“Müslüman, müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim etmez. Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah'da ihtiyacını giderir. Kim bir müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah Teâlâ o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir müslümanın ayıp ve kusurunu örterse, Allah Teâlâ da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter.” (Buhârî, Mezâlim. Müslim, Birr)
Evet, Müslüman Müslümanın kardeşidir, ona zulmetmez onu yalnız bırakmaz Nebevi düsturu; Allah'a ve ahiret gününe iman eden her Müslüman için, sosyal ve siyasal ilişkilerin ana mihveri hükmündedir... Kim bu kutsi mihveri korumaya çalışırsa, kardeşlik hukukunu da kurtarmış olur. Kim de es geçip, suni ve ideolojik kardeşliğin peşine takılıp giderse; o da, bu manevi kazançtan mahrum kalır. Tevbe edip, dönüş yapamadığı müddetçe, ebediyen mahrum olur!
Nitekim Âziz ve Celil olan Rabbimiz, "Müminler ancak kardeştirler, öyleyse aralarında vuku bulması halindeki ihtilaflarını telafi etmeye çalışın ki, Allah’ın Rahmetine nail olasınız, manasındaki ayetin meali şerifi, şöyledir:
"Müminler ancak kardeştirler, öyleyse iki kardeşinizin arasını düzeltin, Allah’a itaatsizlikten sakının ki rahmetine mazhar olasınız. (Hucurat/10)
Oysa yaşadığımız modern dünyada, İslâmı tam olarak anlayamamış veya kısmen anlamış olan bazı Müslümanların (!); Müslümanları seveceklerine, Yahudi ve Hristiyan seviciliğine kendilerini kaptırdıkları görülmektedir. Sorduğunuzda size, efendim biz Müslüman geçinen sahtekarları sevmiyoruz diye cevap veriyorlar. Peki, sahtekarı sevmeyenin dürüst olması gerekmez mi? Elbetteki gerekir. Ama baktığında kendisi düzenbazın, namazsızın, niyazsızın teki olduğu görülür!
Müslüman geçinir, ama gavur gibi yaşamaya çalışır. İslâm ve Müslümanlık bu değildir, kimse kusura bakmasın! İslâm, tek kelimeyle teslimiyettir. Teslimiyeti olmayanın, İslâm kardeşliğinden anlaması mümkün değildir. Adama bakıyorsun, kim olursa olsun soydaşıysa kardeşim diyor; ama başka bir ırka mensup olan Müslümandan nefret ediyor. Irkçılık ruhunu öyle esir almış ki, nasıl bir felakete davetiye çıkardığının farkında bile değildir.
Bakınız, 1948 tarihinde devlet olduğunu ilan eden siyonist İsraili ilk tanıyanların başında ülkemiz gelir. Yetmiş beş yıldır, Filistinin Müslüman ve mazlum insanlarının başına gelmeyen kalmadı. Terör devleti İsrail, canı sıkıldığında uçaklarla Filistinin üzerine bomba yağdırmaktadır. Hiçbir yaptırım gücü olmayan sözden İslâm iş birliği teşkilatının, kınamaktan başka gıkı çıkmıyor. Hani İslâm kardeşliği, hani birlik olmak, nerede kaldı kucaklaşmak ve İttihad-ı islâm kardeşliği??? Yok, çünkü Filistin halkı öncelikle Arap, sonra da bu onların iç meseleleridir deyip geçiştiriyorlar??? Doğrusu bu değil ama. Bütün dünya biliyor ki İsrail bir işgal ve istila örgütüdür. Batılı bütün devletlerin şımarık çocuğu olan İsrail, ortadoğunun şer karakoludur...
Filistinli bir Müslüman, bir yahudiyi öldürünce terörist olurken; siyonistler katliam yaptıklarında ise meşru savunma haklarını kullanıyorlar denilmektedir. Şaka gibi...
Son bir şey: "Azarbaycan'ın Karabağ bölgesinden, Ermenistan'ın çıkarılması için gösterdiğimiz aynı hassasiyeti; Filistin başta olmak üzere tüm Müslümanlar için gösteremiyorsak, kimse artık kardeşlikten falan bahsetmesin! Biz kimin, kimleri öz kardeş, kimleri de üvey kardeş olarak kabul ettiklerini çok iyi biliyoruz! Artık çocukluk devri geride kaldı! Rabbim, bize ittihad-ı ümmet şuurunu nasip etsin!
Vesselam.
09.Ekim.2023
0 Yorum