, akademik çevreler, siyasi çevreler ve değişik kesimlerde cerayan eden soykırım karşıtı slogan ve mesajlar, bu bilincin küresel düzeyde oluşmaya başladığına işaret etmektedir.
Bu protestolarda 'evet antisemitistiz' gibi bu algıyı kıran tepkilerin telaffuz edilmesi önemli bir kırılmaya işaret etmektedir. Tüm bu çabalar ve batı halklarının gerçeği görmeye dönük gayretleri birçok sahte kavramı yıkacak, münafık çoğunluğun maskesini parçalayacak ve kim bilir belki de güneş Batı’ dan doğacaktır.
Gerek İsrail içinde ama özellikle de Batı’da cereyan eden protestoların, Refah soykırımı’ nın seyrini/hızını önemli ölçüde etkilemekte olduğu bilinmelidir...
SELAM OLSUN!
Selam ile bitirelim.
““ Abdulmelik el-Husi ABD'deki protestocuları selamladı
Direniş lideri "Filistin'e yönelik bilinçli halk hareketleri büyüyor ve genişliyor" dedi.
Özellikle Amerika Birleşik Devletleri'ndeki üniversitelerde Gazze'ye destek amacıyla düzenlenen protestolara işaret etti.
Seyyid el-Husi, "Amerikalı yetkililer Gazze'deki soykırım suçlarını protesto edenlere karşı acımasızca davranıyor, Amerikan üniversitelerindeki protestolara yönelik resmi tutumun kabul edilemez olduğunu ve tüm sözde normları hiçe saydığını teyit ediyor" diye ekledi.
Bu bağlamda Amerikalı yetkililerin "yasalarına, anayasalarına ya da demokrasi, düşünce ve ifade özgürlüğü gibi öne sürdükleri ve övündükleri hiçbir ilkeye saygı duymadıklarını" vurguladı.
Ayrıca Washington'un "ABD içinden Filistin halkına karşı işlenen suçlara son verilmesi çağrısında bulunan sesleri duymaya tahammül edemediğini" kaydetti.”” https://ydh.com.tr/d/19428/abdulmelik-el-husi-abd-deki-protestoculari-selamladi
Tüm direnenlere, tüm haysiyetlilere, duvarları gören tüm basiretlilere, duvarları yıkan tüm vicdanlara selam olsun.
0 Yorum