İdeal devlet tanımında yöneticinin işin eğitimini almış bilge insanlar içinden seçilmesi gerektiği anlatılır. Hem batılı hem de doğulu filozofların “hayali” bu şekildedir. Hatta seçmen olacakların bile belli bir eğitimden geçmiş olması gerektiği anlatılır.
Yukarıdaki temel ilke günümüz demokrasilerinde geçerli bir kaide değildir. Yaşanan karmaşa ve kaos ortamlarının temel sebebi de budur.
Yaptığı işi profesyonel kurallara göre yapan finans sektöründeki kurumsal firmalar veya fabrikalar yönetici pozisyonuna atayacakları kişiyi seçerken gerekli teknik, iktisadi eğitimin yanında yan dal olarak işletme konusunda da eğitim almış kişileri tercih ederler. Hatta bu işin eğitimini en iyi okullarda almış olanları seçerler.
Bir işletme yönetiminde aranan bu unsurlar Ülke ve şehir yönetiminde alınacak kararlarda söz sahibi olacaklarda nasıl aranmaz, üzerinde oturup düşünmek gerekir. Tüm doğa bilimlerinin yanında dil, tarih, hukuk gibi alanlarda en az lisans derecesinde bilgi sahibi olup bu alanlarda tecrübesini ispat edebilmiş, adalet, ahlak ve erdem gibi ön kabullerden de yeterli payı almış olmalıdır.
Bazı alanlarda hala seçilmenin şartı olarak okur-yazarlığın (İlkokul)yeterli olması endişe vericidir. Kulaktan dolma bilgilerle, arkasına aldığı feodal ve ekonomik gücün etkisiyle alacağı kararlar toplumun ne kadar önünü açacağı tartışmalıdır.
Kompleks yapısıyla Ülke yönetiminin bir kopyası olan Belediyecilik alanında da Başkanlığa ve meclis üyeliğine soyunan kişiler, matematik-Fizik gibi analitik zekanın göstergesi olan doğa bilimleri eğitiminin yanında, Hukuk, ekonomi, şehircilik ve inşaat mühendisliği dallarında rüştünü ispat edebilecek donanıma sahip olmalıdır. Bunun yanında dil bilimine vakıf olmalı hitap ettiği toplumu ikna edebilmelidir.
Yönetime talip olan Belediye başkanları, vekiller ve muhtar adayları üstte sıralanan dallarda kendi branşlarına göre çok sıkı bir eğitimden geçip, Halkın izleyebileceği sınavlarda rüştlerini ispat edebilmelidir.
Bu şekilde seçilen kişiler, ortaya çıkabilecek sorunlarda, çözümü istenen meselelerde, üretilecek hizmetin zamanında ve verimli olarak sunulabilmesinde etkin rol oynayacaktır.
Aksi takdirde şu anki sistemin bize sunduğu aday profilleriyle devam etme mecburiyetimiz, yaşadığımız ve seçimden sonrada yaşayacağımız gün gibi aşikâr olan sorunların, tıkanıklıkların, yönetim zafiyetlerinin devam edeceğini bize haber vermektedir.
“Herkes annesinin karnında mı öğreniyor, hele bir seçileyim sonra çevreden öğrenirim” modu bize çok şey kaybettirdi. Zaten yetersiz olan liyakatsiz çevrenin kendilerine ne katacağı ortadayken onlardan alacakları ile neyi değiştirebildikleri de ortadadır. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan çevrenin vereceği akılla çok hatalar yapılmakta bunun ceremesini de toplum çekmektedir.
Güvendikleri kişilerin verdiği aklın doğru olup olmadığını bilgi ve ön görüleriyle test etme imkanları olmadığından onu kabullenmek zorunda kalmaktadırlar.
Sözün özü seçilebilme kriterleri değişmediği müddetçe yönetici simalarımız değişecek ama sorunlarımız aynı kalacak gibi...
Kalın Sağlıcakla…
0 Yorum