Reklam Alanı

KÂİNATIN EFENDİSİNİN KÖLELEŞMİŞ ÜMMETİ

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

Sayıca çok, cesaret, uhuvvet, hakkaniyet, şecaat, ilim teknik gibi yönlerden mahiyetçe az bir ümmet olduk. Yüce Allah şöyle buyurmuş:

"Ey peygamber! Müminleri savaşa teşvik et! Eğer sizden sabırlı yirmi kişi bulunursa inkâr edenlerden iki yüz kişiyi yener, sizden yüz kişi olursa bin kişiyi yener; çünkü onlar yaptıklarının bilincinde olmayan bir topluluktur. Allah sizde bir zayıflık olduğunu bildi de şu andan itibaren yükünüzü hafifletti. Artık sizden sabırlı yüz kişi olursa Allah’ın izniyle iki yüz kişiyi yener, sizden bin kişi olursa iki bin kişiyi yener. Allah sabredenlerle beraberdir.(Enfal, 65-66.)

Biz ayetin bahsettiği zayıf kısmından bile olamadık 2 milyar ümmet 12 milyon Yahudi'yi durdurmaya cesaret edemiyor,  bebeklerimizin katline seyirci kalıyor.. Cebrail (AS) gibi büyük meleklerin dahi kendisine selam durduğu, emrine girdiği kâinatın efendisi peygamberin köleleşmiş ümmeti olduk. Ancak sahabe-misal güçlü imanlarıyla bütün dünyaya meydan okuyan Hamas’ın hakkını teslim etmek lazım. Onlar köle olmadılar, ümmetin yüz akı oldular. 

Vaktiyle Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz, sözleşmelerine sadık kalmayan, fitne çıkaran, suikast düzenleyen Beni Nadir ve Beni Kaynuka Yahudilerini sürgün etmiş, onları topyekûn Medine'den çıkarmıştı. Savaş sözleşmesini bozarak ihanet eden bütün müşrikleri Müslümanlara karşı toplayıp Hendek (Ahzab) Savaşını düzenleyen Beni Kurayza Yahudilerinin de tüm akil-baliğ erkeklerini kılıçtan geçirmişti.   

Ne yazık ki ümmet, Allah Resulünün yolundan gitmedi, hadislerini ve yahudilere yönelik uyarıcı ayetleri uygulamaya koymadı, insan olmayan bu Yahudi mahlûkları insan yerine koydu. İşte bugün Gazze’de bunu acısını yaşıyoruz. Gazze’deki şehid bebeklerin ve İsrail vahşetinin sorumluluğu ümmetin yöneticilerine ve  tüm ümmete aittir.

Kucaklarında şehid bebeklerinin cenazeleriyle gözlerini semaya dikip Allah’a yalvaran anneler, babalar, çoktan cennete uçmuş çocuğuna hitaben, “Yavrum, Resulullah’a selam söyle, ve O’na de ki: ümmetin bizi yalnız bıraktı, bize sahip çıkmadılar, imdadımıza gelmediler, ümmeti şikâyet et!” diyorlardı. Bu telkin, ölümden daha acı vericiydi, Nuh tufanından beterdi. Gündüzü geceye çevirecek nitelikte bir acıydı! 

Bu şikâyetin sonuçsuz kalacağını mı sanıyorsunuz?

Bakın, bu şikâyet konusuna ışık tutacak ibretli bir olay anlatacağım. Rahmetli babamdan birkaç kez dinlemiştim. Allah’a yapılan masumane ve haklı şikâyetin asla sonuçsuz kalmayacağını kat’i bir surette ders veriyor.

Nusaybin ilçesine yakın Suriye tarafındaki Dibek köyünde oturan takva ehli bir zat vardı. Adı Osman’dı. Uzaktan akrabamızdı, Suriye hududu belirlenince yöredeki birçok aile gibi o da Suriye tarafında kalmıştı. Dindar, dürüst ve haramdan sakınmada çok hassas olduğu için halk arasında “Şeyh Osman” olarak tanınmıştı.

Şeyh Osman çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşırdı. Buğday, arpa gibi tahıl ekerek geçimini sağlıyordu. Koyun ve keçiden oluşan sürüsünün önemli kısmını bir Tuhuplu’nun ortaklığına vermişti.

Bir yıl buğday ektiği arazisinde çok ürün elde etti. Çoluk çocuğuyla buğdayları biçerek harmana taşıdılar. Cercere (at veya katırla çekilen silindir tekerlekli ve silindirleri balta ağızlı harman döven tarım aracının yöredeki adıdır.) ile taneyle sanmanı ayrıştırdıktan sonra buğday yığınından hayvanlara yükleyerek evdeki ambara taşıyorlardı.

Namaz vakti gelince Şeyh Osman namaza gitti, çocuklar buğday taşımaya devam ettiler. Ancak namaz dönüşünde gördükleri karşısında büyük şaşkınlık yaşadı. Buğdaylar yüklenip taşınırken sağa sola dökülmüş, harman yerinde ve çevresinde dökülen buğdaylar ayakaltında kalmış.. Çocukların dökülen buğdaylara aldırış etmeksizin gelişigüzel basıp geçtiklerini görünce Şeyh Osman öfkelendi ve ne yapacağını şaşırdı. Sinirinden titriyordu. Ona göre bu, bolluğun verdiği büyük bir şımarıklıktı. Nimete yapılan bu saygısızlık, onu veren Allah’a saygısızlıktı. Yerden bir avuç buğday alıp “Ve ufavvidu emrî ila’llah” diyerek gökyüzüne doğru fırlattı ve “Madem böyle, siz de şikâyete gidin!” dedi. 

Şeyh Osman’ın buğdayı fırlatırken okuduğu bu dua, Mü’min suresinin 44. Ayetinden alınmış  “Ben işimi Allah’a havale ediyorum” anlamında bir cümledir. Ayetin tamamının meali şöyledir: “Size söylediklerimi yakında hatırlayacaksınız. Ben işimi Allah’a havale ediyorum. Şüphesiz ki Allah kulları hakkıyla görendir.”

Şeyh Osman’ın bu olayına ve çıkışmasına yakınında çalışan komşuları da şahit olmuş. Olayı görenlerden bazısı, gökyüzüne doğru fırlatılan buğdayların gözden kaybolduğunu ve yere düşmediklerini söylemişlerdir.

Ertesi yıl kuraklık baş göstermiş ve insanları perişan eden kıtlık yılları başlamış. Bu olayı bilenler, kıtlığın buğdayın şikâyeti sonucunda olduğunu düşünmüşlerdir. 

Elbette, “Bu bireysel olay nasıl olur da bütün bir memleketin kuraklık ve sonucunda kıtlık yaşamasına sebep olur? diye sorulabilir. Şunu unutmamak lazım ki, bazı bireysel görülen olaylar aslında yaygınlaşmış tüm toplumu kaplayan suç ve kusurların simgesi durumundadır, bardağı taşıran son damla olur. Nimete saygısızlık, şımarıklık ve umursamazlık Şeyh Osman’ın ailesine kadar uzanmışsa, bu demektir ki bu suçlar, tüm toplumu kaplamıştır. En hassas ve takva bir zatın ailesinde olmaması gereken durum gerçekleşirse, olay bireysel olmaktan çıkar, bütün toplumdaki suçluluğun simgesi olur. Ayrıca bazı küçük ve bireysel görünen hatalar, umumun sessiz ve tepkisiz kalmasıyla genelleşir ve tüm toplum o hataya ortak olur. Bu da genel bir musibete davetiye çıkarır. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Öyle bir felaketten sakının ki sadece sizdeki zalimlere isabet etmekle kalmaz. Biliniz ki Allah’ın azabı şiddetlidir.” (Enfal, 25.)

Bolluğun verdiği şımarıklık sonucu nimeti değersizleştirip ayakaltına düşürerek nimeti verene saygısızlık edenleri buğdayın lisan-ı hal ile şikâyeti üzerine kıtlık yokluk, yoksulluk musibetiyle cezalandıran Yüce Allah’ın, İsrail’in vahşice katlettiği binlerce bebeğin şikâyetiyle vahşete seyirci kalan biz duyarsız ümmete ve yöneticilerimize nasıl bir ceza vereceğini varın siz düşünün. 

KÂİNATIN EFENDİSİNİN KÖLELEŞMİŞ ÜMMETİ
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.