Muhterem Kardeşlerim…
Her yazımızda olduğu gibi, sizlere önemli konuları öncelikle sahih kaynaklardan, Tam İlmihal Saadeti Ebediyye, İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat, Hakikat Kitab Evinin İhlas Yayınlarından faydalanarak sizleri bilgilendirelim istiyoruz.
Efendim;
Oruç, Kur’ân-ı Kerimde çeşitli Âyet-i Kerimelerle, Müslüman, akıllı ve ergenlik çağına ulaşmış olan kadın erkek herkese açıkça Farz kılınmış bir İbadettir.
İslâm dini, Allahü Teâlâ’nın emirleri ve yasakları üzerine bina edilmiştir. Bu emir ve yasaklar üzerinde, hiç kimse söz sahibi değildir. Ne emredilmiş ve nasıl emredilmiş ise, o İbadet öyle yapılır. Oruç İbadetinin de, şekli, vakti, nasıl yapılacağı açıkça bildirilmiştir. Dolayısı ile Orucun şeklini, vaktini değiştirmeye, herhangi bir kimsenin gücü yetmez. İslâmiyet, Hıristiyanlık gibi değildir. Hıristiyanlık, tahrif edildiğinden, onu herkes dilediği gibi değiştirmiştir.
Müslüman kendini, Allahü Teâlâ’nın aciz bir kulu olarak bilir. Allahü Teâlâ’yı ise, her şeyin yaratıcısı, sahibi ve rızık vericisi olarak bilir ve inanır. Bunun için de, Cenâb-ı Hakkın emri ile hareket eder, hayatını ona göre düzene koyar. Bu, utanılacak değil, övünülecek bir hâldir. Çünkü Yaradan’ının rızasına uygun hareket etmekte, O’na kul olmaya çalışmaktadır. Allahü Teâlâya kulluktan yüz çevirmek, itirazcı, kibirli kimselerin işidir.
Gayr-i Müslim kaynaklardan beslenerek, Müslümanların Oruç İbadetine saldıranlardan bazıları;
“Bir ay müddetle, bilhassa yaz günlerinde gündüzleri yemeyip içmeyerek, âdet olanın zıddına geceleri yiyip içmek, sıhhate zararlı olup, çeşitli hastalıkların meydana gelmesine sebep olduğu, mütehassıs doktorlar tarafından iddia edilmiştir” diyorlar.
Böyle söyleyen ve yazanların, bu sözleri ve yazıları doğru değildir. Olanın tersini söylemektir ki, bu da iftiradır. Çünkü Orucun edeblerinden birisi de, İftar zamanında mideyi tıka basa doldurmayıp, henüz iştahı varken yemekten el çekmektir. Bu edebe riayet edenlerin, hasta olmak değil, bilakis sıhhat bulacakları bütün doktorlar tarafından ittifakla bildirilmiştir.
Oruç, Allahü Teâlâ’nın emrettiği bir ibadettir. Nasıl emredilmişse, o şekilde yapılır. Öğle Namazı Öğle, İkindi Namazı İkindi vaktinde Farz olduğu gibi, Farz olan Orucun vakti de Ramazan ayıdır. Beş vakit Namazın, Haccın, Orucun vakitleri ve yapılış şekilleri hiçbir şekilde değişmez ve değiştirilemez.
Dört Mezhebe göre Ramazan Orucunda niyetin son vakti
Ramazan Orucunda niyetin son vakti, Hanefî’de Dahve-i Kübra denilen, Şer’i gündüzün yarısı, yani Türkiye için, Öğle vaktinden, yaklaşık 70 dakika kadar önceki zamandır.
Diğer üç Mezhepte ise, İmsak vaktinden önce niyet etmek şarttır. Bu bakımdan, bu üç Mezhepte olan ile bu üç Mezhepten birini Oruçta taklit edenin, imsak vaktinden önce niyet etmesi şarttır.
Unutursa veya oruca başladıktan sonra Mezhep taklidini gerektiren bir durum olur da, İmsak vaktinden önce niyet etmemiş olursa, artık geriye dönme imkânı olmadığı için, Orucunu kurtarabilmek maksadıyla, zaruretten dolayı Hanefi Mezhebini taklit eder. Çünkü Hanefî Mezhebinde İmsak vaktinden sonra da niyet caizdir.
Dahve-i Kübra vakti
Buna kaba Kuşluk da denir. Oruç müddetinin yarısıdır, bu da Öğleden bir saat kadar önceki vakittir. Mesela bir şehirde, İmsak 05.00’de, Akşam vakti de 17.00’de oluyorsa, Oruç müddeti 12 saat eder. Bunun yarısı 6 saattir. İmsak vaktinden 6 saat sonraya kadar, yani saat 11.00’e kadar niyet edilebilir. İmsak 04.00’de, Akşam vakti de 19.00’da olursa, 15 saat eder yarısı 7,5 saat eder. İmsak vaktine eklenince, Dahve vakti saat 11.30 olur. Yani mevsimlere ve şehirlere göre değişir.
Oruca niyetin vakti
Ramazanda ve Nafile Oruçlarda niyetin vakti, güneş battıktan sonra başlar. Son vaktiyse, ertesi günü Dahve-i Kübra vaktine kadardır. Dahve-i Kübra vakti, Şer’î gündüzün yani İmsak vaktiyle akşam vakti arasındaki zamanın yarısıdır. Bu vakit, Türkiye’de öğleye 60-70 dakika kadar kalan zamandır.
Kaza ve kefaret oruçlarında ise, akşamdan imsak vaktine kadar niyet edilebilir. Ramazanda oruca niyet ederken, akşamdan imsak vaktine kadar “Yarın oruç tutmaya”, imsak vaktinden sonraysa “Bugün oruç tutmaya” denir. Yanılıp yanlış söylense de, oruç tutulacak gün bilindiği için mahzuru olmaz. Ramazanda bir aylık oruca toptan niyet edilmez, her gün ayrı ayrı niyet etmek farzdır.
Gece yatarken yemeği yiyip veya yemek yemeden niyet edilse, sonra gece uyanınca, sahura kalkınca yemek yemekte mahzur yoktur. Akşam yemeği yerken niyet etmek iyi olur. Niyetten sonra da, imsak vaktine kadar yiyip içmekte mahzur yoktur. Sahura kalkınca da, daha önce niyet edilmiş olsa da, imsak vaktine kadar yiyip içilebilir.
Ramazanda, “Yarın dişim ağrımazsa oruç tutarım, ağrırsa tutmam” diye akşamdan niyet edilse, böyle şüpheli niyetle oruç tutmak sahih olmaz. Niyetin son vaktinden önce, kesin karar vermek gerekir.
Oruç tutmak niyetiyle yatmak da niyettir, sahura kalkılmasa da oruca niyet edilmiş olur.
Allahu Teala cümlemizi Namazını kılan, Orucunu tutan, ibadetlerini geciktirmeden yerine getiren kullarından eylesin. (Amin)
0 Yorum