Reklam Alanı

KIRMIZI SAÇLI KADIN

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

Düşünceler... Bin yıl önce, beş bin yıl önce, on bin yıl önce, belki de elli bin yıl önce yaşam vardı bu topraklarda. Ve yaşayan insanlar vardı. Dertleri, tasaları, hayalleri, ümitleri, doğumları, ölümleri... Yaşamın yüzeyinde değişen bir şey yok. Dekor aynı, zemin aynı. Bizden öncesi çok uzun bir zaman, bizden sonrası yine çok uzun bir zaman. "Şimdi" diye bir şey yok aslında. Şimdi derken bile hemen maziye karışıyor, tarih oluyor, hatıra oluyor, masal oluyor, hikaye oluyor. İnsanın kendisini bu denli önemsemesi ne garip! Ama elinde değil. Bu hissi ona veren bilinç ve farkındalık. Uykudayken böyle bir şey yok mesela. Donmuş bir zaman kesitinden bir farkı yok uykunun. Tarihimiz, hatıralarımızdır. Hayvanların hatıraları yoktur, dolayısıyla tarihleri de yoktur. Gerçekten yok mu? Olmadığını biz söylüyoruz, onlara hiç sormadık ki! Yine geldik meçhulün kıyısına. Neyse...

Orhan Pamuk'un Kırmızı Saçlı Kadın isimli romanına dün başladım, gece yarısı bitti. Sarsıcı değil ama sürükleyici. Bırakamadım. Klasik Orhan Pamuk var her satırında. Kral Oidipus'tan esinlenme modern bir hikaye. Belki de gerçek bir yaşam. Baba katili, oğul katili. Batıda katil oğuldur, doğuda katil babadır. Yer yer Türk filmi tadında ve kıvamında. Tesadüfler zinciri takip ediyor birbirini. Pamuk nadiren egzistansiyel (varoluşsal) sorunları işleyen bir romancı. Bu eserinde ezgistansiyel sorunlardan biri olan kader muammasını sorguluyor. Çok derince değil, hikaye olarak, kurgu olarak, üslup olarak güzel. Önünde klasik bir prototip var çünkü. 

Kral Oidipus Sophokles'in hala aşılamamış muhteşem bir trajedyası. Romancıya düşen bunu başka bir hikaye ve kurgu formatı içerisinde yeniden yorumlamak, okuyucaya takdim etmek. Bunu çok iyi başarıyor Pamuk. Uluslararası bir şöhretin vermiş olduğu bir emniyet, bir rahatlık var elbette. Firdevsi'nin Şehnamesi de var ama hikaye ona göre değil, Kral Oidipus'a göre kurgulanmış. Enver, babası Cem'i öldürüyor. Enver, Kırmızı Saçlı Kadın ile Cem'in (henüz on altı yaşında iken) ilk cinsel deneyiminin gayr-i meşru çocuğu. Cem yıllar sonra bundan haberdar olur. İlginçtir, Kırmızı Saçlı Kadın Cem'in babası Akın'ın da gönül ve yatak dostu. İhtimal Cem'in gerçek annesi hayatının biricik aşkı olan Kırmızı Saçlı Kadın. Hem annesi, hem ilk aşkı. Aynen Oidipus gibi. Gerçek bir trajedi. Bu açıdan roman Kral Oidipus'un birebir modern bir uyarlaması, bir kopyası denilebilir. Kuyucu Murat usta var. Hikayesi en günahsız ve masum olan karakter. Tek bir meselesi var: ekmek kavgası. 

Son bölümde Kırmızı Saçlı Kadın'ın ağzından her şeyi özetliyor. Suçluluk duygusu, babasızlık, evlatsızlık, tarih, coğrafya, değişen Türkiye, yabancılaşma, modernlik, muhafazakarlık, rant uğruna harcanan güzelim araziler... Romanda satır aralarında işlenen diğer bazı temalar bunlar. Orhan Pamuk'un en muhteşem eseri "Benim Adım Kırmızı" isimli eseri. Bu eser Batı roman sanatında bile bir ilk belki de. Bundan sonra çok eser kaleme aldı ama bunu hala aşamadı, bu gidişle aşacak gibi görünmüyor. Orhan Pamuk'la ilgili kanaatlarimi birçok yazımda paylaştığım için burada tekrara girmeyeceğim. Merak edenler için bu linki bırakıyorum.

KIRMIZI SAÇLI KADIN
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.