Reklam Alanı

ÇARESİZLİK ACISI

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

Bu dünya hayatı acılarla doludur. Korkular, hastalıklar, dertler, sıkıntılar, düşmanlıklar, doğal felaketler, çeşitli kayıplar, ayrılıklar, başarısızlıklar gibi ve daha sayamadığımız insanı hırpalayan çeşitli acılar vardır. Her biri insanın kalbini, ruhunu, aklını zedeler. İşte tam o sırada İman bir kalkan gibi insanın ruhuna sarılır, maneviyatını muhafaza eder, yürek yakan acıların ateşini söndürür, ıstırapları dindirir, bir teselli, tatlı bir sabır verir.

Acı türleri içinde en dehşetlisi, çaresizliktir, hiçbir şey yapamamaktır. Düşünün, evini dehşetli bir yangın sarmış, canından çok sevdiğin evladın tutuşmuş yanıyor, ama sen zincirlerle bağlısın, onu kurtaramıyorsun. Yangını görüyor, “kurtar!” diye feryadı ve çığlıkları duyuyor, ama bir şey yapamıyorsun. Bir de bu yangın kendiliğinden, doğal bir nedenden çıkmamış. Tamamen haksız olarak memleketini işgal etmiş, insanlık düşmanı saldırgan Yahudi bir zorba bu yangını çıkarmış. İşte bu tarifi imkânsız, tahammülü zor bir acıdır.  

İşte Filistinli kardeşlerimiz, Siyonist Yahudi İsrail canavarının saldırıları karşısında bu durumdadırlar. Hatta tasvir ettiğimizden kat kat daha fazla acılar içindedir. Çocuk kanıyla beslenen lanet olasıca bu zalim vampir İsrail, dur durak tanımadan kana susamış gözü dönmüş vaziyette her gün her saat çocukları yutmaya devam ediyor. Yeryüzünün en masum, en günahsız insanlarını, aileleriyle, evleriyle, hastaneleriyle, camileriyle okullarıyla yok ediyor.

Görsel yayınlardan gördüğümüz kadarıyla Gazze halkı çocuktan en yaşlısına kadar kadınıyla erkeğiyle ancak Sahabe-i Kiram’da görülen bir iman, kahramanlık ve metanet sergiliyorlar. Bunlar bizim kardeşlerimizdir, onlara saldıran ve soykırım yapanlar ise Kur’an’da lanetlenen, Gazzelilerin olduğu kadar bizlerin de azılı düşmanlarımız olan Kur’an’ın bu konuda birçok ayetlerde bizi uyardığı Yahudilerdir. Evet, İsrail zaliminin öldürdüğü çocuklar bizim çocuklarımızdır, Allah aşkına buradaki çocuklarımızdan ne farkları var?

Avrupa ve Amerika başta olmak üzere bütün zalimler ve onların köpekliğini yapan alçaklıkta sınır tanımayan ülkeler, bu vahşi canavar İsrail’in arkasında duruyorlar. Hay kahrolasıcalar, hay boynunuz kırılasıca! Bu çocuklar size ne yaptı ki tonlarca ağırlıkta bombalarla parçalanmalarını zevkle seyrediyorsunuz? Bu çocukları öldürmekle ne kazanmış olacaksınız? Biliyoruz, içiniz, ruhunuz domuz, yılan ve çeşitli türden cavarlarsınız ama insana benzeyen suretinizden de hiç utanmanız yok mu? İnşallah biz de zebanilerin size yapacaklarını zevkle seyredeceğiz!

Dedim ya, çaresizlik acısı bütün acılardan daha derin ve daha dehşetlidir. Aslında biz o durumdayız. Gazzeliler, “Perde-i gayb açılsa yakînim ziyadeleşmeyecek” (Gayb perdesi açılsa kesinlikli imanımda artma olmayacak, yani gayb perdesi yokmuş gibi inanıyorum) diyen Hz. Ali’nin imanına benzeyen imanlarıyla ailece şehid olmanın verdiği İlahi değerinin bilinciyle o dehşetli acılara aklımızın alamadığı şekilde tahammül edebiliyorlar. Ancak asıl çaresizlik ve asıl kayıp bizdedir. Onlarla semavi bir kardeşliğimiz olması itibariyle her an içimizde ve kalbimizde oldukları için onlara manen çok yakınız ama maddeten uzaktayız. Onları zalimlerin elinden kurtarmak için hiçbir şey yapamamanın acısı içindeyiz. Yüreğimiz yanıyor, vicdanımız kanıyor ama çaresizlik içindeyiz. Sadece Gazzeli kardeşlerimize dua etmekten, kendi çapımızda İsrail ve yandaşlarının mallarını boykot etmeye çalışmaktan başka elimizden bir şey gelmiyor. Onda da başarılı olduğumuz söylenemez. Elinden bir şeyler gelenler de yapmıyor. Bu da ayrı bir acı veriyor. “Peygamberler şehri” diye övündüğümüz ve mangalda kül bırakmadığımız şehrimizde bile maalesef yeterli bir boykot göremiyoruz. Tehlikesiz, risksiz, rahat ve hafif bir mücadele olan boykotta bile başarısız olmamızdan, duamızın da makbul olmadığı anlaşılıyor. Gittiğimiz her markette, her dükkânda Müslümanların topyekûn boykot etmesi gereken ve alış verişi haram olan İsrail mallarıyla karşılaşıyoruz. Çaresizliğimizi ve acımızı artıran başka hususlar da var. Dışı Müslüman içi İsrail olan insanlarla iç içe yaşıyoruz. Gazzede öldürülen bebek ve çocuklar için zerre kadar vicdanı rahatsız olmayan, bu soykırımı “ama”lı gerekçelerle görmezden gelen Müslüman yüzlü Yahudilerle de karşılaşıyoruz. Bir de sanki mel’un Yahudi, yurtlarını işgal ettiği Müslümanlara saldırmıyor da, iki Yahudi ülke savaşıyormuş gibi bir tavırla “Aman bize ne, yesinler birbirini!” şeklinde imansız, vicdansız, cibiliyetsiz bir yaklaşım gösteren insanlıktan nasibi olmamada Yahudi’ye benzeyen insanlarla tartışıyoruz. Bunlar yaramızın tuzlarıdır.

Unutulmamalıdır ki, bir Müslüman bütün kâfirlerden üstündür. Müslümanla savaşan Yahudi’yi ne sebeple ve hangi gerekçeyle olursa olsun destekleyen, Müslümana değil de Yahudi’ye taraf olan kimse, Müslüman olamaz. Hele bebek katili Yahudi’ye taraftar olan kimse, insan da olamaz. Küfre rıza küfür olduğu gibi, zulme rıza zulümdür.

ÇARESİZLİK ACISI
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.