Kurtuluş günleri…
Kıymetini o günleri yaşayanlar biliyormuş demek ki.
70’li yıllarda nasıl kutlanırdı. Şimdilerde nasıl kutlanıyor.
O yıllarda anı yaşayan gaziler mevcuttu. Onlar ve nlardan dinleyerek o günleri hafızalarında yaşayanlar…
Onlar gidince törenlerin ruhu da 90’lı yıllara kadar ancak dayanabildi. Sonrası malum…
Resmi bayramlar içinde Urfalıyı en çok heyecanlandıran, en çok sevinç ve keyif vereni 11 Nisan’dı sanırım. Büyük bir prodüksiyonla savaş birebir canlandırılırdı.
Zaman içerisinde kutlamalar yer değiştirmişti. Ben kendi hatırladıklarımı söyleyeyim. Önceleri Şehitlik çamlıkta kutlanırmış. Ağaçlar arasında askerler ve çeteler savaşı canlandırırmış ki ben ona yetişemedim. Sonrakileri hatırlıyorum. İlkokuldan lise bitimine kadar bazen yürüyüş takımında bazen bandoda hep katıldım. Bir ara İpekyol’da, sonra tugayın karşısında polis evinin yerinde, daha sonra Haleplibahçe’de ve koşu meydanında kutlanırdı. İnşa edilen "Sahte kale" nin etrafında, çete kıyafetleri ile savaş canlandırılır, renkli sis bombaları, kuru sıkı mermiler ile seyirciler galeyana gelir, "Saco" nun heykelinin alaşağı edilmesiyle büyük bir tezahürat eşliğinde bayram irat edilirdi. Esnaf temsilcileri ile tüm okullar bando takımlarıyla, Urfalıların büyük katılımı ve alkışı ile geçiş töreni yapılırdı. Organizasyonu esnaf, belediye ve askeriye birlikte yapar, halkla beraber büyük coşku içinde kutlarlardı. 11 Nisan’ın ruhu Urfalının gönlünde yaşar ve yaşatılırdı. Ha bu arada, 11 NisanIı bayram yerinde satılan ‘çağala’ ile hatırlamışımdır.
90’lı yıllardan sonra 11 Nisan’ın içi yavaş yavaş boşaltılmaya başlandı. Önce kurtuluşun canlandırıldığı gösteri kaldırılarak Urfalının bayramla gönül ilişkisi kesildi. İlerleyen yıllarda okulların katılımı kısıtlanarak halkın seyir keyfi tamamen kalktı. Şimdilerde ruhu alınmış diğer tüm resmi bayramlar gibi Valiliğin önünde protokolün mecburen katıldığı etkinlik halini aldı. Çelenk koyma, saygı duruşu, kerhen yapılan konuşmalar ve dağılış…
Bu yıl protokolde ne Urfalının temsilcisi vekiller ne de 11 Nisan’ın en coşkulu şekilde kutlanmasına önderlik edecek Büyükşehir Belediye başkanı yoktu. Bayramın içi boşaltılmış hali onlara da keyif vermiyor, kendilerinde "mutlaka katılmalıyım" düşüncesi oluşmayıp aidiyet hissi yaratmıyor demek ki.
Toparlayacak, motive edecek , şenlik havasına sokacak önderler olmayınca halk da rağbet etmiyor.
Artık Urfalı olmadan , Urfalıdan habersiz kutlanıyor bayram...
Son birkaç yıldır Balıklıgöl’de yapılan ışık gösterisi olmasa bayram olduğundan kimsenin haberi olmayacak.
Şehrin demografik yapısının değişmesiyle sayısı iyice azalan Urfa yerlisi ötekileştirilip azınlık duruma düşünce, şehrin diğer değerlerinin sahipsiz kalması gibi bu tür tarihi öneme sahip etkinliğe gönlünü katarak sahiplenenlerin sayısı da oldukça azalmış durumda.
60’lı 70’li yıllardaki coşkulu 11 Nisan kutlamaları şimdi yapılsa yeni ev sahibi Şanlıurfalılar:
"ne yapıyor bunlar " deyip yabancı gözlerle etkinliği seyrederler herhalde...
Değişen toplum yapısı ile her şeyin içi boşaldı.
İnşallah bir daha yaşanmaz.
Ama şehir olarak şimdi böyle bir işgalle karşılaşılsa Yeni Nusret beyleri, Büyük Hacı Mustafa'ları, 12’leri, yalın ayak yırtık elbiseleri ile köylerden, ilçelerden kalkıp yürüyerek gelenleri ve adını unuttuğumuz nicelerini çıkarabilecek miyiz acaba ?
Vaziyeti görünce ‘Zor’ diye içimizden geçiyor.
Gelecek 11 Nisanları hakkıyla yaşamak ve kutlamak dileklerimle...
0 Yorum