Reklam Alanı

BİR ÖMÜR DÜŞÜNMEK

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

Yıllık izinden iki hafta. Kafa dinlemek için. İyi geliyor. Daima iş olmuyor. Dün Ahmet Arslan'ın "Bir Ömür Düşünmek" kitabını karıştırdım. Çok güzel ve özel bir söyleşi. Hazreti yakından tanımak için bütün diğer kitaplarından çok daha kıymetli bir kitap. Düşünceleri inanılmaz doğal ve içten. Beni anlatıyor sanki. Geçen hafta Celal Şengör ve Fatih Altaylı ile birlikte yaptığı bir programın linkini attı bana. Bugün izleyebildim. Renkli konuşuyor, mükemmel analizler yapıyor. Şengör'den çok farklı. Bizim gibi, bizden biri. Cumhuriyet üzerine söyledikleri hakikaten takdire şayan. "Atatürk ve Çağdaşlaşma" başlıklı bir makalesi var. En kısa zamanda okuyacağım. 

Türkiye'de sevilen tek felsefeci belki de. Teoman Duralı yanından geçemez. Bilimi belli bir izmin ve ideolojinin emrine vermek için gayret eden herkes iticidir, ikiyüzlüdür. Fuat Sezgin, Teoman Duralı, İhsan Fazlıoğlu bunlar neden o kadar sevilmiyor? Bilimi İslam'ın emrine vermek için ellerinden gelen her şeyi yaptıkları için. Belki merhum Fuat Sezgin'i istisna edebiliriz. Ahmet Arslan'ın beş ciltlik Felsefe Tarihi'ni okumam lazım. Ahmet Arslan hoca bu ülkede okunacak birkaç isimden biri. Aramız çok iyi. Yazılarımı beğeniyor, seviyor. 

Bir hafta sonra kitap fuarı var. Katılmayacağım büyük ihtimalle. Birincisi, yerel yazarlar bölümüne oturmak zor geliyor bana. İkincisi, beni seven ve kıymet veren dostlarımı zor durumda bırakmak istemiyorum. Üçüncüsü, yayınevim katılmıyor. Dördüncüsü, elimde az kitap var. Yayınevinden parayla alıp fuarda oturup onları satmak hoşuma gitmiyor. Beşincisi, okuyucudan çok yazar var. Üç cenaze. İkisi çocuk denecek yaşta. Biri kanser, biri trafik kazası. Diğerinin nedenini bilmiyorum. Kanser adiyattan artık. Bence çaresini bulmuşlar ama bize göstermiyorlar. Dünyanın fazla insandan arınmasını bekliyorlar. Ölüm kol geziyor ortalıkta. Hayattan daha gerçek. Çünkü sonuçta kazanan o. Ve kaybeden hayat. 

Cenazeden sonra kitapçıda biraz gezinti. Raflar, kitaplar, kağıt kokusu, yayınevleri... Çoğunu okşadım sadece. Dr. Ethem Bakar'ın "İrade Terbiyesi" kitabını alabildim. Birkaç yıl önce Jules Payot'un aynı isimli kitabını almıştım. Cemil Meriç'in tavsiyesi üzerine. Hayret etmiştim, Cemil Meriç böyle bir kitabı nasıl tavsiye edebilir! Meğer Cemil Meriç'in tavsiye ettiği kitap Ethem Bey'in kitabı imiş, Payot'un değil. Rahatladım biraz. Sartre'nin Bunaltı, Garaudy'nin İsrail Sorunu'nu da alacaktım. İkisi de yoktu. Harari'nin kitaplarına boykot koymuşlar. Hamas'a terör örgütü dediği gerekçesiyle. Böyle bir beyanı var mı, bilmiyorum. Tahkik etmek lazım. Bildiğim kadarıyla siyonizmi şiddetle eleştiren biri. 

Dün akşam doktor bir İslamcı akraba Harari için soytarı dedi. Kitaplarından tek kelime okumadığı halde. Gülümsedim yalnızca. Kime göre terör örgütü. Her devletin kendine göre bir terör örgütü var. Mesela İsrail bizzat bir terör örgütü değil mi? Evrensel anlamda bir terör örgütü var mı? Kime ve neye göre evrensel? Esat ve Saddam Netanyahu'dan çok daha fazla insan öldürdüler. O zamanlar büyük mitingler, kınamalar, boykotlar yapıldı mı, hatırlamıyorum. Devletin izin verdiklerini kınayabiliyor çoğu insan. Zulümlere gösterilen tepkiler bile konjonktürel ve stratejik gibi.

BİR ÖMÜR DÜŞÜNMEK
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.