İnsan haklarına saygıyı temel prensip edinen İslam dini, bütün hükümlerinde bu prensibin ana unsur olduğu gözlemlenmektedir. Ayrıca hükümlerinde sadece geldiği asrı değil, kıyamete kadar bütün zamanları dikkate almıştır. Bu nedenle, 1400 yıl önce kutlu peygamberin dilinden bildirilen bazı hükümleri ilk etapta pek anlaşılmamış ama anlam ve önemi zamanla ortaya çıkmıştır.
Söz konusu bu hükümlerden biri yoldan eziyeti kaldırmakla ilgili olanıdır. Peygamber ASV rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmayı imandan bir şube olarak bildirmiştir. (Buhârî, Îmân, 3; Müslim, Îmân, 57, 58.) İlk bakışta yola bu derece önem vermenin, yoldaki bir eziyeti kaldırmanın iman gibi dinin ana unsurundan sayılması pek anlaşılmayabilir. Çünkü bu hadis-i Şerif söylendiği zamanda yolun önemi fazla görünmüyordu. Geniş sahralar, açık alanlar çoktu, her taraf yol sayılıyordu. Hatta insanlar yollarda oturur, sohbet ederlerdi. Yolla ilgili herhangi bir sıkıntı bulunmuyordu.
Ancak günümüzde bu hadisin işaret ettiği yolun ne kadar hayati bir önem taşıdığı ortaya çıkmıştır. Nüfus patlamasıyla apartmanlara sıkışmış şehirlerde yolların durumunu düşünün. Ne kadar geniş yapılsa da yetersiz kalan yollarda trafik sıkışıklığı yaşanmaktadır. Yollarda gelişigüzel park eden arabalar yolları tıkamaktadır.
Yola inşaat malzemeleri dökmek, yolu kazmak, şahsi işleri için umumu sıkıntıya sokmak, düğün vb. keyifleri için yolları kapatıp topluma rahatsızlık vermek bu hadisin ne kadar manidar olduğunu açıkça göstermektedir.
Yayalara tahsis edilen kaldırımları işgal edenler, şahsi eşyalarını orada sergileyerek kaldırımı kapatanlar yola eziyet vermiş olmuyorlar mı?
Yola tükürerek veya atık maddeler dökerek yolu kirletmek ehl-i imanın özelliği olamaz. İmanın özelliği başkasını rahatsız etmekten kaçınmayı da kapsar.
Arsasını genişletmek için yoldan çalmak yola eziyet vermek değil midir?
Can çekişen hastayı almaya giden ambulansın tıkanmış yolda yol bulamadığını düşünün… Ya da bir yangına müdahale için koşuşturan itfaiyenin ulaşamadığını… Bütün bunlar yola verilen eziyetler değil midir? Hayatların sönmesine yol açan tıkalı yollar, adeta hayat yolunu tıkamış olmaktadır. Günlük hayatta sıkça karşılaştığımız bütün bu manzaralar yoldan eziyeti kaldırmanın önemini gösteren örneklerdir. Peygamber (ASV) bu günümüzü görmüş gibi söylemiştir.
“Başkasını da düşünmek” temeli üzerine oturtulan İslam’ın sosyal hükümleri, toplumsal ahlak kurallarını oluşturmuştur. “Kendi için istediğini diğer Müslüman kardeşleri için de istemeyi” esas alan bu kurallar, peygamberimiz ASV tarafından imanın şubeleri olarak ilan edilmiştir. Böylelikle ehl-i imanın dikkatine sunulmuştur.
Unutulmamalıdır ki yol kamu malıdır, yalnız belli bir şahsın veya bir grubun güdümünde değildir. Toplumdaki her ferdin eşit ölçüde yollarda hakkı vardır, hiç kimsenin imtiyazlı bir hakkı yoktur. Herkes yolu “yol” olarak kullanmada özgürdür. Hiç kimsenin yolu amacı dışında kullanma özgürlüğü bulunmamaktadır.
Günlük yaşantımızda sıkça rastladığımız yol ihlallerine çözüm bulmak, yolları eziyet verici bir durumdan kurtarmak, imanla ilişkilendirildiği için müminlerin gündeminde önemli sırada olmalıdır. Fert ve toplum açısından çözümler düşünülmelidir. Her Müslüman, bireysel olarak yola eziyet vermekten kaçınmalıdır. Fertleri aşan durumlarda da toplum büyükleri üzerlerine düşen görev ve sorumluluğu yerine getirmelidir.
Yola eziyet vermemek konusunda ilk akla gelen, trafik kurallarıdır. Bu kurallar, herhangi bir ideolojiye ait değil, ancak kamuya ait yolların güvenliği için ortaya konmuş evrensel kurallardır. Bu açıdan düşünüldüğünde, polisin ya da kameraların görmediği yerlerde dahi trafik kurallarına uymak, yolları gelişigüzel kendi çıkarları uğruna kapatmamak imani bir sorumluluktur. Toplum yetkililerinin onayı alınmadan yolu kazmaktan, yola enkaz, kum, moloz vb dökmekten kaçınılmalıdır.
Peygamber (ASV) asırlar önceden günümüzle ilgili böylesine önemli uyarılarda bulunmuştur. Bu günkü sokaklarımızı, yollarımızı, caddelerimizi görür gibi, gerçek uygarlığı önümüze sermiştir.
Bu kutsi söze karşı ancak bize düşen şunu demektir: “Sadeka Rasulullah!”
0 Yorum