Reklam Alanı

KIRIK BİR AŞK HİKAYESİ

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

Ne kadar cesur olursak olalım, yokluk bizi ürkütüyor. İz bırakmadan silinmek, bir kurbağa gibi gebermek, bütün rüyalarımızla bütün acılarımızla yok olmak. Tanrıların bazen birer birer bazen hep birden rolünü bitiren aktörler gibi sahneden çekildiği o Çin tiyatrosunda senin zavallı gölgen belki zaman perdesine tek bir defa aksedip alkışlanmadan oyuna katılan bir gölge gibi çürüyecek. Böyle diyor Cemil Meriç. Ne kadar hazin değil mi? Kendini neden bu kadar önemsiyorsun? Milyonlarca insan içinde bir insansın sadece. Tek yazgın fanilik. Geldin, gördün ve gideceksin. Tarih boyunca gelip giden milyonlarca sapiens gibi. Kendini seçilmiş olarak görmen seçilmiş olduğun anlamına gelmiyor. Milyarlarca galaksi içinde ismi anılmaya değmeyen bir galaksinin minnacık bir gezegeni içinde bir saniye ancak yaşayan bir varlıksın sen. Senden önce milyarlarca yıl geçti, senden sonra milyarlarca yıl geçecek belki. Kendini ne zannediyorsun? Bütün hayatın asılsız bir zandan ibaret. Neyse…

 

Soğuk bir gün. Gece üşüdüm. Sabah fırına giderken ceket giyesim geldi. Böyledir bu şehir. Ya sıcaktır ya soğuktur. Ortası yoktur. Hiçbir şeyde ortası yoktur. Uçlardadır daima. Uçumlardadır. Motorine rekor zam. Aynısı bu gece benzine geliyor. Arabayı bağladım kapının önüne. Tek sıkıntımız geçim sıkıntısı. Can sıkıntımızın nedeni yine bu geçim sıkıntısı. Bir haftadır iki kitabı okumaya çalışıyorum. Ciora'nın "Çürümenin Kitabı" ve Kundera'nın "Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği." Birincisi bitti, ikincisinde henüz yüzüncü sayfadayım. Çürümenin Kitabı tepkisizliği, lakaytlığı, boşvermişliği, tembelliği, miskinliği, kanaatsizliği, tereddüdü, kesinsizliği, hükümsüzlüğü, iddiasızlığı, eminsizliği, surat asmayı anlatan bir kitap. Dili çok soyut olduğu için roman gibi akmıyor. Üzerinde uzunca düşünmek gerekiyor. Çok yerde düşüncelerimiz Ciora ile paralel. Ama okumasaydım benden bir şey eksilmeyecekti. Yani "iyi ki okudum, okumasaydım çok şey kaçıracaktım" diyebileceğim bir kitap değil. Çünkü bildiğim ve ulaştığım şeyleri yazmış çoğunlukla. Yer yer Erasmus'un "Deliliğe Övgü" kitabını hatırlattı bana. 

 

İkincisine devam ediyorum. Sarmadı şimdilik. Her an bırakabilirim. Fethi Naci'nin öğüdünü tutuyorum çoktandır: "Bir karpuz kırdınız, küçük bir dilim yediniz, baktınız bozuk veya tadı güzel değil. Yemeye devam eder misiniz?" Bu öğüdü okuduktan sonra tat vermeyen bir kitabı sonuna kadar okuma inadımdan vazgeçtim. Mina Urgan aynı öğüdü tuttuğunu söylüyor. Başka türlüsü nasıl olabilir ki! Ukalalık gibi olacak ama bir kitabı yarım saat inceledikten sonra anlıyorum ve kavrıyorum hemen. Çok okumanın neticesinde oluşan bir meleke belki de. Geçen "Kırık Bir Aşk Hikayesi" filmini izledim. 1981 yapımlı. O zamanlar henüz dört yaşındayım. Başrolde Hümeyra ve Kadir İnanır var. İnsana gerçekten dokunan bir film. Müzik Cahit Berkay'a, senaryo Selim İleri'ye ait. Hümeyra edebiyat öğretmeni olarak atanıyor. Kalacağı ev önceki bayan bir öğretmenin evi. Yirmi üç yıllık öğretmenlik yapmış bekar bir bayan. Evi Hümeyra'ya devrederken bakışları, kısa ve kesik sözleri, derin hüznü çok dokunuyor insana. Geride daima akan Berkay'ın enfes müziği ve şahane bir görsellik. 

 

Filmin bütününe manalı bir melankoli hakim. Bir resmini kasabanın delisine verdikten sonra tekneyle denize açılan ve orada intihar eden resim öğretmeninin hikayesi bütün filmden daha dokunaklı daha dikkat çekiciydi. Hümeyra'ya aşık ama arada en yakın arkadaşı Fuat (Kadir İnanır) var. Zaten hayattan bıkmış usanmış. Aradan çekilmek için siyah ölüm olan intiharı tercih ediyor. Hümeyra güzel değil ama melankolisi güzel. Kadir İnanır her zamanki gibi karizma. Ama final sahnesi hariç tutulursa filmin en dikkat çeken iki oyuncusu dediğim gibi emekli olan eski öğretmen ve intihar eden resim öğretmeni. Türk sinemasının genel olarak en büyük eksikliği metafizik. Onun için Tarkovski ve Bergman ayarında filmlerimiz olmadı. Nuri Bilge Ceylan belki. "Bir Adam Yaratmak" filmi burada bir istisna olarak zikredilebilir

KIRIK BİR AŞK HİKAYESİ
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.