Reklam Alanı

SAHTEKÂRLIK

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

İnsan, birbirine bağımlı mana ve maddeden oluşmuş ilahi bir yazıdır. Yazının harflerine yüklenen anlam gibi, görünen cismani vücuduna bir manevi şahsiyet yerleştirilmiştir. Maddi vücudunun el, ayak, göz, kulak gibi azaları, manevi vücudunun da kalb, akıl, hayal, tasavvur, hayâ, sevgi, öfke, merak gibi duyguları vardır. 

İnsan manevi şahsiyetini Müslüman etmekle iman etmiş olur; cismani şahsiyetini Müslüman etmekle de salih amel işlemiş olur. Bu nedenle Kur’an-ı Kerim, birçok ayetlerinde İslam’ı “iman etmek ve salih amel işlemek” ikilisiyle tanımlamaktadır. Peygamber (ASV)’ın: “İman yetmiş küsur şubedir, hayâ da imandan bir şubedir” “sevgi ve buğz imandandır” şeklindeki hadisleri insanın manevi yapısını oluşturan duyguların da iman kavramının kapsamında olduğuna dikkat çekmiştir. Çünkü hadislerde geçen sevgi, buğz, hayâ gibi kavramlar insanın duygularını ifade eder. Tüm duyguları İslamın prensipleri doğrultusunda kullanmakla günah ve küfür kirlerinden arındırılmış olur. Maddi azaları İslam’ın kurallarına göre kullanmak da amel-i salih diye belirtilmiştir.

İslam’ı kendi manevi kişiliğine kabul ettirmeyenlere kâfir adı verilmiştir. Ancak itikad itibariyle değil de amel itibariyle İslamın yaşanmaması fasıklık ve günahkârlık olarak nitelendirilmiştir. En kısa tanımıyla inançta yanlış yapana “kâfir”, inançta yalancılık yapana “münafık” amelde yanlış yapana “fasık” veya “günahkâr” amelde yalancılık yapana da “sahtekâr” adı verilmektedir. Demek ki sahtekârlık, amel yönünden yapılan yalancılıktır. Münafıklık da inanç yönünden yapılan sahtekârlıktır.

Sahtekârlık yalancılık temeline dayandığından Münafıklık da bir çeşit sahtekârlık olmaktadır. Amel noktasında gerçeği gizleyerek yalancılık yapanlar vardır ki buna sahtekârlık denir.

İslamiyetin temeli doğruluktur, amacı maddi ve manevi her alanda doğruyu göstermek, yalan ve yanlışı önlemektir. İnsanlara hem itikat yönünden hem davranış yönünden en doğrusunu gösterir, yalandan ve yanlıştan sakındırır. Bu itibarla İslamiyet Kur’an’da “dosdoğru yol” anlamında Sirat-i Mustakîm kavramıyla ifade edilmiştir.

Doğrudan sapmak yanlışa ve yalana düşürür. Küfrün mayası ve temeli yanlışlık ve yalancılıktır. İtikattaki yanlışlık küfür diye adlandırılmıştır. İnançta yalancılık ise ikiyüzlülük olan münafıklıktır. 

Yalancılığın diğer bir adı da sahtekârlıktır. İnanç ve amel yönünden olmak üzere iki türlü sahtekârlık vardır. İnançtaki sahtekârlık, münafıklıktır; amel ve davranışlardaki münafıklık da sahtekârlıktır. 

Yanlışlıkta bilmemezlik olabilir, hatta doğru olduğuna dair zan taşıyabilir ama yalanda zan değil kasıt vardır. Yanlış olduğunu bile bile yalancılık yapılır. Yanlışı doğru gösterme çabasının ürünüdür. Kasıtlı yalana dayandığı için sahtekâr, doğru zannederek yanlış inanca sapan kâfirden daha tehlikelidir. 

Sahtekârlığın amacı kandırmaktır. Bu nedenle zararı kendisiyle sınırlı kalan inançsızlardan farklıdır. Sahtekârlığın zararı başkalarına yöneliktir.

Toplumda sahtekârlığın yaygınlaşmasının sebebi de bazı kesimler tarafından bir marifet, bir san’at sayılmasıdır. Örneğin sihirbazlık, bir sahtekârlık olmasına rağmen ilgiyle karşılanan bir san’at sayılmaktadır. Sahtekârlığı ustaca yapan kimse için “işini biliyor” şeklinde bir değer bile atfedilmektedir. Toplumda özentiye sebep olması nedeniyle en tehlikeli boyutu da budur. 

Kur’an-ı Kerim Yahudilerin amelde, ibadette olduğu gibi, inançta da sahtekâr olduklarını birçok ayette ilan etmiştir. Kutsal kitaplarındaki gerçeği gizleyerek, dinlerinde önemli bir olgu olan cumartesi yasağını çiğnemek ve kitaplarındaki ayetleri tahrif etmekle inanılmaz sahtekârlıklar yapmışlardır. Kendi oğullarını tanıdıkları kadar Peygamberimizi (ASV) tanıdıkları halde O’nu tanımamazlıktan gelip inkârı tercih etmeleri, sergiledikleri büyük bir sahtekârlık örneğidir. “Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (Peygamberi) oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Böyle iken içlerinden bir grup bile bile gerçeği gizlerler.” (Bakara,146) ayetinde bu sahtekârlıklarına işaret edilmiştir.

Müslüman olmak her türlü sahtekârlığı reddetmek demektir. Bu nedenle inançtaki doğruluk kadar ticarette, toplumsal ilişkilerde de sahteciliği terk etmek gerekir. Aslında Yahudi’yle özdeşleşen bu rezil ahlaka bir kısım Müslümanların bulaşması çok acıdır.

SAHTEKÂRLIK
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.