Son Perde mi?
"Biz vurulduktan sonra diğer yanağımızı çeviren insanlar değiliz. Uygun zamanda ilgili yetkililer inşallah güçlü bir darbe indireceklerdir.
Silahlı kuvvetlerimizin başında Allah'ı bilen, sabırlı, bilge ve mantıklı bir alim vardır ve İran silahlı kuvvetlerini mantıklı bir şekilde yönetir. Uygun gördüğümüz zaman harekete geçer ve karşılık veririz. Ama kesinlikle karşılık vereceğiz ve liderin de dediği gibi konuyu cevapsız bırakmayacağız."
Yukarıda ki sözler
İran Devrim Muhafızları Deniz Kuvvetleri Komutanı Alireza Tengsiri' min el-Meyadin'e verdiği özel röportajdan bir kesit. Röportajın tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
ttps://ydh.com.tr/d/19214/general-tengsiri-direnis-ekseni-nin-gorevi-filistin-i-savunmaktir
1. İran'ın İsrail'e vereceği cevaptan önce, İran'dan cevap talep eden eylemin fail ve odağını bilmeli. Bu odak küresel emperyalist iradedir ve İsrail sadece bir tetikçidir.
2. İran'ın cevabı, kapsamı ve alanına bakılmaksızın, geçmişten kopuk olmayan ve bitmeyecek bir cevap olarak okunmalı.
3. İran'ın cevabı, sadece İsrail'e karşı görünse bile tüm küresel cepheye karşı bir cevap niteliği taşıyor ve başlamıştır.
4. İran'ın vereceği cevap, cevap verileceği beyanıyla başlamıştır.
Ardından, ateşkes önerisi ile iptal edileceği teklifi ile sürece devam edildi. İsrail, ateşkese yansımıyor ve esasen bu kışkırtıcı hukuksuz saldırıların bir amacı da çok yaklaşılan ateşkes sürecini baltalamak. Gelinen noktada gerçekleştirilen soykırıma rağmen İsrail, savaş son bulduğu gibi yenik olacağını biliyor...
İran'ın Hamas'ın "ateşkes" önerisi ile küresel cephenin önerdiği "ateşkes", mağlup ve galibi değiştirecek nitelikte farklı iki ateşkes mahiyetindedir.
5. İran'ın, ateşkes önerisi, küresel cepheye, yenilgiyi kabul edin önerisidir.
6. İran da, İsrail de zamanın, küresel direnişin lehine, küresel siyonizmin/emperyalizmin aleyhine olduğunun farkında. Bu yüzden İran, işi bilinçli olarak ağırdan almakta; karşı taraf da acele etmektedir. Direniş unsurlarının tahkimatı ve yeteneklerini güçlendirmesi, Batı Şeria'nın silahlandırılmasının tamamlanması, Golan cephesinin güçlendirilmesi, siyonist cephenin/Atlantik cephesinin kan kaybetme sürecinin uzun sürmesi, merkez devlet olarak İran'ın ayakta kalması gibi birçok husus, İran'ın direkt işin içine girmesi ile edineceği faydaları azaltmaktadır.
7. Küresel cephe/ABD, tam anlamıyla İran ile direkt karşı karşıya gelmeye hazır ve istekli değil. Öyle olmasaydı, şimdiye kadar bu süreç zaten başlamış olurdu. Burada şunun altını çizmeli: İran'la karşı karşıya gelmek, Rusya ile Ukrayna' nın karşı karşıya gelmesine benzer. Yani Rusya ile Ukrayna karşı karşıya gelmemiştir; Atlantik cephesi ile Avrasya cephesi karşı karşıya gelmiştir. Gazze'de de, Tayvan'da da durum az ya da çok buna benzemektedir.
8. İran'ın, şimdiye kadar özellikle İsrail ile direkt karşı karşıya gelmek ve muhatap olmamasının nedeni bunun gerekli olmaması ve sınırı olan direniş unsurlarının yeterli olmasıdır. Üstelik zaman, direnişin lehine; tek kutupluluğun ve dolayısıyla siyonizmin aleyhine işlemektedir.
9. İran'ın, hem göstere göstere hazırlık yapması (bu hazırlık, devam etmekte olan geniş alanlı ve komplike/küresel nitelikli stratejik özellikli konumlanmaları kapsar) hem de kararlılığı ve zamana yayması/yavaş hareket etmesinin önemli nedenlerinden biri de düşmana bir korku salması, düşünme payı bırakması, kendi kamuoyunu motive etmesi, düşman ve küresel kamuoyunu olumlu sonuçlar doğurabilecek yönde etkilemsi, düşmanı savunma ve korkulu bekleyiş halinde ve hareketsiz durumda daha uzun süre bekletmesidir.
10. İran, Batı Asya'da küresel cephenin ana unsuru ve merkezi olduğundan, diğer coğrafyalarda ki direniş unsurları ile oluşmuş koordinasyon ve kazanımlarının zarar görmemesi için gerekli itinayı gösterme sorumluluğunun bilincindedir.
İran, İsrail'in umutsuzca bu kartı/İran kartını oynamasının, İsrail'in ne derece çaresiz bir durumda olduğunun göstergesi olduğunun da farkındadır.
İran'ın verilecek cevapla bir tuzağa düşeceği temennisi küresel bir beklentidir ve bu beklenti, bu beklenti sahiplerini kahretmektedir. İsrail de tüm münafıklıklar kadar olmasa da bu beklenti içindedir.
Bu beklentinin kendisi de bir tuzaktır.
Tüm bu hususlara rağmen, İran, Kasım Süleymani için küresel cephenin tepesine kısmi bir saldırı yaparak cevap verme konusundaki rüştünü göstermiştir.
Dolayısıyla şimdi de uygun göreceği şekilde, boyutta ve nitelikte bir cevap verecektir ve bu cevap İsrail'e değil, onun sahiplerine olacaktır. İran, ABD başta olmak üzere hiçbir gücün provokatif eylemine cevap vermekten aciz değildir. Bu cevabı nasıl, ne zaman ve ne şekilde vereceğini kendisi belirleyecek ve verecektir. Lehine olan süreci, aleyhine çevirmemeye de özen göstererek.
11. Aslında İngiltere ve ABD'nin, İsrail'in, İran'la ABD'nin direkt karşılaşmasını reddettiği bu süreçte İran'ın İsrail'e direkt bir cevap vermemesi, İsrail'in hedeflediği yere evrilmemesi de fena bir seçenek sayılmaz. Yine de bekleyiş sürüyor ve bu bekleyiş devam ediyorken İsrail'den her şey beklenebilir. Nitekim İsmail Haniye'nin çocukları ve torunlarına yapılan saldırı da bunu göstermektedir.
İsmail Haniye'nin, çocuklarının şehadet haberini alırken ki tevekkülü ve verdiği mesajlar takdire şayandır:
"Düşman, oğullarımı öldürerek duruşumuzu değiştireceğimizi düşünüyorsa yanılgı içindedir.
Oğullarımın kanı Gazze'de şehit olan insanlarımızın kanından daha kıymetli değildir, çünkü hepsi benim evlatlarımdır.
Tereddüt etmeyeceğiz, geri çekilmeyeceğiz, Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın özgürleştirilmesi için yolumuza devam edeceğiz."
“Bütün halkımız, çocuklarının kanıyla ağır bir bedel ödedi, ben de onlardan biriyim. Ailemizin 60'a yakın ferdi şehit oldu.
Üç oğlumun ve bazı torunlarımın şehadetiyle bizlere bahşettiği bu şereften dolayı Allah'a şükrediyorum.”
12. Son kertede ve işe yarayacağını düşünürse İsrail ne yapabilir? Komplo teorisi gibi ama öyle maalesef. Mesela Mescid-i Aksa'yı yıkabilir veya Kabe'ye bile saldırabilir. Yapar mı, yapabilir mi? Evet. Niçin? İran'la Batı cephesini direkt karşı karşıya getirmek için. Peki bunu başarırsa bile kendi bekasını sağlamış olur mu? Hayır. Çünkü İsrail, yanlış düğümlenmiş bir ilk düğmedir.
13. İran'ın vereceği cevabın kapsamı, şekli ve şiddeti gelinen hassas noktada stratejik bir anlam ifade edecektir. Tüm direniş bileşenlerin senkronize edilmesi ve iki unsuru göz ardı etmemesi hesaplanmıştır. ABD'nin müdahil olma niyeti ve hareketlerinin mahiyet ve oranına göre üs ve unsurları hedef olacaktır. Diğer merak edilen husus ise İran'ın nükleer eşiği aşıp aşmadığıdır...
14. Tüm direniş unsurlarının senkronize hareketi de üzerinde durulması gereken hususlardandır. Siyonis cephe, Lübnan'da iç savaş denemesi ile direnişi durdurma, Yemen'de de muhalifler üzerinden Ensarullah'ı meşgul etme gibi kartları devreye sokmaya çalışabilir. Bu engellemelerin çok etkili olmayacağı varsayılabilir. Esas olan ise bu senkronizasyonun tüm direniş unsurlarının eş zamanlı olarak bir füze yağmuru olacak mı ve Hizbullah başta olmak üzere direniş unsurlarının İşgal altındaki topraklara karadan bir girişi/mi olacak mı? Olacak ise nasıl ve hangi aşamada olacaktır?
15. Çok iyi durumda olmasa da Suriye'nin, tabii ki en çok Suriye'deki İran unsurlarının nasıl bir işlevi olacağı da önemlidir. İran'a, coğrafi yakınlığı nedeniyle Irak direnişinin görünenin dışında yetenekleri olup olmadığını da biliyor değiliz.
Diğer bir husus ise daha genel bir durum. Rusya ve Çin gibi güçlerin İran ile olan/olası senkronizasyonu. Belki bunu üç ana cephenin (Batı Asya, Ukrayna/Rusya, Tayvan/Çin) senkronizasyonu olarak da adlandırmak mümkün.
Sonuç olarak ABD ve İran veya bunlardan biri verilecek cevabın son hamle olmasını yani tüm direnişin, tüm yetenekleriyle sahaya inmesini mi istiyor, yani mücadele, artık sahaya inecek büyük aktörler arasında mı devam edecek, yoksa bir noktada orta bir yol bulunup, sürecin ertelenmesi mi gerçekleşecek, yani kontrollü/sınırlı bir cevap mı verilecek?
Bilmiyoruz. Sadece bekliyoruz.
Ancak özellikle ABD ve İran açısından ikinci şıkkın tercih edileceğini düşünüyorum. Bunun en önemli nedenlerinden biri, İslam ülkelerinin birlikte hareket etmemesi, diğer bir nedeni ise son darbeye, İsrail tarafından erken doğum yaptırılmak istenmesidir. Zira son darbenin başarılı olabilmesi için zamanlamasının son darbeyi vuracaklar tarafından belirlenmesi şart. Gönlümüzden geçen erken olması ama büyük ihtimalle bu defa da sınırlı kalacak ve mazlum Gazze halkının ödediği bedellerin, çocuklarının kanıyla elde edilen kazanımlarının ve yaklaştıkları zaferin riske atılmaması öncelenecek.
Dua edelim. Allah'ım, şimdi bile enkaz altında aç ve susuz bekleyen Gazze'lilerin duâlarını kabul et. Onları muzaffer kıl.
0 Yorum