Yeni Bir Soykırım İçin Start Verildi/Savaş Bölgeselleşebilir.
Şer cephesi (Atlantik) Filistin' de soykırımı sürdürme niyetini belli etti ve saldırılarına yeniden başladı. Bunda, müslüman ülkelerin, soykırım boyunca bu cephe ile onları caydırabilecek hiçbir argümanı kullanmamaları, ticareti ve diğer ilişkileri bir milim kıpırdatmamaları, tam tersine bu yönde bazı yeni ilişkiler geliştirmeleri, hacmi arttırmaları, yeni anlaşmalar yapmalarının büyük bir payı vardır. Elbette her şey bittiğinde; engel olmaya yanaşmayarak destek olmuş olanları da içine alacak şekilde failler için şu klişe kullanılacaktır: Hepiniz ordaydınız.
Çok zor bir karar aşaması yaşanıyor derken, ibre soykırımın devamından yana döndü. Sonuçlarını kestirmek çok zor zira savaşın bölgeselleşmesi, kesinlikle küreselleşmesine evrilir.
Atlantik’in İsrail ile bölgede kurduğu düzen birçok açıdan Ukrayna ve Pasifik’ te kurduğu düzenden daha fazla getirisi olan bir cephe ve bu cephede Atlantik’ e karşı duran direniş güçleri, Çin ve Rusya gibi güçlü değil.
Büyük resimdeki beş cepheye (Afrika, Güney Amerika, Pasifik, Ukrayna, Batı Asya) bakacak olursak; genel hedefi anlamında, tıpkı Filistin direnişinde olduğu gibi cephelerin/alanların birliği gibi bir durumun oluştuğunu söyleyebiliriz. Genel hedef, piramidin en tepesinde Atlantik’i durdurma/geriletme olduğundan dolayı cephelerden birinde yaşanan gelişme diğer tüm cephelere belli bir oranda yansıyor. İşte bu yansıma ve etkileşim/etkileyicilik oranı, kimi niteliksel unsurlar açısından Batı Asya’da daha güçlüdür. Yani Batı Asya cephesindeki bir gelişmenin diğer cephelere etkisi; diğer cephelerin etkileyiciliğinden daha fazladır. Bu da Batı Asya’ nın merkezi bir cephe olması konumundan kaynaklanmaktadır.
Bu durum, bu cephenin sadece enerji ve ticaret yolları, coğrafi konumu gibi stratejik kimi özelliklerinden dolayı değil; aynı zamanda seküler olmayan bir öğretiyi kuşanmış ve dünyaya küresel ve insani anlamda yeni bir paradigma sunuyor olmasından da kaynaklanmaktadır.
Dolayısıyla bu cephede Atlantik, sadece ekonomik ve stratejik kayıplar vermeyecek; küresel ve evrensel olarak, küresel hegemonyasına ve sömürüsüne alet ettiği ve evrensel dediği değerler sistemini de kaybetmiş olacak. Aynı şekilde karşı cepheler de bu yeni paradigmanın değerleriyle tanışma gibi bir kazanım da elde etmiş olacaklar. Yeni kurulacak dünyanın güçten ve zorbalıktan ziyade insani/fıtri değerler ve adalet üzerine kurulabilmesi, bu paradigmanın başarısıyla da ilgili olacak.
Şimdiden bunun bazı emarelerini görmekteyiz. İşte Filistin direnişinin, rehinelerine karşı davranışlarıyla, İsrail’ in IŞİDvari tavrının birbirine taban tabana zıt olmasının küresel çapta dikkat çekmesi ve merak uyandırması, konuşulması ve takdir edilmesi, gönüllerin fethi ile ilgili, insanın özüne dönmesine dair dönüşüme ve sahada tatbik edilerek beğeni toplaması, etkileri uzun süreli olacak bu büyük cephede kazanılmış bir zaferdir ve yeni paradigmanın ayak sesleridir.
İlk günlerde ‘terörist Hamas’, ‘Hamas eşittir IŞİD’ gibi manipülasyonlar, Kassam'ın rehineler konusunda gösterdiği prosedür, rehinelerin ve vicdanlı insanların gönlünde taht kurmasıyla paramparça oldu.
Kurdukları ve kullandıkları terörist örgütlerden biri olan İŞİD'e en çok benzeyen ise İsrail teröristleri oldu.
Aynı zamanda İŞİD vb diğer örgütler eliyle yaptırdıkları nefrete neden olan eylemlerle İslamofobi politikaları gereği on yıllardır özenle küresel ölçekte oluşturmak istedikleri ‘bakın işte İslam bu, İslam terörist, müslümanlar terörist, Muhammed de teröristti’ gibi algılar da yerle bir oldu.
Bu açıdan, küresel muktedirlerin oluşturdukları bu yanlış algılara karşı da çok dikkatli davranılması değerli ve önemlidir. Küresel hegemonyaya karşı direnen bir avuç müslüman, hem devasa süper silahlara sahip olan düşmanla askeri alanda hem de İslam hakkında oluşturulmuş bu algılarla savaşmaktadırlar.
Sadece bu davranışlar değil, küresel gösterilerin devam etmesi de önemli ve değerli. Zira Atlantik, ateşkesi uzatma şeklinde zaman kazanma, hazırlık yapma, tepkileri ölçme ve her şeyden önemlisi, bir sonraki soykırıma başlayabilmesi için bu süre zarfında Gazze Çocuk Soykırımı’ nın sindirilmesini beklemeye meyilli görünmektedir.
Her sessizliğimizden ve her tepkisizliğimizden sorumlu olduğumuz bir imtihanla karşı karşıyayız.
Rabbim direnenlere, vicdanlılara, hürlere, zulme ve zorbalığa karşı duranlara zafer bahşetsin.
0 Yorum