Kâinatta cari olan karşı konulmaz bir kuvvet görüyoruz. 6 Şubatta koca bir kıtayı sarsan depremdeki kuvvet, gezegenlerin, koca kürelerin döndürülmesi ve kendilerine mahsus yörüngelerinde hareket ettirilmesi, mevsimlerin gece gündüzün dönüştürülmesindeki kuvvet, fırtınaların, rüzgârların kuvveti, bulutların sevk edilmesindeki kuvvet külli bir kuvvet kaynağına ve kuvvetin sahibine işaret etmektedir. Bu kuvvetlerin, aklı hayran bıraktıran mucizevi bir ilim, hikmet ve irade ile uygulandığı görülmektedir. Bu itibarla bütün bu kuvvetler, "la havle ve la kuvvete illa billah" Kutsi cümlesinin işaretleri ve parıltılarıdır.
Her bir insanın cüzdanındaki küçük küçük az miktardaki paralar, büyük bir darphaneye, bir merkez bankasına işaret ettiği gibi, canlılardaki muhtelif miktardaki kuvvetler büyük bir kuvveti göstermektedir. Ağaçların küçücük nazenin bitkilerin narin köklerinin kayayı, taşı delmesi onda bir kuvvet olduğunu gösterir ancak o kuvvetin kendisinden asla beklenmeyen ölçüde boyunu aşan küçücük varlığıyla orantısız olması da kuvvetin ona ait olmadığını gösterir.
İslam'ın simgesel ve özlü kutsi cümlelerinden biri “Lâ havle ve lâ kuvvete illa billâh” cümlesidir. Müslümanlar bu kutsi sözü, her fırsatta ibadet ve zikir amacıyla çokça tekrar ederler. Hatta bir sıkıntı ya da öfke anında rahatlamak, günah işlemekten sakınmak ve Allah’a bağlılıklarını bildirmek amacıyla bu cümleyi tekrar ederler. Bazen de “Lâ havle” şeklinde kısaca geçiştirirler. Çoğu müslümanın anlamını bilmediği ya da bildiği halde anlamını düşünmeden tekrarladığı bu cümle aslında İslam’ın temel inancını özetlemektedir. Havl kelimesi, birşeyin değişime uğraması, evirip çevrilmesi anlamındadır. Havl’ın gerçekleşmesi ancak güç, kuvvetle olur. Buna göre “Lâ havle ve lâ kuvvete illa billâh” cümlesinin anlamı kısaca “Her şeyi değiştiren, evirip çeviren ve her şeye gücü yeten ancak Allah’tır. Allah’tan başka kuvvet sahibi olan ve değişimi uygulayan hiç kimse yoktur.” şeklindedir.
Her şeyi yoktan var eden Allah olduğuna göre, var ettiği eserleri değiştiren, evirip çeviren, yöneten ve güç veren de yine Allah’ın kendisidir. Kâinatta her şey sürekli değişim halindedir, halden hale geçmektedir. Hiçbir şey bir kararda durmuyor, değişiyor. Irmaklarda başını taştan taşa vurup akan, denizlerde çalkalanarak dağ gibi dalgalarla kıyıyı vuran suyu buhar haline getirip gökyüzüne çıkarıyor, bazen o suyu katı hale getirip kar ve dolu olarak yağdırıyor. Yeryüzünü kışın bir ölü vaziyetine getirip baharda yeniden ihya ediyor. Demek ki süregelen bir “değişim kanunu” uygulanmaktadır. Bu kanunu koyan ve uygulayan hiç şüphesiz kendisinde değişim olmayan Allahu Teâlâ’dır. Değiştirmeyi sağlamak da ancak kuvvetle olur. Kuvvetin asıl kaynağı ve sahibi de yine Yüce Allah’tır. Her güçlünün gücü Allah tarafından verilmiştir ve bir gün kendisinden alınacaktır.
Eşyada da hiçbir güç yoktur. Gücü verenin izni dışında hiçbir güç etki etmez. Bu nedenle İslam inancına göre, totem, tabu gibi eşyada güç olduğuna dair vehim kabul edilemez bir yanlıştır. Bir kısım mahlûkatta uğursuzluk bulunduğu inancı da bu açıdan yanlıştır. Çünkü uğursuzluk, “olumsuzluğa yol açan bir güç” olduğu kuruntusundan kaynaklanır. Peygamberimiz (ASV) bu inancı tümüyle reddetmiştir. Yine bir kısım taş, ağaç, göz boncuğu gibi cisimlerde veya bazı kullarda ya da kabirlerinde yahut mağaralarda olumlu veya olumsuz bir güç bulunduğuna inanmak da “Lâ havle ve lâ kuvvete illa billâh” kutsi cümlesine aykırıdır. Her gün bu cümleyi tekrar edenlerin bu kutsî söze aykırı inanç taşımaları büyük bir cehalettir. Kur’an-ı Kerim, eşyada kuvvet vehmeden insanları şöyle uyarmaktadır: “Allah’ı bırakıp, sana fayda da zarar da veremeyecek olan şeylere yalvarma! Eğer böyle yaparsan kesinlikle zalimlerden olursun!” (Yunus,106) Hiçbir fayda ve zarar verememesi, havl ve kuvvetinin bulunmadığı demektir. Havl ve kuvvet ise Allah’a aittir. Ancak zarar ve fayda veren, kullarına merhamet eden ve her türlü faydayı bahşeden, ahirette de azap edecek olan yalnız Allah’tır. Her fırsatta bu kutsi cümleyi tekrar edenler, eşyada veya Allah’ın dışındaki yaratılmış varlıklarda kuvvet bulunmadığını söylemiş olurlar. Buna rağmen Allah’tan başkasında güç bulunduğunu zannetmek yahut onlardan yardım beklemek İslam inancıyla bağdaşmayan vahim bir çelişkidir.
0 Yorum