Gazze Şifa Hastanesi...
Yüzlerce insan; önce elleri arkadan bağlandı, sonra kurşuna dizildi, sonra da üzerlerinde tanklar yürütüldü. Bakmaya tahammül edemediğimiz görüntüler…
Gazzeliler yakınlarının cenazelerini arıyor...
Gazze ölüyor... Gazze açlıktan kırılıyor...
Gazze'de katliam devam ediyor.
Yok, hayır bunu yapan insan olamaz.
Bu kadar düşemez, bu kadar kötü olamaz insan!
Bunlar; yeryüzünde bozgunculuk yaparak, kan dökerek, insanı ve insanlığı yozlaştırarak, fitne ve fesat çıkararak; kendi kötü/lükleri ile kendi kötülüklerinde insanı ve insanlığı boğmaya, yok etmeye çalışan insandan aşağı, başka bir varlık! Evet, insan değil, evet, evet kesinlikle insan olamaz bunlar. İnsandan çok çok aşağı, bambaşka; kahrolmazsa bütün insanlığı kahredecek kahrolası bir varlık siyonizm!
Ve Gazze’deki olaylar karşısından kör, sağır ve sessiz kalanlar, Gazze’nin yanında olamayanlar, Gazze’ye gündemlerinde yer aç/a/mayanlar, bizler… Her devlet, her müslüman, her insan, her birimiz bütün dünya...
Masum değiliz hiç birimiz, mesulüz...
Evet, biliyor ve inanıyoruz ki ne olursa olsun kötülük yok olacaktır! Kötü olan, fena olandır ve fena olan fânidir, kötülük geçicidir, aslolan iyidir, iyiliktir madem iyiler “iyi” olacak. Zira biliyor ve inanıyoruz ki iyiler “iyi” olmazsa kötü olacak… Kötü olacağız… Kötülere sessiz kalan dünya, kötülüğe mahkûm olacaktır…
Gazze’den sonra, Gazze’yi anmadan geçirdiğimiz günün hesabını veremeyeceğiz duygusu sarmalı her birimizi. İyi olma adına, kötülükten kurtulma adına, kendimizi, ruhumuzu en azından “temiz” tutabilme adına Gazze’nin acısını hissetmek, Gazze’yi görmek, Gazze’yi duymak zorundayız. Gazze acıtacak. Gazze acıtmalı. Bırakalım en azından Gazze acıtsın her birimizi. İnsanlık kendi acımızda değil, başkasının acısına ortak olduğumuz zaman oluşan bir şey ve insan ancak başka acılarda ortaklaşabildiği kadar insan olabilecek ve de insan kalabilecektir.
Evet, bakmaktan, kızmaktan, öfkelenmekten, ağlamaktan, kahrolsun demekten, küçük boykotlardan ve dua etmekten başka bir şey gelmiyor elimizden. Burası tamam. Ama unutmamalıyız ki elimizden geleni yapmazsak gönlümüzden geçene ulaşamayacağız. Belki şu an, şu Ramazan günlerinde dualarımızın kabulü, hali hazırda elimizden gelen her neyse, en azından, utanarak da olsa, kahrolarak da olsa onu yaparak, Gazze’yi her dem hatırlayarak, onu unutmadığımızı ortaya koyarak, Gazze’den sonra vicdanen çürümüş olanlardan olmayabiliriz. Belki de Gazze’den sonra insanlığımıza küçük bir nişanenin şahidi kılarız bugünkü kalp yorgunluğumuzu, bugünkü hüznümüzü, bugünkü gözyaşımızı, acımızı…
Onun için Gazze’nin acıtmasından kaçınamamalı insan, her dem hatırlayarak, her an hissederek, her dem Gazze’nin bizi acıtmasından kaçınmayarak, Gazze’den sonra “yanmaktan” kurtulabilmenin yolları ile umuda bir yol bulabilmeli insan... Bizim bu süreçte, bütün çaresizliğimize ve utancımıza rağmen en azından duygularımızla onları hissediyor oluşumuzdur belki bizi kurtaracak olan ve zalimlerden yana olmadığımızın, mazlumun yanında olduğumuzun karinesi olacak olan…
Ve Gazze’den sonra insanlıktan düşmeyerek, insan olmaklıkta kalmamızı sağlayacak olan ve insanı/insanlığı kal’dırabilecek olan… O yüzden daha fazla gündemimizde olmalı Filistin. Daha fazla gündemimizde olmalı Gazze. Hiçbir şey yapamazsak da utancımızı tövbeye çevirerek, duamıza katmalı, sözümüzle, özümüzle hissetmeli Gazze’yi, Aksâ’yı anmalı her dem.
Evet, “Gazze’den Sonra” diye bir şey var. Gazze’den sonra da Gazze olacak, Gazze hep var olacak. Çünkü ne demiştik: Mekânın ruhu vardır… Gazze’deki çocukların ruhu vardır, bebeklerin ruhu vardır, tertemiz annelerin ruhu vardır… O saf, o tertemiz, o masum insanların, çocukların, bebeklerin o topraklara işleyen ruhları, bugün pervasızca katliam yapan insan aşağısı, vahşi terör örgütüne orayı mekân etmeyecektir… Binlerce masumun kanıyla suladığı Gazze ve Filistin, eninde sonunda ancak orada izzetle mücadele edenlerin olacaktır... Bir “Gazze” vardı. Artık “Gazze’den Sonra” diye yeni bir şey daha var. Ama bunların da ötesinde; “Gazze’den Sonra da Gazze olacak.”
0 Yorum