Reklam Alanı

FİLİSTİN GÜNDEMİMİZ OLSUN

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

“Filistin’de peygamber katilleri, 
Her gün onlarca defa Musa’yı, 
Onlarca defa İsa’yı, onlarca defa 
Muhammed’i katlediyorlar. 
Ve yakıyorlar İbrahim’i, fosforlu bombalarla, 
Ama yine aynı Filistin’de her gün 
Ve her yerinde yeryüzünün, 
Diriliyor, on günden beri 
Onlardan yüzlercesi, onlardan binlercesi…”

(Cahit Koytak; Gazze Risalesi)

 

Gündemimiz yine Filistin… Filistin acı ile gündemde, gözyaşı ile gündemde, ölümlerle gündemde, bombalarla gündemde. Filistin için bunlar artık ne acıdır ki sıradan bir durum. Ve daha acı olan; insanın ve insanlığın ve dünyanın bu acı karşısında taş kesilmiş hali… Filistin acı içinde iken başka bir şey yapmak, gelmiyor içimden… Evet, tam da bu cümlenin ardından niyet okuyuculara fırsatı bırakmadan; sözle olmaz, yazıyla olmaz, kuru sloganlarla bir yere varılamaz diyeceklere karşı itirafımız olsun. Belki de Filistin’e dair söyleyeceklerimizin, yazacaklarımızın, kendimizi tatmin etmenin dışında bir anlamı olmayacak. Olsun, ama her halükarda Filistin yine de gündemimizde olsun. Tarafımız belli olsun en azından. Çaresizliğimize bir tövbe olsun sözlerimiz ve yazdıklarımız. Hani soruyor ve cevap veriyordu ya İbrahim Tenekeci; “Filistin konusunda niçin bir şey yapamıyoruz? El Cevap her birimizin içinde küçük bir "israil" var da ondan.” Evet, en azından içimizdeki israili yok ederek Filistin’e, Kudüs’e yer açalım, Gazze’ye içimizde bir nefeslik alan oluşturalım.  

Filistin acımız...

Gazze ağrımız ve Kudüs utancımız...

Bir kez daha sadece utanç, koskocaman bir utanç düşüyor payımıza...

Başka da bir şey kalmıyor geriye...

Filistinde'ki, Gazze’deki, Aksa’daki; 

Görüntülerden geriye, acılardan, gözyaşlarından geriye, çocukların ağıtlarından geriye, annelerin feryatlarından geriye, gençlerin öfkelerinden geriye, gözü yaşlı yaşlıların "Ya Kahhar" diye yakarışlarından geriye...

Onlara; "hak edilmiş ölümler"...

Bize hak edilmemiş kocaman bir utanç kalıyor...

Eziliyoruz… 

Utanıyoruz... 

Kahroluyoruz… 

Bir kez daha söz tükeniyor, bir kez daha sessizliğin çığlığında boğuluyoruz ve biz bir kez daha sadece ve sadece utanıyoruz…

Affet bizi Filistin.

Affet bizi Gazze.

Affet bizi Mescid-i Aksa...

 

Filistin gündemimiz olsun, sözümüz olsun; Mescid-i Aksâ’ya dair, Gazze’ye dair duygularımız olsun. Çünkü korkuyorlar, hiçbir şey yapamayan, elinden hiçbir şey gelmeyen bizlerin, sadece gönlümüzde bir Filistin gündeminin olmasından bile korkuyorlar. Aksâ’ya sevgimizden, Gazze için döktüğümüz gözyaşından bile korkuyorlar. Onun içindir, arz-ı endam eden algı operasyonları. Sevgimize ket vurmak içindir, gönlümüzden silmek içindir, Gazze’yi, Filistin’i unutturmak içindir mazlumu zalim, zalimi mazlum gösterme gayretleri. Tam da algılara sebep olan medya vahşetinden dolayıdır ki; içimizde “ne çok siyonist sevici varmış” dedirten. Görüyorsunuz ya; sanki İsrail Filistin’e ilk defa saldırıyormuş algısı, sanki daha önce Filistin hiçbir acı çekmemiş, sanki Mescid-i Aksâ’da huzurlu bir ortam varmış da  şimdi her şey ters yüz olmuş, sanki dünyanın metrekareye en fazla insanın sıkışmış olduğu yer, susuz bırakılan, açlıkla karşı karşıya olan, her gece insanlarının sabaha kalkamama ihtimali ile uyuduğu yer Gazze değilmiş gibi… Yalan söylüyorlar, dünyanın gözünün içine baka baka yalan söylüyorlar. “Kahrolsun İsrail”, “Kahrolsun Siyonizm” dememizden korkuyorlar… 

 

O yüzden daha fazla gündemimizde olmalı Filistin. Hiçbir şey yapamazsak da utancımızı tövbeye çevirerek, duamıza katmalı, sözümüzle, özümüzle hissetmeli Gazze’yi,  Aksâ’yı anmalı her dem. Aliya İzetbegoviç’in "Kudüs meselesi, ne sadece Filistinlilerin ne de sadece Arapların meselesidir. Kudüs, tüm Müslümanların meselesidir..." Sözünün üzerinde daha fazla düşünmeli…

 

Cahit Zarif oğlu gibi sevmeli Kudüs’ü… 

"Seni sevmek merhamettir Kudüs! 

Seni sevmek Peygamber duası gibi..." 

Kudüs’e sıradan bir şehir gibi değil, Sezai Karakoç gibi bakabilmeli…

"Ve Kudüs Şehri. Gökte yapılıp yere indirilen şehir. Tanrı şehri ve bütün insanlığın şehri..."

 

Mehmet Akif İnan gibi, düşünü görmeli Mescid-i Aksâ’nın… 

“Mescid-i Aksa'yı gördüm düşümde 

Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu. 

Varıp eşiğine alnımı koydum 

Sanki bir yeraltı nehri kaynıyordu.

… 

Mescid-i Aksa'yı gördüm düşümde 

Götür Müslüman'a selam diyordu. 

Dayanamıyorum bu ayrılığa 

Kucaklasın beni İslâm diyordu.”

 

“Yürü kardeşim. Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin..." Nuri Pakdil gibi, umuda yol bulmalı. “Hayattan umudu çıkarınca umut kalıyor gene de.” Eli kanlı zalimler için; ne bir taşın ne de bir ağacın arkasına saklanamayacakları günün geleceği müjdesi geliyor aklımıza. Zulm ile abat olanın ahirinin berbat olacağı gerçeği ile ferahlıyoruz. Toprağın üstündeki ölülerin irkileceği, kıpırdayacağı, bu bitmişlik, bu yenilmişlik duygusundan kurtulacağımıza dair, dirilişe dair, ümitlerimize adım atmak istiyoruz 

 

“Bu kadar acı için çok küçük bu Filistin” diyen “Gazze Risalesi” şairinin mısraları ile her şeye rağmen karanlıklardan aydınlığa dair bir umudu yeşertmeli her dem. Filsitin gündemimizde olmalı ama umutla olmalı

“çok acı çektin, çok acı çektirdik sana

hepimizin sınavı, bu; 

ama sen başlat, insanın önündeki 

bu en büyük yolculuğu!”

 

FİLİSTİN GÜNDEMİMİZ OLSUN
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.