Bu hafta kanayan bir yaramızı ele almak istiyorum.
İlkokuldan tutunda üniversite hayatına kadar genel açıdan ülkemizde ezberci ve teorik bir eğitim sistemi mevcuttur.
Okuyan gençlerimizin çoğunluğu üniversiteyi bitirdiklerinde ellerindeki bilgisel birikim genel olmayacak şekilde yok denecek kadar azdır. Ezbere dayalı bir eğitim sistemi o ülkeyi sadece ezbere dayalı bir refaha ve yükselişe götürür.
Ezberletir bize, refaha yükseleceğiz bizler çok güçleneceğiz gibi sözleri ezberleyip dururuz. Ama gelip görün ki hiçbir faydası olmayacaktır.
Eğitimin en etkili yöntemi aktif öğrenme, öğrenci katılımıdır.
Maalesef öğrencilerimiz okullarda dersleri kale almayı bırakıp dersleri anlatan öğretmenlere karşı son zamanlarda saygısızca eylemlerde bulunmaktadır. Bu ülkemizin gelişmişlik seviyesini gösterir. Öğretmenine hakaret eden öğretmeniyle dalga geçen öğretmenini videoya alıp saygısızlık eden bir nesilin hepsinin okula gönderilip okul okuması kadar saçma bir şey yoktur. Bu şekildeki öğrencilerimize ailelerimiz ciddi şekilde uyarılarda bulunmalıdır. Eğitim bakanlığımızda öğretmenlerin statüsünün kıymetini daha da artırmalıdır. Çünkü savcının, hakimin, doktorun evladına bir şeyler öğreten öğretmendir. Bu ülkeye savcı, hakim ve doktor kazandıran da öğretmendir.
Diğer bir husus ise herkesin üniversitelere akın etmesidir.
Bu korkunç bir hal almaya başladı.
Ülkemizde lisans mezunlarının yarısı işsiz vaziyette.
Yarısı alanları dışında farklı farklı mesleklerde sırf ekmek parası için çalışmaktadır. Bu canımızı acıtan bir durumdur. Özellikle bazı öğretmenlik alanlarının atama sorunları mevcutken devletimizin üniversitelerinde ve diğer üniversitelerde bu alanlardan mezun olacak öğrenci alımlarının hala devam etmesi büyük bir problemi meydana getirmektedir.
Devletimizin ilgili makamının gençliğin pesimist bir hal almasının önüne geçmesi için acil bir şekilde ya ataması az olan bölümlerin üniversite alımlarını azaltmalı ya da bu alanlara yüksek atamalar yapıp aralarındaki boşluk ve yığılmayı dengelemelidir.
Gelişmiş ülkeleri belirlenen gelişme düzeyine getiren faktör kuşkusuz eğitim sistemleridir.
Bugün refah seviyesi yüksek olan ülkeler vardır. Bunlardan birkaçına değinmekte fayda vardır. Örneğin Finlandiya. Eğitim seviyesi çok iyi olan bir ülke ve refah seviyesi de aynı orantıdadır. Bu farklı ülkelere olan sevgimizi gösterdiğimiz anlamına gelmiyor. Sadece bazı ülkelerin eğitim sistemlerine bakıp bizlerinde bu sistemlere göre bir yol bulup aynısı olmasa da yakın bir sistem kurmaya çalışmamız içindir. ABD, ne kadar da sevmediğimiz yakındığımız dünyaya kötülük yaydığını söylediğimiz bir ülke olsa da eğitim sistemleri fevkalade şekildedir. Son örnek olaraktan en çok örnek almamız gereken ülke ise Japonya’dır. İkinci dünya savaşında bitme noktasına gelen bir ülkeyenken bugün dünyanın en önemli ekonomilerinden birisidir. Bunu nasıl başardılar sizce? Eğitim sistemleriyle başardılar. Girip araştırmanızı tavsiye ederim, çok mantıklı çalışmalar göreceksiniz. Ve savaş zamanında bile eğitime ara vermeden devam etmişlerdir.
Bizde ise bir olay olunca hemen okullar tatil edilir. Bir afet olunca derhal tatil. İnsan canı her şeyden önemlidir ancak okulların amacı eğitim değil midir? Evet. Okullarda çocuklarımıza afetlerle mücadeleyi en etkili şekilde öğretip topluma yansıtacak bir iz bırakmalıyız. Her sorunda eğitime ara vermek bizi ileriye taşımaz geriye götürür.
Bizim ülkemizde eğitim sadece para kazanmak için bir araç olarak kullanılır.
Çok büyük bir acı aslında.
Eğitim bir topluluğun açlığından bile önemlidir.
Sadece teoride oluşan bir eğitim sisteminin içinde yaşamaktayız.
Pratiğe dökülen eğitim faktörü maalesef yok denilecek kadar az.
Sadece üniversite bitirmek için okula giden bir nesil bilgisizce araştırmadan sadece üniversite diploması için okuyan bir nesil yetişmektedir. Tabi ki genelleme yapılmaz ancak genel çoğunluk bu olduğundan ister istemez bahsi edilmelidir.
Peki, bu şekilde bir neslin olması sadece toplumun suçumu? Hayır. Asıl unsur eğitimin devletimizin kademesinde yetersiz seviyede ve bir türlü bir düzene oturulamamasıdır. Bunun en önemli nedeni ise eğitimimizin diğer birçok şey gibi kendimize ait olmayıp başka ülkelerin etkisiyle ortaya çıkmasıdır. Belki yukarıda örnek verdiğim eğitimi gelişmiş ülkeleri neden yazdın diyeceksiniz ancak bizim gayemiz eğitimimizi geliştirmek onun içinde ne gerekiyorsa yapmak. Eğitim sistemimizin yarısı eski ABD sistemine bağlı bir eğitimdir. İlerlemeyen eğitim sistemi. ABD kolejler açıp etkili ve kalifiyeli ne kadar elemanımız vardıysa zamanında ülkesine çekti. Ve tarihimizin anlatımına kadar onların belirlediği bir sistem dâhilinde yıllarca ilerledik. Son dönemlerde pozitif değişmeler olsa da ister istemez hala eksikler mevcuttur.
Eğitim seviyesi düşük olan bir ülkede fakirliğe sefalete mahkûm olmak kaçınılmazdır. Eğer bilinçli bir neslin olmasını istiyorsak eğitim sistemimizin ezber üzerinden çıkıp sadece sınavları geçmek için görülmemesi gerekir. Pratikte ne yapılıyor o önemlidir. Emsal olarak mühendislik alanını ele alalım.
Bir uçak mühendisi eğer uçak üzerine eğitimini sadece teoride alırsa maalesef pratikte çok büyük sorunlarla karşı karşıya kalır.
Eğitim almış eğitimi hayatına nakşetmiş toplumlar genelde üretici toplumlar olur.
Eğitimi gelişmiş ülkelerde genel olarak suç oranları az olur.
Eğitimi gelişmiş ülkelerde refah seviyesi yüksek olup vergi hırsızlığı olmaz.
Okulların sadece buluşma yerinden çıkıp artık bir şeylerin gerçekten aktarılması ve kalifiyeli kişilerin yetiştirilmesi için var olmalıdır. Herkes okuma yazma bilmeli ama herkesin boş yere üniversite okuyup eğitimin seviyesini düşürmemelidir.
Son bir eğitim sorununu ele alarak yazımızı bitirmek istiyorum.
Sosyal medya da gördüğüm kaderdaşım olarak hissetiğim bir kardeşimizin paylaşımı içimi acıtmıştı. “Lisans diplomamı nasıl iptal edebilirim? Fabrikaya gireceğim lisans diplomam var diye işe almıyorlar.” Çok üzücü bir durum değil midir? Gençlerimiz ne hallere düştü. Sırf işi olmadığı için evlenemeyen gençlerimi desem Lisans bölümü bitirdiğinden ekmek teknem gelsin de ne olursa olsun diye dert yanan bir gencin diplomasından dolayı işe alınmamasını mı desem bilemedim ki! Ne büyük acıdır. Bu hepimizin utancıdır. Ön lisans bölümleri son zamanlarda birçok alanda düşük veya yüksek puanlarla atamaları gerçekleşti. Devletimizin artık alım konusunda lisanslara daha fazla öncelik vermeleri en azından yığılmış işsiz lisans sayısını azaltmış olacaktır. Umarım başta kendim daha sonra hak eden ve mücadele eden tüm eğitim görmüşlerin hak ettikleri yerlere tez zamanda gelirler.
0 Yorum