Reklam Alanı

APOKALİPTİK EDEBİYAT

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

Ne tuhaf paradoks değil mi? Doğaya, yıldızlara, galaksilere, evrene bakınca bir tanrının olmamasına ihtimal vermiyor insan. İnsanlara, tarihe, siyasete, savaşlara bakınca bir tanrının olmasına ihtimal vermiyor insan.  “Ahirete, Allah'a, cennete, cehenneme inanmıyorum. Keşke olsa! Sonumuz toprak. Sonsuz bitiş. Onun için bir gün bile olsa fazla yaşamak istiyorum.” Böyle diyor İlyas Salman. Keşke diyorum bir inanan olarak ahiretin, Allah'ın, cennetin, cehennemin varlığını İlyas Salman'a ispat edebilseydim! Çünkü inanmak istiyor. Ama böyle bir imkan elimde yok. Hiçbir müminin elinde yok. Biz olduğundan eminiz, o olmadığından emin. Bu duygusal bir eminlik. Üstünlük yok, eşit derecede. Bu işin tek bir sağlaması var: ölümden sonraki hayat. Varsa biz haklıyız, yoksa onlar. 

 

Yazmak dünyanın en zor işi. İşkence hatta. Bir yazı için yüzlerce sayfa okumak gerekiyor. Havanda ve kıvamında değilsen dünyanın en sıkıcı işi. Geçen yazı günümdü. "Yazınız hazır mı hocam?" mesajı geldi gazeteden. "Maalesef yok bu hafta" dedim. Her hafta dört başı mamur bir köşe yazısı yazmak kolay mı? Üstelik karşılıksız. Karşılık olsaydı hiç yazamazdım belki de. Her şey birkaç sadık/vefakar okurun hatırı için belki de. Siyaset yazamıyorum. Sanat, edebiyat, düşünce ise kimsenin umurunda değil. Yazmak yalnızlıktır, kendini bağışlamaktır, kendini kandırmaktır, yavaşça intihar etmektir, yazmadan duramamaktır. Hayır, yazmak rezilliktir.

 

Adıyaman görevi. Adıyaman değil, Acıyaman gerçekten. Depremin bütün vahameti ve travması sürüyor hala. Yıllarca devam edecek bir vahamet, bir travma bu. İsrail-Filistin savaşı. Kendimi bildim bileli bu savaş var. Mitingler, sloganlar, lanetlemeler... Yıllardır "kahrolsun İsrail!" diyoruz ama her defasında kahrolan biz oluyoruz. İsrail'e bir şey olduğu yok. Dışarıdaki haksızlıklar, hukuksuzluklar, adaletsizlikler, zulümler söz konusu olunca aslan kesilmek ama içerideki haksızlıklar, hukuksuzluklar, adaletsizlikler, zulümler söz konusu olunca koyun kesilmek. Alâmet-i farikamız bu bizim. Samimiyetsizlik, ikiyüzlülük, ilkesizlik, omurgasızlık. Birincisinde bedel var. İkincisinde bedel yok, bedava çünkü. Kimi mehdi beklentisi içinde, kimi mesih. Kimi yaşananları ahirzaman alametlerine bağlıyor.  Apokaliptik edebiyat. Ortalık hurafelerden, batıl inançlardan geçilmiyor. 

 

Yaklaşık yüz on yıl önce Rus polisi Said Nursi için "şaşarım senin ümidine" demişti. Said Nursi ise "ben de şaşarım senin aklına" demişti. Kim haklı çıktı? Rus polisi elbette. Nursi’nin İslam aleminin zeki bir evladı dediği Mısır şimdi ne halde? Kim ne derse desin bu coğrafya düzelmez. Ümit ve hayal satmak en büyük sermaye. Satılan ümitlerin ve hayallerin ne kadar boş ve kof olduğunu yaşayarak öğreniyoruz her defasında. Maksim Gorki'nin "Çocukluğum" bitti. Fazla şaşırmadım çünkü benim de çocukluğum hemen hemen aynı geçti: Yoksulluk, yoksunluk, fakirlik, açlık, sefalet… Bizim gibi coğrafyalarda bütün hayatlar aynıdır genellikle. Hayatımda aldığım tek ödül olan İnci Aral’ın “Yeni Yalan Zamanlar” isimli romanına başladım. Aradan yirmi yıl geçti. Bitirebilecek miyim, bilmiyorum. Bitirsem ne olacak ki? Bir süre sonra unutacağım. Birkaç cümle dışında hafızamda hiçbir şey kalmayacak. On iki yıl önce “İçimden Kuşlar Göçüyor” romanını okumuş ve sevmiştim. 

 

“Gülün Adı.” Umberto Eco’nun en meşhur romanı. Zar zor bitirdim. 733 sayfa. 45. Baskı. 10 ila 15 sayfada özetlenebilecek bazı şeyleri 700 sayfaya yaymış. Çok övülen bir roman. Ben hayal kırıklığı yaşadım. Damağımda güzel bir tat bırakmadı. Dostoyevski, Tolstoy, Stefan Zweig, Amin Mualoof, Tanpınar, Sabahattin Ali, Ahmet Altan, Orhan Pamuk gibi bir tat bekliyordum. Ama dediğim gibi hayal kırıklığı yaşadım. Bazı mahfillerce olduğundan çok fazla şişirildiği kanaatine vardım. Şunu anladım: Umberto Eco iyi bir tarihçi, filozof, estetikçi, akademisyen. Ama kesinlikle edebiyatçı/romancı değil.

APOKALİPTİK EDEBİYAT
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.