Reklam Alanı

HAKİKAT VE HURAFE

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

Hava hafif kapalı bugün. Biraz sosyal medya. Eski bir yazıyı paylaştım. Yorumlar cılız. Bir ara vermem gerekiyor ama ne zaman? Aşırı bağlanmışım. Özellikle Facebook'a. Kopabilir miyim acaba? Yazacak bir şeyim kalmadı gibi. "Bilmek Azaptır" da yayınlanırsa artık söyleyebileceğim her şeyi söylemiş olacağım sanırım. Dinleyicisi olacak mı, bilmiyorum. Bunun ötesi boş. Birazcık kitaplığın önünde öylesine. Eski kitaplar. Kitap ve sahaf kokusu. Ne kadar da boş kitaplar okumuşum! Zihin tekamül halinde. Bir yerden sonra duruyor, duruluyor, durgunlaşıyor. Büyük bir yazar olma hayali içimde kalacak ve belki bu hayal ile birlikte göçeceğim ahirete. Öldükten sonra ne olursa olsun bir anlamı kalmayacak artık. Biri hayatı boyunca okudu, düşündü, yazdı. Biri hayatı boyunca okumadı, düşünmedi, yazmadı. Ama sonunda ikisi de öldü.

Biraz Cemil Meriç, biraz Rodinson, biraz Bernard Lewis. Hepsinden bir parça. Rodinson'u Cemil Meriç'in tercümesi için okudum. "İslam'ın Mirası." Levis'in makalesi tatsız. Başlık "İslam'da Siyaset ve Savaş." Cihat bütün dünya İslam oluncaya kadar aralıksız sürüp gidecek olan bir vazife diyor. Haksız mı? "İslam ve hükümet ikiz kardeştir. Biri olmadıkça öteki yaşayamaz. İslamiyet temeldir, hükümet bekçi. Temeli olmayan çöker; bekçisi olmayan mahvolur." İslam ve siyaset ilişkisi bundan daha güzel anlatılamaz. Sabah bir paylaşım. Gelen yoğun tepkiler. Tepkiler kısmen haklı ama paylaşım tepkilerden daha haklı. Herkes bir parça haklı. Tam haklı olan kimse yok. Tam bir hakikat yok çünkü. Hele siyasette. 

Bütün hakikatler yarım hakikat. Herkes hakikatin bir parçasına dokunuyor. En iflah olmaz gafiller hakikati avuçladığını söyleyenler. Düşüncelerin oturması demek bir daha düşünmemek demek, dogmatizm demek. Ne diyebiliriz! Kötü para iyi parayı kovar, kötü kitap iyi kitabı kovar, kötü fikir iyi fikri kovar. Kısaca kötülük iyiliği kovar. Güçlü olan haklıdır, haklı olan güçlü değil. Tarihin yasası bu. Güçlü olmak haklılık, güçsüz olmak haksızlık. Gücün de bir hakkı var. Güçlü çünkü. Güçsüz olmayacaksın. Ya da bugüne kadar güçlenecektin. Neden sen daima güçsüzsün? Yirmiden fazla Arap ülkesi içinde İsrail yıllardır nasıl bu kadar rahat hareket edebiliyor? Bunun üzerinde kafa yormak gerekmez mi? Ama kolay olan hamaset dururken bunun üzerinde kim düşünür ki!

Yıllar önce uydurma olduklarını merhum Yaşar Nuri Öztürk gibi birkaç isimden duyardık ve ifrit olurduk. O zamanlar Yaşar Nuri elime geçseydi vah haline! Namazın Miraç dönüşü yapılan pazarlık sonucu elli vakitten beş vakte indiği, Miraç'ta Allah'ı görme diye bir şeyin olmadığı, ırk, millet, isim, mekan belirten hadislerin ekseriyet itibariyle uydurma olduğu, Hz. Peygamber'in sol eliyle yemek yiyen birine ve namazda önünden geçen bir çocuğa beddua ettiği ve bunun sonucunda çocuğun felç kaldığı, cennetle müjdelenen on erkek sahabinin olduğu, (nedense bunlar arasında Hz. Hasan, Hz.Hüseyin, Eb-u Zer yok) Levlake rivayeti, Hz. Peygamber'in cinsel olarak yirmi pehlivan kuvvetinde olduğu, bir parmağının işaretiyle ayı ikiye yardığı, beş parmağından kevser gibi su akıttığı, Alis harikalar diyarında misali adım başı mucize gösterdiği, tarikatların ve cemaatlerin çoğunlukla rant kaynağı olduğu vb. Ama şimdi bunlara inanan akl-ı selim kalmadı gibi. Kalmadı mı sahi? Aydınlanmak yavaş yavaş ilerleyen ve işleyen bir süreç. Hurafe kalabalıktır ve onun için cemaati çoktur; hakikat yalnızdır ve onun için cemaati yoktur.

Bazı dostlar yine kızacak bana ama söylemeden edemeyeceğim. İslam dünyasında keramet sahibi o kadar şeyh, veli, ermiş, derviş, gavs, kutup var. Bunlar mana aleminde bir araya gelse hep birlikte tesirli bir keramet gösterse ve böylece katil İsrail yerin dibine batsa! Ne iyi olur değil mi? Nedense en gereksiz şeyler için yüzlerce keramet duyarız ama en gerekli zamanlarda tek bir keramet göremiyoruz. Neden acaba? İman penceresinden bakınca sorun yok, her şey güzel ve yerli yerine oturuyor. Öldürülen mazlum ve masum insanlar cennete uçuyor, onları öldüren katil ve zalimler bir gün mutlaka ölecek ve cehennem çukurlarına yuvarlanacak. Her şey bu dünya değil. İşin mahkeme-i kübrası da var. Filistin'de ölen masumlara bu cihetten bakmak lazım. Kısaca zalimin zulmü varsa mazlumun Allah'ı var.

Milyonlarca Hıristiyan binlerce yıldır kiliselerde dua ediyor, tövbe ediyor, yalvarıyor, yakarıyor. Yine binlerce yıldır milyonlarca Budist ve Hindu kendi mabetlerinde dua ediyor, tövbe ediyor, yalvarıyor, yakarıyor. Ama ne tuhaftır, bütün bu yaptıkları İslam'a, Kur’an’a, biz Müslümanlara göre batıl ve şirk. Onun için hepsi pislik, hayvandan aşağı ve dolayısıyla ebedi cehenneme girecek. Üstelik bunların hiçbiri bu dinleri kendileri seçmedi. Maruz kaldılar sadece. 

Bilim olanı olduğu gibi gösterir. Ondan sonrası tahminlerin, zanların, sanrıların, yorumların, hikayelerin cirit sahasıdır. Mesela Göbeklitepe ve Karahantepe. Bunları gözümüzle görüyoruz. Ama buraların ne olduğu, nasıl yapıldığı, ne amaçla yapıldığı, kimler tarafından yapıldığı, içlerindeki eserlerin anlamı (ikonografisi) konusunda sadece tahminler, zanlar, sanrılar, yorumlar ve hikayeler öne sürebiliyoruz. Konuyla alakalı yazılan ve çizilen bütün akademik makaleler birer tahmin, zan, yorum, sanrı ve hikaye olmanın ötesine geçmiyor.

HAKİKAT VE HURAFE
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.